Şüphesiz görünüşte hepimiz yaşama yetisine sahibiz, Çünkü arada bir kaçıp yalana sığınırız; körlüğe, heyecana, iyimserliğe, bir inanca, kötümserliğe ya da başka bir şeye. ama o hiçbir zaman koruyucu bir sığınaga saklanmadı; hiçbirine. yalan söylemeyi beceremiyor; Tıpkı sarhoş olmayı beceremediği gibi. en küçük bir sığınağı, başını sokacak bir yeri yok. işte bu nedenle, Bizim korundugumuz her şeyle o burun buruna. Tıpkı giyinik lerin arasında bir çıplak gibi. söylediği okuduğu ve yaşadığı hiçbir şey gerçek bile değil. Esasen, ona hayatı sürdürme konusunda yardımcı olabilecek bütün malzemeden yoksun, sınırlı bir varoluş bu; güzellikte ya da sefalette, fark etmez. Üstelik Çilekeşliği kahramanlıktan alabildiğine uzak - - ve işte Tam da bu nedenle bir o kadar büyük ve Yüce
… Kapsamlı olarak ele alındığı üzere melankoli bütün belirtilere rağmen her ne kadar yaratıcılık hali olsa da atalet boşluğuna düşmeden derin düşünmeyi sürdürmek kolay olmaz. Böyle anlarda kule besleyici gücünü kaybederek ruh ve akıl enerjisini tüketen bir yere dönüşür. Goethe’nin Faust’unun başında doktor felsefe, hukuk ve tıp okuduktan sonra inancın temellerini kabul edemez hale gelmiş ve bir adım bile ilerlememiş oluşuna hayıflanır. Kulesinin duvarları ruhunu sıkıştırırken o bütün kağıtlarıyla araçlarının ‘’atalarının ıskartası,’’ düşüncelerinin türettiği dünyanın bir imgesinden başka bir şey olmadığına inanmaktadır.
Kaybı sürdürmek; işte öznenin zarar görmezliğine inancı ya da bağışıklık yanılgısını yaratan budur. Özne hala kaybedecek bir şeyi olduğuna inandığı ölçüde, korunduğu izlenimi de artar! Bağışıklık, bedel ödeyebilme kapasitesidir.
Şüphesiz görünüşte hepimiz yaşama yetisine sahibiz,
çünkü arada bir kaçıp yalana sığınırız; körlüğe, heyecana, iyimserliğe, bir inanca, kötümserliğe ya da başka bir şeye. Ama o
hiçbir zaman koruyucu bir sığınağa saklanmadı; hiçbirine. Yalan söylemeyi beceremiyor; tıpkı sarhoş olmayı beceremediği
gibi. En küçük bir sığınağı, başını sokacak bir yeri yok. İşte bu nedenle, bizim korunduğumuz her şeyle o burun buruna.
Tıpkı giyiniklerin arasında bir çıplak gibi. Söylediği, olduğu ve yaşadığı hiçbir şey gerçek bile değil. Esasen, ona hayatı sürdürme konusunda yardımcı olabilecek bütün malzemeden yoksun, sınırlı bir varoluş bu; güzellikte ya da sefalette, fark etmez.
Üstelik çilekeşliği kahramanlıktan alabildiğine uzak ve işte
tam da bu nedenle bir o kadar büyük ve yüce.
Bilgili ve inançlı bir gençlik olmadan günümüz istilasını durdurmak mümkün değil. Genlerimizle dahi oynamaya çalışan bir zalimin karşısında en az onun kadar bilgili ve birlik içinde olmamız lâzım.
Gösterdim ........!
Gördü anlamına gelmez...
Söyledim !
Duydu anlamına gelmez...
Duydu !
Doğru anladı anlamına gelmez...
Anladı !
Hak verdi anlamına gelmez...
Hak verdi !
İnandı anlamına gelmez...
İnandı !
Uyguladı anlamına gelmez...
Uyguladı !
Sürdürecek anlamına gelmez...
O yüzden;
Bazı şeyler, bazı anlama gelmez.
PİETA