Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dostoyevski; ”Gözleri sürekli gözlerindeyse sana olan merakındandır ama gözlerini kaçırıyorsa o gözlerde sana ait bir şey vardır.” diyor. Freud onu şöyle doğruluyor;“Birisi bir yere bakıyorsa orda ilgilendiği bir şey vardır. Israrla bakmıyorsa mutlaka ilgilendiği bir şey vardır.”
Hiçbir zaman umut ağacının dalına ipimi bağlamamam gerektiğini yine ve yeniden hatırlatıyor hayat bana. İşte diyor insan unutmak güzel bir yerde fakat hayattan alınan dersler hiçbir zaman unutulmamalı. En korunaklı deftere en kalıcı mürekkepler ile yazılmalı. Yanlışa düşmek elbette Ademeoğlunun kaçınılmaz sonudur, bunu adım gibi bilirim. Bildiğim
Reklam
Dinlediğim bir podcastte diyor ki: tabiatta hiçbir şey acele etmiyor ;ay acele etmiyor, güneş acele etmiyor ama insan aceleci bir varlık, biz acele ettiğimizde ruhlarımız geride kalıyor.' Çünkü bir yere vaktinden önce varmak, bir parçanı yolda bırakmak demek aynı zamanda...
Aslında insan düşünürse ne fazla örnek var dünyada... 6666 ayete baktığınızda sadece "Biz" demesi bile o kadar anlamlı ki .. Biz yaptık, bize döndürüleceksin .. Veya Biz yeri göğü direksiz tutturduk.. Düşününce insanın ne kadar garip olduğunu anlıyorum. Oysa ne çok şeye "Ben" diyerek başlıyoruz. Ne çok şey için "Ben" diyoruz.. Ne çok şeye anlam yüklüyoruz saçma şekilde.. Uyanın Allah herşeye gücü yeten Allah cc "Biz" diyor.. Bu çok büyük ve anlamlı değil mi ..
Şurama ‘batan’ diyor şair, Şurama batan, özlemek demeselerdi, Bıçak derdim.. Cemal Süreyya
“Tuhaf biri olduğumu, beni kuşkusuz bu yüzden sevdiğini ama belki günün birinde yine aynı sebepten nefret edebileceğini mırıldandı.” diyor Yabancı’da Camus. Bütün ilişkilerin kısa hikayesi bu cümle. İnsan birisini hayatına alırken onun farklılıklarını sever, sonra geçer bu sevgi.
Reklam
Freud diyor ki; “İnsan, karşılaştığı kişilerin kalıntısıdır.” Hayatın akışı içinde bir yerlerde bir şekilde, hayatımıza girip çıkan herkesin bir izi kalır hayatımızda. Bu, bazen iyi bazen kötü bir izdir ama kalıcıdır. Kişilik, bu izlerin içinden kendimizi nasıl inşa ettiğimizdir.
Üzmüşler çocuğu, diğer çocuklar. "Senin baban çöpçü, sen de pis kokuyorsun” demişler. Vicdan duygusu tam gelişmemiştir okul öncesi çocuklarında. Zaman zaman böyle acımasız olabilirler. Kırmışlar yavrucağın kalbini. Konuştum babayla. Çok üzüldü, çocuğunun üzülmesine. Dağ gibi adam gözyaşlarını ilk kez ayırdı gözlerinden belki de. “Üzülmek
Nietzsche diyor ki; “İnsanın kendine dayanabilmesi ve boşluğa düşmemesi için kendini gerçekten sevmesi gerekir." Her şey insanın kendini sevebilmesi ile başlar. Çünkü içinde olmayan şeyi başkasına veremez insan. Çünkü boşluğa düşmemek için kendine tutunabilmelidir en çok.
“İnsan yüreği bir sarkaç gibidir. İstediği noktaya ulaştığı anda tüm hızıyla tam tersi tarafa doğru kaymaya başlar." diyor Sait Faik. Bakın doyumsuzluk daha iyi anlatılamazdı. Neyi elde edersen, zihnin elde ettiğin şeyin tersine doğru evrilir. Ulaştığı her şeyin nankörüdür insan.
Reklam
“Mutlu anlardan geriye kalan eşyalar, o anların hatıralarını, renklerini, dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden çok daha sadakatle saklarlar.” diyor Orhan Pamuk. İnsanın, bazen bir saç tokası ya da bir tişört kadar değeri yok. İnsan gidiyor, o kalıyor.
Halil Cibran diyor ki; "Birlikte güldüğün insanı unutabilirsin ama birlikte ağladığın insanı asla unutamazsın." Çünkü insan, en sevdiğinin ve en güvendiğinin yanında güçlü olma ihtiyacı hissetmez ve ağlayabilir sadece. Çünkü insanı insana rapteden, yegane şeydir gözyaşı.
Adı üzerinde 1000 kitap!
Arkadaşlar Alıntıları gezerken birine gözüm ilişti. Hedefe bir kullanıcı koyulmuş ve adama ağıza alınmadık sözler ile adamlığını bırakmadan, namussuzlugundan bahsederek emri bil maruf yapmaya çalışmış bazı sözde ehli sünnet tabakadan zatlar. Adamın yaptığı cürüm ise okuduğu erotik kitaptan alıntıları paylaşması.(Yaptığının iyi birşey olduğunu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.