160 syf.
10/10 puan verdi
Mahur Beste, bana göre Ahmet Hamdi Tanpınar'ın büyük bir usta olduğunu anlatan kitap olmuştur. Bir an içerisindeki zamanda geriye dönük olarak gelişen olaylar dizisi ve olayın gerçek mi yoksa hayal ürünü mü olduğunu anlamamıza izin vermeyen bir kurgu ve kitabın sonundaki mektup.. Bu kadar ince bir düşünce ile yazılmış bir kitap olan Mahur Beste bence bir kere değil mutlaka iki kere okunup, ilk okuyuşla ikincisi arasında kıyas yapılması gereken bir roman olduğunu söyleyebilirim. Kitapta, medeniyet ve medeniyetin musikiye etkisi üzerinde durulmuştur. Kitabın her bölümünde farklı bir karakterin işlenmesinin sebebi de medeniyetin ancak insan üzerinden anlatılmasının mümkün olmasıdır. Bu konuda çok başarılı bir roman olduğunu söyleyebilirim. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur ve Sahnenin Dışındakiler ile beraber üçleme yaptığı büyük eser. Üçlemenin ilk eseri sayılır. Diğer kitaplarda anlatılan -özellikle Huzur- olayların nerede başladığı anlatılıyor. Dili ve üslubu şahane ötesi bir eser tavsiye ederim.
Mahur Beste
Mahur BesteAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20196,3bin okunma
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
"İçimde öyle bir yere düşüyorum ki; Elimden tutup kaldırabilir miyim kendimi? Bu içine düştüğüm düşünce ipekten bir koza değil öyle hafif, öyle ince.. Kocaman kalın duvarlarla örülü etrafım. Her bir tuğlasında gözyaşlarım, dualarım var.. Söylenmiş en iyi yalanlar, söylenememiş gerçekler var. Bir balyozla kırsam kalın duvarları da çırpınarak çıksam altından. Başka türlüsü ne mümkün uçabilmek için yeniden? Acımayın bana güçlenmem için biraz çırpınmam lazım .."
Hastalıklı durumlarda görülen düşlerin, belirginlik, açıklık, canlılık ve gerçeğe çok uygun oluş gibi özellikleri vardır. Bazen son derece korkunçtur tablo, ama ortam ve tüm düşünce-tasarım süreci öylesine gerçeğe uygun, sanat yönünden tüm tablo ile uyuşan öylesine ince ve beklenmedik ayrıntılarla doludur ki, düşü gören kişinin, Puşkin, Turgenyev gibi bir sanatçı bile olsa, uyanıkken böylesine bir tabloyu uydurabilmesi olanaksızdır. Hastalıklı düşlerdir böylesine düşler, uzun süre unutulmazlar ve düş sahibinin zaten hastalıklı olan yapısı üzerinde derin izler bırakırlar.
Sayfa 65
Ebedîlik önünde hiçbir mesafe hükmü olmadığını,bazan zamanın,mazide bıraktığı bir sırrı istikbalde çözmek üzere,zahiren geriye döndüğünü,fakat hakikatte ileriye yöneldiğini bilmezler.Bu son derece girift,ince ve zarif helezonun,maziyi istikbale,geriyi ileriye inkılâp ettiren asma köprü mimarîsini anlamazlar.Böylece,gözlerinin seçemeyeceği kadar ileri olanlara,üstelik geri derler.
Sayfa 494
Reklam
"içimde öyle bir yere düsüyorum ki; elimden tutup kaldirabilir miyim kendimi? bu içine düştüğüm düşünce ipekten bir koza degil öyle hafif, öyle ince.. kocaman kalin duvarlarla örülü etrafim. her bir tuğlasında gözyaslarim dualarm var.. söylenmis en iyi yalanlar, söylenememis gerçekler var. bir balyozla kirsam kalin duvarlari da çırpınarak çıksam altindan. baska türlüsü ne mümkün uçabilmek için yeniden. acımayın bana güçlenmem için biraz çırpınmam lazım ..
92 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Şule Gürbüz’ün ilk eseri olan “Kambur”, 1992 yılında basılmıştır. Türk edebiyatındaki postmodern roman anlayışının temsilcilerinden olan yazarın henüz on sekiz yaşında yayımladığı bu eseri, özgün bir anlatım ve üsluba sahiptir. Hayatın zorluklarını yaşamış ve bu zorluklar altında ezilen kambur; insanların ruhlarındaki kirlenmişliği de yüzlerine
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196bin okunma
İnandığım uğruna çabaladığım her şey koca bir yazıklar olsuna dönüşüyor... İnce düşünüp ince davrandığım herkes beni ince ince delirtti... Kimse verilen çabaya değmiyor... Sahiden öyle malesef
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Tolstoy’un düşünce yapısını seven biri olarak ne kadar çok kitabını okursam, kendimi o kadar şanslı hissediyorum. Hacı Murat da merak ettiğim bir eseriydi. Kitabı okumadan önce Şeyh Şamil kim, Hacı Murat kim diye ufak bir araştırma yapmanızı öneririm, kitapta karakterler tanıtılmıyor çünkü. Hikaye, gerçek tarihi olaylara dayandığı için de önden bir bilgi sahibi olmak önemli. Savaş konusunu çok işleyen, bu konuda savaş karşıtlığını da cesurca ifade eden Tolstoy’un, kitaplarında savaş taraflarına objektif, tarafsız bakışı her seferinde ‘Savaşın kazananı yoktur.” düşüncesinin doğruluğunu ispatlıyor bana. Bu kitapta da savaşta tarafsız ama savaş ile barış arasında net bir şekilde barıştan yana sergilediği tavrını göstermiş. “Kötü bir barış, iyi bir kavgadan daha iyidir.’ (Syf: 49) diyerek ifade de etmiş zaten. İnce bir kitap olmasına rağmen, bu incelik, Tolstoy’dan alıştığımız karakter sayısı fazlalığını etkilememiş :). Yine bolca isimle haşir neşir olacaksınız yani. Karakter fazlalığından bir şikayetim olmasa da, karakterler üzerinde çok kısa durulmuş olması hoşuma gitmedi. Karakter tahlillerini, onların öykülerini uzun uzun anlatmasını isterdim. Kalın kitaplarında sayfalarca yer verdiği fikirlerini bu kitabında okumayı da isterdim. Hacı Murat’ı, Rus kültürünün yanında müslüman kültürünün de işlendiği, hatta müslüman kültürüne daha fazla yer verilmesi açısından kendime yakın hissettim. Tolstoy’un diğer kitaplarını çok daha fazla beğenmiş olsam da okunmasını öneririm.
Hacı Murat
Hacı MuratLev Tolstoy · Can Yayınları · 201913,9bin okunma
Reklam
Neye hayran kaldım en çok? O zarif yürüyüşlerine mi, Yoksa parlak anlına dökülen buklelerine mi, Yoksa şeftali gibi al ve bir o kadar da yumuşak ince tüylü yanaklarına mı? Isırmak geliyor içimden;ama ürkütüyor bu düşünce beni: Çünkü benzer bir durumda,söylemesi bile korkunç! Küllerle dolmuştu ağzım.
İnsan hep kendisini yürekli sanır. İçine bir korku düşünce de bunu olağan saymaz. Kahrından ölür, delirir. Neden korkuyorum diye, aklını oynatır. Korku insanoğlunun yüreğine işlemiştir, bunu bilmez. İnsanoğlu salt korkudur, bunu bilmez. Bilmez de kendine yediremez korkuyu..
Müslümanca düşünmeyi yeniden keşfetmek
1000kitap.com/yazar/celal-fed... Türkiye’de İslamcılar, Batılıların, Müslümanca düşünme ve yaşamayı siyasî bir proje olarak resmedip insanların ondan uzak durmalarına bir çözüm üretemediler. Bu nedenle de dünya üzerinde hakkını aramak için mücadele eden her Müslüman, ‘cihatçı’ olarak resmedilip yaftalandı. ‘Cihatçı’ dediklerini
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.