​Herkes bir gün gider mi? Sadece yaşamaya çalışıyorum biraz daha Sanırım daha kötü ediyo' ilaçlar Kaç yara alır insan acıdan? Her gece vazgeçip deniyorum baştan
Üç Saatlik Başkent Gezintisine Dair Notlar
Trenden indim. Bir şeyler atıştırıp eski gardan çıktım. Karşıya geçerken batçık olan yerde, kaldırıma trafo gibi bir şey koymuşlar, yayalar için engel olmuş. Bu kötü. Gençlik Parkı çok canlanmış, yemyeşil. Stadyumun iskeleti şekillenmiş. Taksiciler iyi niyetli, dolandırılma derdi yok. Bazı semtlerde çok tertipli, temiz ve bol ağaçlı geniş caddeler
Reklam
“Yarın öleceksin!” Deseler…
Ölümün olduğunu unuttuğumuz bu dünyada, Ne çok saçma şeyi dert ediniyoruz kendimize. “Para!”, “Mal!”, “Mülk...” “Kırgınlık!”, “Kavga!”, “Gurur…” “Yarın öleceksin!” deseler; bu kadar rahat tartışabilir miyiz, sevdiklerimizle? “Yarın görüşürüz, haftaya ararım!” “Tatilden sonra oradayım…” Ne basit kurduğumuz cümleler… Hiç ölmeyecek gibi kibirli ve gururlu yaşıyoruz... Keşke yarın ölecek gibi, merhametli yaşayabilsek… Eksilen eksilene... Ne diyordu şair? “İnsan insanı; ya tamamlayamadı; Ya da tam anlayamadı..."
O kâfirler bakıp düşünmezler mi: (mesela) deve nasıl yaratılmış? Gök nasıl kurulup uçsuz bucaksız yükseltilmiş? Dağları nasıl da yeri tutup, dengeleyen direkler hâlinde dikilmiş . Yeryüzü nasıl hayata elverişli kılınmış? (Ğaşiye suresi 17-20) Düşünün de ibret alın ey akıl sahipleri!(Haşir süresi 2. Ayet) Şimdi düşünsenize o akıttığın meniyi! Onu yaratıp insan hâline getiren siz misiniz yoksa biz miyiz?(Vakıa suresi 58-59) Ektiğiniz tohuma baksanıza! Siz mi onu yetiştiriyorsunuz, Biz mi?( Vakıa suresi 63-64) Peki içtiğiniz suya ne dersiniz? Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa Biz mi? ( Vakıa suresi 68-69) Peki yakmakta olduğunuz ateşe ne dersiniz? Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan Biz miyiz? (Vakıa suresi 71-72)
Ne garip değil mi? Bizim olmayanları istediğimiz için sürekli bir arayışta gönlümüz. Ve bizim olmayanları istediğimiz sürece, ömrümüzün sonuna kadar bitmeyecek arayış olan öykümüz. Sürekli bekleyip, sürekli daha fazlasını isteyeceğiz. Gönlümüze bir ömür, inişli çıkışlı bir pay biçeceğiz. Peki elimizde olanlarla mutlu olmayı denedik mi hiç? Bizi sevenlerle ve bizim sevdiklerimizle mutlu olmayı denedik mi? Yetmez mi sanıyoruz acaba bir kişinin gönülden sevmesi. Akşam sofraya oturduğumuz zaman bir tabağın bize ayrılması, başımızı koyacak bir yastık ve bir sohbette bize de pay düşmesi yetmez mi bize? Bir dost üstlenmez mi gönülden tüm derdimizi, bir kitap veya bir şiire dökemez miyiz şu taşmış içimizi? Öyle olmalı ki insan; Seçeceği her şeyi iyi bilmeli. Kalbine soktuğu her neyse rahatsız etmemeli. Öyle işlemeli ki ömrüne, ileride keşke dedirtmemeli. Öyle olmalı ki insan; Karşısındakine bir ömür yetmeli. Âşk'ı, sevgisi, şefkati ve merhameti onun üstüne sinmeli. Değer verdiği insanı hep kendinden önce görmeli. İnsanım diyebiliyorsak eğer, karşımızda da insan olması için dua etmeliyiz. Ama her şeyden önce, "insanım" diyebilmeliyiz...
Bazen tam da böyle hissetmez miyiz?
Bazen ne hissedeceğini bilmez insan
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.