Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Allah'a iman, soyut bir inanç, kuru bir söz ve hayata yansımayan bir duygu değildir. Allah'a iman, kişinin hayatına anlam katan, yaşam tarzını belirleyen, fikir ve kararlarına yön veren en güçlü sâiktir."
Sayfa 767 - Diyanet işleri başkanlığıKitabı okuyor
Sizce hayatta her şey inanç için mi olmalı?
- Evet. Çünkü, din sevgidir. Haklara riayettir... Gönüllerin birleştiği ilahi pınardan, katıksız olarak içebilmektir... İnsan îman demektir... Allah inancı ortadan kaldırılırsa, büyük mukaddesler iflas eder... Hiçbir doğru değer kalmaz yeryüzünde... İnsan yaratılış itibariyle bağlanmak zorundadır... Aksi takdirde kendisini nihayetsiz bir boşlukta hissederek çırpınır ve gider... Dil, din, tarih ve edebiyatını inkâr eden, Allah'ı tanımayan nesil, söyler misin bana, hangi daldan tutunacak?...
Reklam
İman, Tanrı'ya ve onun kendine tanık olarak bildirdiği inanç önermelerine tam güvendir. Elbette, düşünmeyi de içine alan, iradenin eşliğindeki bir sürecin, bir sınırla burun buruna gelme- sidir. Güvenle bağlılık, karar ve hükümle nihayet bulur ki, buna iman denilmektedir. Varoluş bakımından insanın bilme, kuşku, hissetme. irade, inanç ve pratik boyutlarını içine alan iman, kuşatıcı bir düzleme tekabül eder. Çünkü inanılan varlık, insanı kuşatır ve aşar. Bu aşkınlıktır ki, imanın parametresini bilginin parametresinden ayırır. Rasyonalist düşünce biçiminde, insan, dünya ve Tanrı arasındaki ontolojik yakınlık, epistemolojik bakımdan bilme ile inanmanın arasını da yaklaştırmıştır.
Leibniz, hakikatin rasyonel olduğunu söyleyerek, onların birbirleriyle çelişmeyeceğini söylemektedir. Böylece de dinî inancın, inanç kılıfındaki bilgi olduğunu söylemektedir. Çünkü geometri hakikatleri gibi, onlar da evrensel ve genel geçer özelliktedir. Akıl yürüterek, her iki hakikati de kavramak mümkündür. Görüldüğü gibi o, dogmadan, ontolojik olarak farklı olan Tanrı'nın, kendini inananlara vahiy olarak açımlamasını ve inananın da, bu mesafeyi sadece iman yoluyla kapatabilmesini kast etmemektedir. Daha dogrusu, tarihsel vahyi de rasyonel teoloji kalıplarına dâhil etmektedir. Aradaki ontolojik bağ akıldır. Dogma ile insan aklı, sadece ifade şekli ya da verilişi bakımından farklıdır; özde onlar bir ve aynıdır. İkisinin kaynağı da, ilk nedenden başkası değildir.
İman, İslâm ve İhsan
Hak Teâlâ, önce bazı şeylere inanmamızı, kabullenmemizi emir buyurmaktadır, buna iman ve inanç esasları denir. İmandan sonra bizlere bazı şeylerden de sakınmamızı emretmektedir, buna da İslam denir. Sonra da söz konusu emirleri, onu görüyor gibi veya o bizi görüyor düşüncesiyle gönül rızası ve muhabbetle yapmamızı istemektedir, buna da İhsan denir.
Kur'an'a göre kişinin kurtuluşu iman ve salih amel birlikteliğine bağlanmaktadır. İman bir güven kurumudur bir inancın iman adını alması salih amellerle desteklenmesine ve ispatlanmasına bağlıdır. Ali ameli yoksa inanç "iman" olmaz; iman yoksa da davranışa "salih amel" denmez.
Sayfa 252 - Haliç Üniversitesi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
"Allah'ım! senden kalbime yer eden halis, daimî bir iman ve dünyada başıma gelecek her işin ezelî ilimde takdir edilmiş olduğunu bilen sağlam bir inanç istiyorum. Hakkımda taksim ettiğin rızka beni razı kıl"
Kalbi temizlere duyrulur
İbadetsiz inanç olmaz.Çünkü amel imanın göstergesi, iman ise ibadetin dayanağı ve temeli. Pratiğe yansımayan bir iman, inançsızlık değilse de,inanca karşı açık bir kayıtsızlık.Daha da ötesi tutarsızlık. Çünkü tutarlılık,kişinin inandığı gibi yaşamasıdır.
Gönül dünyamızın sınırlarının ötesine geçememiş ve o daracık dünyamıza hapsedilmiş bir imanın, çağdaş dünyada bir fark ve değer oluşturabilmesi de mümkün değildir. Öyleyse iman ve amel bir bütündür. İman olmadan davranışlarımızın ALLAH nezdinde hiçbir değeri olmadığı gibi, güzel davranışlara sevk etmeyen iman da son derece cılız ve yetersizdir..
Sayfa 69 - DİBKitabı okuyor
Reklam
Zaman zaman iman ve aklın ısrarla, alternatif kavramlar olduğunun ileri sürülmesi, sebepsiz değildir. Böyle olunca inanan bir kimse, kendisine inanç unsuru olarak gösterilen şeylerin öyle olup olmadığını araştırmak ihtiyacı hissetmeyecektir. "Bu bir iman meselesidir, buna böyle iman etmeniz gerekir,bunu akılla anlamanız mümkün değildir." dendiği zaman, bütün iş bitmiş olmaktadır.
Hayatımızda şikayetçi olduğumuz bir sürü şey var değil mi? Zaten bize kalsa hiç bir işimiz yolunda gitmez, bütün sorunlar bizi bulur ve sorduğumuz soru genellikle şu olur "Neden ben?". Peki "Neden onlar?" hiç düşündünüz mü? Neden bu haldeler, neden acımasız zalimlerle ve zulümle karşı karşıyalar. Cevap basit, iman ettikleri için. İnandıkları dini hakkıyla yaşadıkları için. Allah'a, Peygamberine (sav) ve kitabına sımsıkı sarıldıkları için.. Ve şuan bu inanç ve teslimiyetleri sayesinde, her ne olursa olsun "Allah bize yeter" diyip ayakta durabiliyorlar. Biz onları anlayamadık. Evet, bi gün anlayacağız belki ama iş işten geçmiş olacak. Sadece küçük bi hatırlatma: Her hayat koşullarından şikayet ettiğinizde, aklınıza Filistin'i getirin..
Sadece gösteriş yapmak ve sadece oyun ve eğlencelerle vakit geçirmek için devlet ve millet hazinesinin çarçur edilmesi, şahsı için sadeliği tercih etmesi gereken devlet adamlarının lüks ve israfa boğulması ve nihayet bütün bir milletin buna ortak edilmek istenmesi ne derece doğrudur? O Osmanlı ki, kuruluşu itibariyle yüce ideallerin, inanç ve düşüncelerin üzerine oturmuştur. Allah yolunda cihattan ve malı Allah yolunda harcamaktan başka bir şey düşünmeyen kahramanların omuzlarında yükselmiştir. Cihana söz geçiriyor olmasının asıl sebebi; samimiyet ve inancı, azmi ve gayreti, iman ve cihadıdır. Bu tür merasim ve şenlikler devam ettiği sürece devlet adamları, kadınların istek ve arzularına boyun eğdikleri ve zevk ü sefaya daldıkları sürece devletin yıkılması mukadderdir. Nitekim artık gerileme ve çöküş başlamıştır ve Şehzade Mehmed'in sünnet merasimi bunu en bariz göstergesi olarak hafızalara yerleşecektir.
Sayfa 209
Şefaat ("Dogmatik Müslüman" diye bir tabir olmamali.)
Zümer Suresi - 43-44 . Ayet Tefsiri 43: Yoksa onlar kendilerine Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: “O şefaatçiler hiçbir şeye güç yetiremez, hiçbir şeyi kavrayamaz olsalar da mı?” 44: De ki: “Şefaat etme yetkisi bütünüyle Allah’a aittir; göklerin ve yerin hükümranlığı O’nun elindedir; sonunda kaçınılmaz olarak dönüp O’na varacaksınız.” Biz çocukken yurtta bize Şehitlerin, ALLAH dostlarının şefaat yetkilerinin olduğu söylenirdi şimdi bakıyorumda Kuranda yeri olmayan hatta Kuranın zıttında bir söylem nasıl olurda Islamı baz alan bir kurumda var olabilir? Peygamberimiz bile (S.A.V) belli bir noktadan sonra ileriye gidemiyor. En sevdiği kisiler iman etmediği icin malesef sinavda kalmış oluyorlar. Kendini sırf müslüman olarak tanımlayıp her türlü pisliği yapan birisine dedesi hacı diye nasil sefaat gelebilir düsünün bakalim. ISLAM DOGMATİK BİR İNANÇ DEĞİLDİR. Vaktiniz varken okuyun ve kendi düşüncelerinizle ilerleyin anlamadığınız yerde sorarsanız sorun birilerine ama onlar sizin düsünceleriniz olmayacak kendini üstüne düsünün. Günümüzde yeni nesil neden İslamdan uzaklaşıyor? Kendini sadece müslüman olarak tanımlamış ama içlerinin boş olmasından dolayı daha felsefi bir cevap bile veremeyen ebebeynler yüzünden. ALLAH'tan ilk ayet oku yani... olmasa daha beter olurduk.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.