Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bebeklerin gelişimi
Yani o bildiğimiz oyuncakların çoğunun, aslında zihinsel gelişimimiz için olumsuz etkiye sahip olduğundan şüphelenmemiz için yeterli nedenlerimiz var. Farelerdeki bağlantı sistemini geliştiren o oyuncakların bizdeki karşılığı sosyal etkileşim, duygusal alışveriş, sözel iletişim ve maddesel nesneler arasında yeni ilişkiler kurmayı gerektirecek "icat ve keşif" faaliyetleridir.
Yaratıcı Benlik
Adler'e göre insan, bir doğal özellik olarak "yaratıcı benlik" niteliğiyle yüklüdür. Yaratıcı benlik ise insanın gelişimi dinamiğinin temel itici gücü olarak yorumlanır.
Reklam
Seneca, insanın doğanın bilgisinden yola çıkarak ahlaki gelişimi tamamlası gerektiğini söyler. İnsanı kederden, kötülükten, gelip geçici zevklerden, doyumsuzluktan, korkulardan ancak doğanın hakiki bilgisini kavramak kurtarır. Böylece insan olgunlaşır ve doğanın değişmez gerçeği olan ölümü bile soğukkanlılıkla karşılama cesaretine sahip olur. (Bu alıntıyı bana Küçük Ağaç'ın Eğitimi kitabını hatırlattı. Tekrar okumalıyım)
Bağlanma, insanın yaşam yolculuğunda sürekli bir etkisi olan temel dinamiklerden biridir ve sadece sosyal ve duygusal gelişimi değil, aynı zamanda bilişsel gelişim, dil gelişimi ile fiziksel gelişim ve sağlık gibi diğer gelişim alanlarını da derinden etkiler.
Sayfa 35 - NobelKitabı okudu
Bağlanma insanın yaşam yolculuğunda sürekli bir etkisi olan temel dinamiklerden biridir ve sadece sosyal ve duygusal gelişimi değil aynı zamanda bilişsel gelişimi dil gelişimi ile fiziksel gelişim ve sağlık gibi diğer gelişim alanlarını da derinden etkiler.
"Başkaları hakkında bu kadar iyi şeyler düşünmeyi tercih etmemizin sebebi kendimizden korkmamızdır. İyimserliğin kaynağı düpedüz korkudur. İşimize yarayacak erdemleri komşumuzda görüyoruz diye kendimizi yüce gönüllü zannederiz. Hesabımızdan daha fazla para çekebilmek için bankacıya yağ çeker, paramızı kurtarabilmek için haydutta iyi birtakım özellikler bulmaya çalışırız. Söylediğim her şeyi tüm samimiyetimle söylüyorum. İyimserlikten ölesiye nefret ederim. Hayatın mahvolmasına gelince; gelişimi yarım kalmadıkça hiçbir hayat mahvolmaz. Bir insanın kişiliğini bozmak istiyorsan onu düzeltmeye çalış."
Reklam
Beynin gelişimi, insanın çocuk yaşta kendini güvenli bir ortamda bulmasına bağlıdır. Yetişkinler tarafından avutulan, korunup kollanan çocukların beyinleri yoğun duyguları daha iyi dengeleyebilir.
Eksiklik Duygusu
İnsanın dünyaya gelişiyle yaşanmaya başlanan ve ömür boyu süren bu duygu evrenseldir. Çünkü doğadaki tüm varlıklar "eksi" bir durumdan "artı" bir duruma geçmek için sürekli çaba içindedirler. İnsandaki eksiklik duygusu da, bireyin gelişimi ve insanlığın evrimi için gerekli bir dürtüdür. Ama çoğumuz bu duygunun varlığını yadsıma eğilimindeyizdir. Çünkü eksiklik, toplumsal değer yargılarına göre arzu edilmeyen bir durumdur. Bu nedenle, eksik yönlerimizi ancak bazı durumlarla yüz yüze geldiğimizde kabul ederiz. Eksiklik duygusu, yarattığı hoşnutsuzluğa karşın yaşanması da kaçınılmaz bir olgudur. Üstelik insanın yaşamını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için zorunludur
Sayfa 76
En çarpıcı keşiflerimizden biri, Kur’an’ın dünyevi yaşamı bir ceza olarak görmediğiydi. Âdem ve Havva daha ortada yokken, melekler o zor soruyu çok öncesinde öne sürmüştü: Neden insan yaratılsın? Birkaç ayette bu soruya bir cevap verildi. İnsanın aklı diğer yaratıklara nispeten daha üstündü. Onun doğası daha karmaşıktı ve o daha geniş bir irade özgürlüğüne sahipti. Böylece kötülükte ilerleme potansiyeli olduğu kadar fazilette ilerleme potansiyeli de vardı. İnsanın, aklını kullanmayı öğrendiği bir hazırlık dönemine şahit olduk. Bundan sonra Âdem ve Havva ahlaki varlıklar olmaya hazırlar. Onlara ilk bakışta pek de zararlı görünmeyen -ancak onların gelişimi açısından hayati önem taşıyan- bir ahlaki seçim verildi. Ayaklarının kaymasıyla Kur’an’da çıplaklıklarının farkına vararak utandıklarından bahsedilen bir başka ahlak evresine girdiler (7:19-25; 20:120-23). Böylece bulundukları habersizlik, masumiyet ve saadet hallerini terk ettiler. İnsanın yüksek zekâsı, seçme özgürlüğü ve gelişim potansiyeli kaçınılmaz bir şekilde onun eziyet ve çatışmalara girmesine sebep olacaktı. Bu niteliklerden sonuncusu, meleklerin sorusunun odaklandığı yerdi.
“Her zaman sevinin” sevin ve mutlu ol
Yaşamın insana verebileceği o önemsiz ya da son derece sıradan nimetler karşılığında ne kadar fazla şeyi alıp götürdüğünü düşünüyordu. Her insan olduğu şeyden memnun olmalıydı. İnsanın akli ve ahlaki gelişimi ne kadar yüksekse ne kadar özgürse, hayat ona o kadar keyif verir. Bu varlığı bütün gün, hatta belki de ömür boyu mutsuz etmek için nasıl da yetiyordu küçücük bir şey. Sabahtan geceye kadar sevinç duyuyor olmam, bu sevincin benliğimi tümüyle esir alması ve tüm diğer hisleri bastırması bana tuhaf geliyor. Tarifsiz bir acı ruhumu yakıp kül ediyor. Sadece zayıf insan bedeninin artık dengesini yitirdiği ve deha için kabuk görevini daha fazla yerine getiremediği için ölmekte olduğunu fısıldadı…
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.