Sonsuz hayatta arkadaş olmak istiyorsanız; hanımınızın başkasının dikkatine üzerine çekmemesi gerekiyor ki kıskanmanıza sebep olmasın. İslam fıtratı bozulmamış bir insan eşini kıskanmaması mümkün değildir.
" Sen 'hayır' demelisin, o sana hayır dediğinde. Biliyorsun, senin hayatını seviyorum, senin özgürlüğünü seviyorum, senin işini seviyorum. Ama bugün bana dersen, ben diğer tarafa gitmeliyim, elimde silahla hak konuşmalıyım ve ben biliyorsam ki sen mecbursun, o zaman derdim: <Git> Ama sen bir yalan uğruna, kendin bile inanmadığın, sadece zayıflığından ve korkundan dolayı, gidersen ve arada sıyrılmayı dilersen, o zaman sana acırım, evet, sana acıyorum! İnsanlık namına bir insan olmak için, inandığın bir şey için gitmek mi istiyorsun? O zaman seni engellemem. Ama canavarlar arasında bir canavar, köleler arasında bir köle olmak içinse karşı çıkarım. Kendi fikri için insan fedakârlık yapar, ama başkalarının çılgınlığı için değil...
Reklam
"İnsan bir sırdır... Ben de bu sırla ilgileniyorum, Çünkü insan olmak istiyorum."
Gerçi acıma g ö s t e r i l m e l i d i r , ama o n a s a h i p o l m a k t a n kaçınılmalıdır: çünkü mutsuzlar öylesine a p t a l d ı r l a r ki, onların nezdinde acıma göstermek, dünyanın en büyük iyiliğidir. - Belki de mutsuzların bu gereksinimi aptallık ve zihinsel bir eksiklik olarak, felaketi beraberinde getiren bir tür akıl hastalığı olarak (Rochefoucauld da böyle kavramış görünüyor) değil de tümüyle başka ve daha düşündürücü bir şey olarak anlaşıl dığında, bu acıma duygusuna sahip olmak istemeye karşı daha güçlü bir uyarıda bulunulmalıdır. Daha çok kendileri ne acımisın d i y e ağlayıp bağıran ve bu yüzden durumları nın dikkati çekebileceği anı kollayan çocukları gözlemlemek yerinde olur; hastalada ve ruhsal rahatsızlığı olanlarla ilişki içinde yaşandığında bu yakınmaların ve inlemelerin, mutsuzluğun sergilenmesinin, aslında orada bulunanlara a c ı ç e k t i r m e k amacını güdüp gütmediğini sorar insan kendisine: sonra da berikilerin dile getirdiği acıma, zayıflar ve acı çekenler için bir tesellidir, görürler ki tüm zayıflıkianna karşın en azından hala b i r g ü ç l e r i v a r d ı r : a c ı ç e k t i r m e g ü c ü . Mutsuz kişi acıma gösterisinin onun bilincine çıkarttığı bu üstünlük duygusundan bir tür haz elde eder; kendini beğenmişliği kabarır, hala dünyaya acı çektirecek kadar önemli biridir. Dolayısıyla acınma özlemi kendinden haz alma özlemidir, üstelik yakınlarına zarar verme pahasına; kendi özgün benliğini, olanca saygısızlığıyla gösterir insanlara: hiç de Rochefoucauld'nun dediği gibi "aptallığıyla" değil.
Sayfa 45
… sürekli kızgınlıkla yaşamak da bir tür uyuşturucudur. İnsanı hiçbir yere götürmez.
Reklam
“Önce kendine, sonra başkalarına” ilkesi ilk bakışta bencilce bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Ne var ki, bir insan ancak kendisine verebildiğinde diğer insanlara da “gerçek anlamda” verecek şeyi olur.
Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, ilişkilerinde tutarsızdır. Bazen üstünlüğünü kanıtlamak amacıyla insanlarla yoğun bir ilişkiye geçer, kendisini eksik ve yetersiz bulduğu zamanlarda da onlarla karşılaşmamaya çalışır. Böyle bir insan ancak kendi üstünlüğünü yaşayabileceği ortamlara girme yürekliliğini gösterir, ikinci planda kalacağını hissettiği ya da üstünlük maskesinin düşerek değersizlik duygularıyla yüzleşme tehlikesinin bulunabileceği durumlardan uzak durur.
Bir insan diğer insanları ne denli çok sevdiğinden sürekli söz ediyorsa, bunu neden ilan etme gereğini duyduğu sorusu da akla gelir. Çünkü insanları gerçekten seven biri, bunu sürekli dile getirme gereği duymaz, sevgisini yaşantıya çevirir.
Reklam
Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir.
“Kuklacı’nın kendisinden en büyük şikayeti suçluluk duygusuydu. Artık suçlu hissetmek istemiyordu. Yaptığı ettiği herneyse, sıradan olmak, yalnızca düz olmak, normal olmak istiyordu. Masumiyette bile olsa “ en..” diye başlayan bir şey olmak niyetinde değildi hiç. Tek gayesi ortalama bir suçluluk, ortalama bir masumiyet ve ortalama insan olmak, olabilmekti. “
'iyi insan olmak' ile, 'evlilik yapma olgunluğuna sahip olmak' aynı şeyler değildir.
“Bazı insanlar, kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman, diğerlerinin bu ‘açık’tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar. Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.”
kapatmalarla dolu bir haremi ele güne açmadan nasıl yazacaksınız ki? yazmanın başka bir yolu yok. en özelinizi, en ağır acınızı, en mahrem arzunuzu, bir yolunu bulup yazacaksınız. yetmeyecek, başkasının yarası sizin yaranıza dönecek. başka hayatlara yapılan saldırı sizi küçük düşürecek. bu şiddet, devlet başta olmak üzere toplumun hangi kutsalından gelirse gelsin yazacaksınız. biricik varoluş haliniz bu. yoksa kendi kendinize sansür uygulamaya başlarsınız. onurunuzdan ödün vermeye başlarsınız. sözünüz, varlığınıza bir değer katmaz. sizi insan etmeye yetmez. başka hayatlar yoksa sizin hayatınız da yoktur. yazmazsanız özgürlük olmaz. ve yazmanın pişmanlığı olmaz.
Sayfa 59
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.