Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de; zahirî mün'imleri (nimet veren) medih ve muhabbet edip, Mün'im-i Hakikî'yi unutmak; ondan bin derece daha belâhettir (ahmaklık). İman ve Küfür Müvazeneleri - 15
Namaz
Hem namaz kılanın diğer mubah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır. İman ve Küfür Müvazeneleri - 24
Reklam
Tevekkül
İnsan zaîftir, belaları çok. Fakirdir, ihtiyacı pek ziyade. Âcizdir, hayat yükü pek ağır. Eğer Kadîr-i Zülcelal'e dayanıp tevekkül etmezse ve itimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azab içinde kalır. İman ve Küfür Müvazeneleri - 32
Rahmet
Halbuki bütün vâlidelerin şefkatleri, ancak bir lem'a-i tecelli-i rahmettir. (rahmetinin tecellisinin bir küçük parıltısı ) İman ve Küfür Müvazeneleri - 37
Bahara bakış
bütün yeryüzünü bir sofra-i nimet eden ve bahar mevsimini bir çiçek destesi yapan ve o sofranın yanına koyan ve üstüne serpen bir Cevvad-ı Kerim... (çok çok cömert olan Allah CC) İman ve Küfür Müvazeneleri - 37
O
Bir hadîs-i kudsîde Cenab-ı Hak buyurmuş: "Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim." İman ve Küfür Müvazeneleri - 41
Reklam
Elhasıl
Her kim hayat-ı fâniyeyi (dünya hayati) esas maksad yapsa, zahiren (görüntüde) bir Cennet içinde olsa da manen cehennemdedir ve her kim hayat-ı bâkiyeye (öteki dünya, sonsuz olan ahiret dünyası) ciddî müteveccih (yönelmiş) ise, saadet-i dâreyne (iki dünya (dünya ve ebedî ahiret) mutluluğu, ) mazhardır (kazanma). Dünyası ne kadar fena ve sıkıntılı olsa da; Dünyasını, Cennet'in intizar (bekleme) salonu hükmünde gördüğü için hoş görür, tahammül eder, sabır içinde şükreder... İman ve Küfür Müvazeneleri - 47
İnanan ve inanmayan
O şakirdin ( Allah'a (CC) dolayısıyla onun Kuran ve hz Muhammed ile tebliğ ettiği tavsiye, emir ve yasaklara ve ahirete inanmayan modern insan) gaye-i himmeti, hevesat-ı nefsaniyeyi tatmin ve hamiyet ve fedakârlık perdesi altında kendi menfaat-i nefsini arayan ve hırs ve gururunu teskin etmeye çalışan bir dessastır. Nefsinden başka ciddî olarak hiçbir şeyi sevmiyor. Herşeyi nefsine feda ediyor. Amma Kur'anın hâlis ve tam şakirdi ise, bir abddir. Fakat a'zam-ı mahlukata karşı da ubudiyete tenezzül etmez ve Cennet gibi en büyük ve a'zam bir menfaati gaye-i ubudiyet yapmaz bir abd-i azizdir. Hem halim selimdir. Fakat Fâtır-ı Zülcelalinden başkasına, izni ve emri olmadan tezellüle tenezzül etmez bir halim-i âlîhimmettir. Hem fakirdir fakat onun Mâlik-i Kerim'i ona ileride iddihar ettiği mükâfat ile bir fakir-i müstağnidir. Hem zaîftir fakat kudreti nihayetsiz olan Seyyidinin kuvvetine istinad eden bir zaîf-i kavîdir ki, Kur'an hakikî bir şakirdine cennet-i ebediyeyi dahi gaye-i maksad yaptırmadığı halde; bu zâil fâni dünyayı ona gaye-i maksad hiç yapar mı? İşte iki şakirdin himmetlerinin ne derece birbirinden farklı olduğunu anla! İman ve Küfür Müvazeneleri - 185
Inanan ve inanmayan /2
Felsefenin şakirdi, kendi nefsi için kardeşinden kaçar, onun aleyhinde dava açar. Kur'anın şakirdi ise, semavat ve arzdaki umum sâlih ibadı kendine kardeş telakki ederek, gayet samimî bir surette onlara dua eder ve saadetleriyle mes'ud oluyor ve ruhunda şedid bir alâkayı onlara karşı hisseder. Hem en büyük şey olan Arş ve Şems'i, müsahhar birer memur ve kendi gibi bir abd, bir mahluk telakki eder. İman ve Küfür Müvazeneleri - 186
Aile
Bir ailenin saadet-i hayatiyesi; koca ve karı mabeyninde bir emniyet-i mütekabile (karşılıklı güven) ve samimî bir hürmet ve muhabbetle devam eder. Bediuzzaman Said Nursi İman ve Küfür Müvazeneleri - 193
225 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.