252 syf.
·
Not rated
·
Liked
“ İyi ve güzel şeylerin olabilmesi için ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bunu bilse bile kaderine yön verecek gücü bulamazdı kendinde.Doğduğu yeri, ailesini ve ne şartlarda yaşayacaklarını kendisi seçmemişti. Ama kendi rızası dışında yaşanan gelişmelerden fazlasıyla etkilenmişti” “ Gecenin sessizliğini bozan bir çığlık. Sebebi anlaşılamayan
Kanadı Kırık Kelebekler
Kanadı Kırık KelebeklerRamis Çınar · Fenomen Kitaplar · 201831 okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
Rasim Özdenören’in tek romanı, dili sade, anlaşılır ve akıcı. İki farklı hikaye anlatılıyor: Biri yalnız, umursamaz, gittikçe dine batan bir hayat; sitâre ve arkadaşlarının hikayesi. Diğeri uğruna savaştığı, mücadele ettiği değerlerin korunamaması, çabalarının boşa gittiği düşüncesiyle yeni düzeni evden çıkmayarak 50 yıl boyunca protesto eden Gül yetiştiren adamın hikayesi. Bu zaman zarfında şehrin ahlâkı, giyimi değişmiş; bahçeli, ahşap evlerin yerini apartmanlar almaya başlamıştır. Bir öz eleştiri ile, elli yıl sonra dışarı çıkıp gittiği camide kalabalığa seslenen Gül yetiştiren adamın sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum: “Kardeşlerim! ... içinizdeki islâmı gösterin. Çünkü İslâm, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, islâm açık. İman kalbdedir, islâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister. Söz çok, ama sözlerle oyalanacak vakit yok. Hani amelleriniz? Benim gibi zamanın uzaklarından gelmiş bir garip sizi şu halinizle görse, vallahi size müslümanlar demezdi. Sizler namaz kılan nasranîlere benziyorsunuz. Namaz kılıyorsunuz ama görünüşünüz nasranîler gibi. Kardeşler! Dışı kâfire benzeyen insanın içi de ona benzemeye başlar.Söz çok, ama uzatmaya gerek yok. Dönüş yakındır. O’na döndürüleceğimiz gün yakındır, pişmanlığın fayda vermeyeceği dem gelmeden hemen tevbeye sarılın. Allah’tan korkun...”
Gül Yetiştiren Adam
Gül Yetiştiren AdamRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 202117.9k okunma
Reklam
284 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 17 hours
Nazım Hikmet’in Cığ dergisine verdiği bir röportajında söylediği gibi: "mefkureci olanlar ne zaman, nasıl, hangi şartlar altında kendi kendilerini öldürmek hakkını haiz alırlar?" gerçekten bir insan kendini öldürme hakkını kendinde nasıl buluyordu? benerci kendini niçin öldürüyordu? üstelik o kadar dışlanmanın ve arkadaşları tarafından
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?
Benerci Kendini Niçin Öldürdü?Nazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20091,888 okunma
218 syf.
·
Not rated
·
Read in 28 hours
Başından beri daha çok merak ettiğim, Anka’nın Kanatları’nın devamı olan kitap, merağımı haklı çıkardı. Okumaya başladığım ilk an’dan itibaren beni içine çekti. Çünkü aşk’tı. Aşk yazıyordu. Aşk anlatılıyordu. Geçenlerde meditasyon yaparken bilinçaltımda şu inancımı bulmuştum: “-Aşksız yaşamam mümkün değil.” Bunda bir şey yok diyebilirsiniz. Halbuki derinlerdeki inanç ismimin anlamıydı. Şeyda:çok tutkun, aşık, aşk çılgını demek. Edebiyatta çokça şeyda bülbülleri diye bahsedilir. Bana bu ismin verilmesi,yaşamımı sürdürmek için aşık olmalıyım,inancını oluşturmuş bilinçaltımda. İsmimizin enerjisine bürünürüz. İsim koymanın neden bu kadar mühim olduğunu böyle izah edebilirim size. İsmimin anlamı zorundalığından sıyrılıp aşk’ı yaşamam gerçek ben’i ortaya çıkarır.Farkındalık özgürlüktür. Bilinçaltımızdaki kayıtları bilinçle idrak ettiğimiz nokta değişmeye, dönüşmeye attığımız ilk adımdır. Kitapta insanı Allah’a en çok yaklaştıran aşk’ın özelliğinden, kadının erkekte, erkeğin kadında gördüğü aşk’ın asıl sahibinden, aşk’ın tasavvuf yolculuğundaki öneminden, arayışta bulmaktan, her bölümde şiirsel anlatımla kalplere dokunarak bahsediyor. Merak eden herkese tavsiye ediyorum. “İnanıp inanmamaktan çok, gereğini yapıp yapmadığına bakar O, insanın.. Saf, temiz, sevgi dolu mu kalbi, ona bakar.Bunlar yoksa, O’nun gözünde değer eder mi,ezberden dualar, içi boş ritüeller?” (s.198)
Aşk ve Ejder
Aşk ve EjderÇağrı Dörter · Cinius · 202062 okunma
592 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 21 days
Küçük bir kasabada Belediye Meclis üyelerinden birinin ani ölümüyle başlıyor kitap ve boşalan koltuğun doldurulma sürecinde bir şekilde birbirini tanıyan kasabalıların başlarından geçenler anlatılıyor. Bu küçük kasaba her yönüyle hayatın bir yansıması adeta. Güç savaşları, kayıp hayatlar, başarı öyküleri, hemen herkesin hayatında bulunan sırlar, aile içi şiddet, ergenlik problemleri, yardımsever insanlar, tüm hayatı bu kasaba olanlar, kasabaya ne kadar zaman geçse de alışamayan, sığamayanlar... İnsanın olduğu yerde var olabilecek her şey var gibi. İnsani duyguları gerçekçi bir şekilde yansıtmış yazar. Roman yer yer temposunu düşürse de genel olarak akıp gidiyor. Ve asıl olması beklenen olay olduğunda biteceğini düşürürken ondan sonra gelen kitabın son bölümü heyecanı, gerilimi, endişeyi, merakı zirveye tırmandırıyor. Sonunda anlatılan her olayın bir anlamı olduğunu, her şeyin birleştiği, çözüme ulaştığı noktaya varılıyor. Kitap bittiğinde insanın içinde bir burukluk kalıyor. Hayat gibi; bazen adalet yerini buluyor bazen kötüler kazanıyor, olan hep çocuklara oluyor.
Boş Koltuk
Boş KoltukJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Doğan Kitap · 20131,807 okunma
136 syf.
4/10 puan verdi
·
Liked
Kitabı okumadan önce edindiğim tüm bilgiler beni “ Sineklerin Tanrısı” ( Bu kitap, yaşanılan şartların insanın içindeki vahşiliği ortaya çıkışını anlatıyordu . Okumayan okusun derim ) gibi bir kitap okumaya yönlendirdiği için ilk sayfalardan itibaren kendi kendime “Cem ,yine yanlış bir seçim” demeye başladım. İsteksizce okuduğum 80 sayfa sonunda birden işler değişti. Ve bugün Türkiye’de yaşan milyonlarca kadın ve çocuk gibi dünyanın her yerinde yaşanan aile içi şiddetle ilgili konuya dönüştü. O kadar gerçekçi ki , üniversitede okuyan ve kendinden bir iki yaş büyük arkadaşına , babasından yediği dayağı , çaresice maruz göstermeye çalışan gencecik bir kızın; “ esasında böyle yapmak istemiyor ama..” sına cevap olarak şu söz her şeyi anlatıyor : ”insanların neyi yapmayı isteyip istemediklerinden çok , ne yaptıkları ve ne söyledikleriyle ilgileniyorum." Bence tüm şiddete maruz kalanların esas sorunu bu. İster Amerika , ister İngiltere, ister Arabistan olsun eğer toplum , bu duruma göz yumarsa , normal karşılarsa örneğin;" Baban o ,döver de sever de". derse. Kurbanların , bu duruma karşı olanlara karşı , şiddet gördükleri kişileri savunmaları. Belki çevremizde böyle yaşayan çok insan olduğu için kitabın bu bölümünü okurken çok etkilendim. Ancak , benim çok önemsediğim bu bölüm ile ilgili olarak , arka kapakta sadece şu söz geçiyor “ baskıcı babasıyla ilişkileri günbegün bozulur.”
Hayalet Duvar
Hayalet DuvarSarah Moss · Kafka Yayınevi · 2019116 okunma
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.