Oldukça güçlü ve sert bir lider olan İmâmeddin, Musul ile Halep’i tek bir devlet bünyesinde bir araya getirmeyi başarmıştı. Bölgede en büyük iki şehrin kuvvetleri ile birleşen ordusu, 1044 yılında en kuzeydeki Haçlı devleti durumunda olan Urfa Kontluğunu fethetti.
Azerbaycan’ın büyük sufisi İmameddin Nesimi de düşüncesi yüzünden ne yazık ki işkenceyle kaybetmişti hayatını.
“Seni bu hüsnü cemal-i kemal ile görüp Korktular Hak demeye Döndüler insan dediler... ”
Bunun gibi vahdet-i vücuttan söz eden şiirleri nedeniyle, zamanın katı din adamları onu ölümle tehdit etti. Ama o inandığını söylemekten vazgeçmedi. Ölmeyi susmaya tercih etmişti. Bu nedenle derisi yüzülerek infaz edilmesi yolunda fetva bile verilmişti.
Rivayete göre Nesimi halkın gözü önünde feci şekilde öldürülmüş, bu sahneyi kalabalıklar izlemişlerdi. Devrin müftüsü hiddetlenerek şahadetparmağını kaldırmış ve "Bu öyle bir kâfirdir ki kazara pis kanı insanın bir uzvuna temas etse orasını kesmek lazım gelir!" diye hiddetlenmiştir.
O sırada Nesimi'nin bir damla kanı müftünün parmağına sıçrayıvermiş. İzleyenlerden biri müftüden parmağını kesmesini istemiş tabii... Malum fetvanın uygulanması esastır. Ancak müftü parmağını kesmeye cesaret edemeyip temizlemiş hemen.
Bunun üzerine Nesimi de şu beyti söylemiş:
O parmağı kesilmesin diye, kendi inandıklarından kaçıyor Hak'tan kaçıyor
ama ben Aşık Nesimi, derimi yüzüyorlar gözümden yaş bile gelmiyor.
İmâmeddin Zengi'nin 1128'de Haleb'i alarak Suriye'deki olaylara müdahil olması Müslümanlar tarafında Haçlılarla mücadele anlayışında yaşanacak değişimin de habercisidir.
"İmameddin Zengî, Urfa Haçlı Kontluğu'na son verdiği gibi (1144), Dımaşk Atabeyliği'ni de (Tuğteginliler) kendine tâbi kılmıştı. Ancak Suriye'de hâkimiyeti güçlendirmek için 1146'da gittiği Ca'ber kuşatması sırasında bir kölesi tarafından şehid edildi."
Düşününce aklıma Hallacı Mansur geldi. "Enel Hak" dediği için zalimce öldürülen Hallacı Mansur. Yine düşüncelerinden dolayı zalimce katledilen Azerbaycan'ın büyük sufisi İmameddin Nesimi'yi düşündüm sonra.
Nesimi gerçekleri korkmadan söyleyen biriydi. Ölmeyi susmaya tercih etmişti. Bu nedenle derisi yüzülerek infaz edilmesi fetvası verilmişti hakkında. Rivayete göre, halkın gözü önünde feci şekilde öldürülmüş, bu acıklı olayı kalabalıklar izlemişti. Hatta devrin müftüsü hiddetlenerek şahadetparmağını kaldırmış, "Bu öyle bir kâfirdir ki kazara pis kanı insanın bir uzvuna temas etse orasını kesmek lazım gelir" diyerek lanetlemişti. O sırada Nesimi'nin bir damla kanı adamın parmağına sıçramaz mı? İzleyenlerden biri müftünün parmağının kesilmesini söylemiş fakat müftü kendisiyle çelişerek parmağını yıkamış.
Bunun üzerine Nesimi de şu beyti söylemiş:
"Zahida bir parmağın kessen dönüp Hak'tan kaçar
gör bu miskin âşığı serpa sayarlar ağlamaz."
(O parmağı kesilmesin diye, kendi inandıklarından kaçıyor, Hak'tan kaçıyor
ama ben Âşık Nesimi, derimi yüzüyorlar gözümden yaş bile gelmiyor.
Azerbaycanın büyük sufisi İmameddin Nesimi de düşüncesi yüzünden ne yazık ki işgenceyle kaybetmişdi hayatını.
"Seni bu hüsnü cemal-i kemal ile görüp
Korktular Hak demeye
Döndüler insan dediler"
Rum ilinin Hurufileri Kızılbaş tarikatına Hurufilğin devamı gözüyle bakmaktalar. Mevlana İmameddin Nesimi'nin, Allah ona gani gani rahmet etsin, sadece bir gazeli, ya da bir rubaisi okununca bak gör o zaman ne kadar yiğit sesine ses verecektir.