Tuhaf bir biçimde yeniliyor kendini hayat. İnsan sevecek biriler, bir şeyleri her zaman buluyor. Geçmez dediğin geçiyor, bitmez sandığım bitiyor ve yeniden başlıyor her şey lafı uzatmayacağım. Ne demiş şair... Kuş ölür, sen uçuşu hatırla. Her şey biter... Sen iyi anları hatırla.
Genç gazeteciye adresleri olmadığını söylemeye utanmışlardı. Oysa, treni adres olarak gösterebilirlerdi. Nasıl düşünememişlerdi bunu? Fakat, hangi treni gösterecektik, efendimiz? Her trenden inerken kondüktöre haber bırakabilirdik, Olric. İnsan bir evden taşınırken nasıl eski evine yeni adresini bırakırsa, öyle yapabilirdik. Çocuk gibi oldunuz, efendimiz. Evet, çocuklaşıyorum Olric: trencilik oynuyorum. Bütün oyunları nasıl oynamışsam bunu da öyle oynayabilirim Olric: istediğim gibi. Trenin dışında, duran dünyaya aldırmıyorum artık. Gazeteciyi bile dışımızda, geride bıraktık. Onunla inmeyi düşündüm bir an için. Onunla yeniden düşünmeye başlamayı istedim. Yeni bir düzenin içine girmekten korktum, Olric. Belki de dediğin gibi biz artık bir yanımızla onlardan uzaktayız. Bunu, onlara hiçbir zaman belli etmeyeceğiz. Yolumuza çıkan herkese saygı göstereceğim. Bırakalım bunları artık, Olric. Tren yavaşladı: bir istasyona yaklaşıyoruz. Aşağı inip bacaklarımızı dinlendirelim biraz.
Sayfa 273 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Hayat dediğin uzun bir yolculuk, hayatına başka karakterler ekleyecek baş oyuncu da sensin.O yüzden uzun yolculuğunda sana iyi gelecek,iyi gününde de kötü gününde de yanında olacak karakterler seçmelisin ki toprağa ektiğin tohum filizlenip çiçek açsın.
Auschwıtz nasil bir yersin ki en kalabalık en şaşalı oldupun zamanlarda bile kimsenin senden haberi olmamış . Orada yaşanılan savaşmdeğil bir insanlık suçu. Savaş dediğin karşılıklı iki grubun güç gösterisidir ama bu kamp ve diğer kamplarda yaşananlar… insan zihninde canlandırdığında bile korkuya kapılıyor. Lale şanslı bir kişiydi ve bu yerde yaşama tutundu. Gita da aynı şekilde. Lale Gita yı koluna dövme yaparken( kamp numarasını işlerken) görmüştü ve o anda aşık olmuştu. Çok sevdiler birbirlerini. Bu sevgi yaşama gücü verdi belki de. Kampın o zorluklarına bu güç sayesinde tutuldular. İki buçuk yıl kaldılar o kampta ve artık savaş bitmeye başladığında kaçtılar kamptan. Gita ve Lale ilk o kaçışta ayrıldılar birbirlerinden falat Lale söz vermişti savaş bitince buldu Gita’yı. Evlendiler çok çok mutlu yaşadılar bir çocukları bile oldu. Kitapta çocukları Gary Sokolov ‘un da anne ve babası ve yaşantıları ile ilgili bir bölğm var. Ayrıca yazarın araştırmalarına ulaştığı resmi kayıtlara da kitapta yer verilmiş. Güzel bir kitaptı. Tavsiye ederim.
Beklemek, deniz fenerlerinin, kayaların, kalebentlerin işi. Rüzgar burgaçlarının göğsünü yontacağını bile bile beklemek… İnsan dediğin gökte bulut. Yaşam ne yana eserse o yana sürükleniyormuş. Bazen çivilenmiş gibi de kalabiliyor, rüzgarsız. Ama en çok deniz gibi kendini kıyıya vurup duruyor. Her vurduğu kıyıdan bir şeyler kopararak ya da özünü bırakarak çekiliyor kendi içine. Bunları tek tek anımsattım kendime.