Seçimler değil mi insanı insan yapan? Adım adım yanlış seçimlerle nasıl bir felakete sürekleniyor insanlık… Sheakspeare yine ne yıl tanımış ne de toplum, yalnızca insanı ve davranışı analiz etmeyle ne kadar da günümüze ışık tutmuş. Yalnız, içimde hikayeden bağımsız bir üzüntü var. Yıllar geçmesine rağmen insanlık hâlâ aynı denizde boğuluyor..
Oyunu okurken inanılmaz rahat ve keyifle adeta izliyormuşçasına okuduğumu söylemeyi çok isterdim ancak kitabın en kötü yanı çevirisi. (Bazen klasik eserleri özellikle insanlar sıkıcı bulsun da daha az insan okusun diye kötü çevirdiklerini dahi düşünebiliyorum.) Kitabı öneriyorum ancak başka bir yayınevinin denenmesinin daha iyi olacağını düşünüyorum.
Tabi, güzelim Sheakspeare eserini yalnızca çeviriyi yaparak bırakmayacağım.
Kral Lear, süslü sözleri eylemlere tercih ediyor ve tabi kızlarının ne yaptığından bağımsız ambalajına göre seçimler yapıyor. Kendisine gerçekten bağlı olan değer veren, onu düşünenler ile arasını açıp onları kendince cezalandırırken sırf bir iki güzel söz uğruna bütün dizginleri iyi görünümlü kötücüllere veriyor. Sonu da o süslü ambalajlardan geliyor.
Size bu tanıdık geldi mi?
Bana tanıdık geldi. Ancak Kral Lear’ı özden tebrik ediyorum çünkü gerçekte kötülüğün nereden geldiğini, onun kemiklerini bile kemiren kemirgenlerin nereden olduğunu fark etmiş ve fark etmeye de cesaret etmiş. Darısı bizlerin başına.
Hepimiz Kral Lear gibi uyanırız umarım, tabi uyutan şeyler bizi öldürmeden...