İnsanın içi hem ferahlayıp hem de nasıl daralırdı böyle? Aynı şey nasıl olur da hem sevindirir, hem üzebilirdi adamı?
Reklam
Kayra gerçek hayatta başarılı olmuş, mesleğinde ilerlemiş, hayatın zorluklarıyla mücadele etmiş her gördüğü insanın hakkında şöyle derdi: "İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayip gider." Ve böylece kendi vahşiliğini, mevcut dünyayı reddedişini kendince meşrulaştırırdı.
Sayfa 463Kitabı okudu
Kendini karşındakinin yerine koymadan ölen insan mutlu sayılır mı?
Kötülüğe sessiz kalan insanın da iyi olduğundan söz edilemez. Kötülüğe sessiz kalmak sabır değil kötülüğe yardım etmektir. "Kaybedeceğini bilsen de adil olmalısın." Kısa vadede kaybettiğin her şey uzun vadede form değiştirmiş ve büyümüş şekilde sana dönecektir. Kötülerin kazandığı zaferler seni etkilemesin. Zira onlar büyük kaybedenlerdir. Herhangi bir varlığa aşkla dokunamamış, âcizi sevmeyen, masumiyetten anlamayan insanın kazanmak gibi bir lüksü yoktur. Hiçbir zaman anı yaşayamazlar. Kafalarının içi başkalarının ayağını kaydırmakla ilgili planlarla doluyken, geçip giden ömre ait güzellikleri göremezler. Senin sahip olduğun az ama öz şey bile onları rahatsız eder. Beklentileri asla bitmez ve içlerinde büyüyen kara deliğe esir olurlar. Huzurları yoktur. Düşman kazandıklarını bildiklerinden etraflarına sürekli adam toplamakla meşgul olurlar. Yağmurdan sonra çıkan toprak kokusunu, çimenlerde süzülen bir kelebeği, yeni yavrulamış bir buzağıyı ya da güneş batarken oluşan kızıl gökleri bilmezler. Detaylarda saklı güzelliği görmeden ve bir kez olsun kendini karşındakinin yerine koymadan ölen insan mutlu sayılır mı?
“İnsanın içi neyse dışına da o yansır.”
Sayfa 57 - Doğan KitapKitabı okuyor
Reklam
Ne diyorum; insanin içi biliyor. Farkına varman için kendine, gözlemleyen bilincine firsat verebilmelisin. Bu da kendin olma cesareti ister. Bulunduğun yer bir güven ortamı ise -işte terapi ortamı bu sebeple çok önemli- yavas yavas o cesareti bulmaya başlarsın.
Zorla ağlaması susturulan bir insanın gözyaşları dışına akmadığında marifet etmiş sayılmazdık, çünkü dışa vurmayan her acı içi yakıp kavururdu. Bundan daha büyük bir zelzele de olamazdı.
Sayfa 224Kitabı okudu
yalnızlığı denemek gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersin döner yolunu bulamazsın içi dışı uzay tozu yansımalar sahi mi yalan mı anlayamazsın bir rüya gemisi iskele sancak dokunup geçiyor hayallerine ağlayasın gelir ağlayamazsın sevmek insanın yüreği kadar küçükse büyüğünü taşıyamazsın yalnızlığı da dene oldu olacak nasıl yankılanır derinden derine iyi midir kötü mü çıkaramazsın insanı ancak kendisi tamamlar içinde başka dışında başkasın eksiğin fazlana elbet bulaşacak öbürü sığacak bunun derisine yoksa sabaha sağ çıkamazsın
Reklam
Toplum yasaları yerçekimi yasalarına benzemez, insan genellikle aşağı degil yukari dogru düser... İlkeler insanin palamarları, baglarıdır; onlar kopardığıda serbest kalırsın, ama içi helyum gazıyla doldurulmuş ve yükseldikçe yükselen kocaman bir balona benzersin. Balon gökyüzüne yükseliyormuş izlenimi verse de aslinda hiçlige doğru yükselmektedir.
Sayfa 164
İnsan bilmezden gelebiliyorsa...
İnsan bir sağ eli olduğunu bilmezden gelebiliyorsa, karşısındaki insanı görmezden gelmek ne olabilir? İnsanın olumsuz bir kalbi, içi boş bir ruhu olabilir mi?
Sayfa 196
"Aslında, dinsel ve ahlaki fikirlerin kaynağı insandadır, bunu insanın dışında aramak anlamsızlıktır, insan metafizik bir hayvandır ve evrenin yalnızca kendi için varolmasını ister, ama evren insanı bilmez, farkında değildir ve insan bu tanımazdan gelmeye teselli bulmak için uzamı tanrılarla, kendi imgesinden yarattığı tanrılarla doldurur. Böylece, içi boş gerekçelere tutunarak yaşamayı başarırız, ama bu gayet hoş ve teselli edici gerekçeler, bizler gözlerimizi -kuşatması ve tehdidi altında yaşadığımız- ölüme ve kaosa açtığımızda hiçliğe düşerler. İman, boş şeylerden biridir ve bu dünyanın doğası üzerine insanı aldatma sanatıdır."
Bu Yezidilerde bir, birçok giz vardı. Durmadan onlara, şeytana, tavuskuşuna, güneşe tapıyorlar, diye zulmediyor, onları öldürüyor, tükettik sanıyorlar, bir de bakıyorlardı ki yıllar son- ra, dağlara kaçıp orada çoğalmış Yezidiler, dağlardan inmişler, Laliş koyağını doldurmuşlar. Beyler gene din uğruna Yezidileri kırıyor, kalanlar gene dağlara
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.