276 syf.
·
Not rated
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Yılmaz Arıbaş
Yılmaz Arıbaş
“Geçen günler kimi zaman insana huzur ve mutluluk veriyor kimi zaman karabasan gibi insanın üzerine acımasızca çöküyordu..” Kemal,Tarih Öğretmeni olarak Bursa nın Kemalpaşa ilçesine atanır. İlçeye gidecek minibüste gördüğü mavi gözlü kıza bir bakışta sevdalanır. Sınıfında ki öğrencisi Safiye ye her baktığında o minibüste görüp sevdalandığı kızı anımsar.Acaba akraba olabilirler mi diye ici içini yerken Cumhuriyet Bayramında otobüste gördüğü kızı,talebesi Safiye nın yanında görür.Tören sonrası Safiye den ablası Ayse olduğunu öğrenir. Bu arada Ayşe,hem ahlaken hem yüzden cirkin bir adamla ailesinin zoruyla nişanlanır.Bunu duyan Kemal,iyice perişan olur. Kemal atandıktan sonra Afife Ninenin şirin konağında kalmaya başlamıştır. Gel zaman git zaman Kemal in durgunluğunu farkeden Afife nine,Kemal in ağzını yokladığında kara sevdaya düştüğünü öğrenir. Kemal öğretmeni oğlu gibi sevdiği için ona yardım etmeye karar verir. Peki sonra ne oldu derseniz? Cevaplar #tutkuaşkvebirögretmen #okuyun #öğrenin arkadaşlar. Kitabı okumaya başladığım andan itibaren acaba #gercekhayathikayesi olabilir mi diye düşündüm. İnsallah kurgudur.Cunku kitabın içeriği beni okurken beni uzdu arkadaşlar. Keşke hayat hep güllük gülistanlık olsa… #hüzün #acı #keder hiç bizlere misafir olmasa Dilerim ömrümüz bereketli,sevgi ve sağlıkla geçer.
Esma Nur
Esma Nur
@yilmaz_aribas_itu #idealist_okurr #okuyanteraziokuyor #okuyanterazi
Tutku Aşk ve Bir Öğretmen
Tutku Aşk ve Bir ÖğretmenYılmaz Arıbaş · Sokak Kitapları Yayınları · 202132 okunma
200 syf.
·
Not rated
Ama herkes haklıydı, herkes suçlu bu kitapta ...
İsminden müsemma olduğu üzere "Söyleme Bilmesinler " diye diye , neleri söylemiyoruz , bu konuyu derinlemesine , kadın ve erkek karakterler üstünden ele alıyor ,kitap... Evliliğini anlatma , aile ilişkilerini anlatma , sevdiğini sevildiğini bile anlatma ... Hiçbir şeyi anlatma söyleme bilmesinler ... Üç evlat , gelinler , anne ,
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,668 okunma
Reklam
Yitip gidenlere içi karıncalanıyor insanın.
Sayfa 354 - METİSKitabı okuyor
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
"biliyor musun ben de asla vazgeçemem sanıyordum. ama insanın kalbi değilde, içi kırıldığında hiç düşünmeden terk ediyormuş her şeyi."
Duygusallık insanın dikkatini dağıtır, gerekenleri yapmasını önlerdi. İnsanın içi soğuk olmalı, zihniyle bedeni net ve kesintisiz bir iletişim kurmalıydı.
Sayfa 451 - İTHAKİ YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
Bilincimiz gündelik yaşantının yapılması gerekenlerinin kuşatmasındaydı, her an bir şeylerin peşinden gidiyorduk, çalışmazsak değersizdik, hayatı anlamlandırmak için sürekli çalışıyor, çalışmadığımızda da kendimizi uyuşturmak için diğerleriyle buluşuyor, sosyalleşiyor ve merakımızı her an diğerlerine vererek potansiyelimizi kurban ediyorduk. Bir filmde izlediğimiz suni bir karakter kendi potansiyelimizden daha ilgi çekici gelebiliyordu bize. İçi boşaltılmış, gereksizleştirilmiş merakımız, kendimiz dışında her şeyin peşinden gitmeye hazırdı. Yapmamız gerektiğini düşündüğümüz, inandırıldığımız şeyleri ve yapacak başka bir işimiz olmadığı zamanlarda yapmayı seçtiğimiz şeyleri düşününce içi sıkılıyordu insanın... İnsanlık boktan bir durumdaydı.. Açlık, kazalar, hastalıklar ve ölümler yüzünden değil! Üzerinde çalışmak için geldiğimiz kimlik bilincimizin, bir köşeye itilip tüm anlamsız şeylerin merak edilir hale getirilmesindendi. Kaybolmuştuk. Kendi dünyamızda, kendimize yabancı ve gündelik yaşantının buyurduklarına teslimdik.
Sayfa 18 - EverestKitabı okudu
"Biliyor musun ben de asla vazgeçemem sanıyordum. ama insanın kalbi değilde, içi kırıldığında hiç düşünmeden terk ediyormuş her şeyi."
kayra, gerçek hayatta başarılı olmuş, mesleğinde ilerlemiş, hayatın zorluklarıyla mücadele etmiş her gördüğü insanın hakkında şöyle derdi: "içi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. çünkü altı deliktir. delikse ölümdür! bütün kazançlar bu delikten kayıp gider."
… En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Canımın içi demesini Kırmızı gülün alı var demesini Nerden ince ise ordan kopsun demesini Atın ölümü arpadan olsun demesini Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini İnsanın insanı sömürmesi Rezilliğin dik alası demesini Ne demesi be Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil Çünkü sen ne tarih ne coğrafya Ne şu ne busun Oğlum Mernus Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun. • Bedri Rahmi EYUBOĞLU
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.