Nasıl yapmalı (2.Cilt) - Nikolay Gavriloviç Çernişevski
- Bir çamurdan beyaz, tertemiz, nefis bir buğday doğduğu halde başka bir çamurdan neden aynı buğday doğmuyor? - Gerçek hareket demektir. Çünkü hareket hayattır. Gerçek ile hayat ise bir ve aynıdır. Ama hayatın en başta gelen elemanı emektir. Bunun içinde gerçeğin baş elemanı emektir ve gerçeğin en temel belirtisi, uğraşıdır. - Hareketin yokluğu emeğin yokluğu demektir. Çünkü antropolojik bir analizde emek hareketin en köklü biçimi olarak görünüyor. Ve bu biçim bütün diğer biçimlere hem temel hem de öz kazandırıyor. Eğlenme olsun dinlenme olsun, coşkunluk, neşe; ne olursa olsun hepsi de daha önce emek yoksa gerçeklikten yoksun kalır. Hareket olmadan hayat yani gerçek yoktur. - Hiçbir okşama, tatlı bir bakış kadar insanı okşayamaz. - Herşeyin bir zamanı var. Horoz bile vakitli öter. Ve vakitsiz misafir mindersiz oturur, yorgansız yatar. - Sevmek sevilen insan için iyi olan şeylere sevinmek daha da iyi olması için elinden geleni yapmaktan zevk duymaktır. - İnsanın yapısı bilinçsizce yaptığı şeylerde belli olur. - Direnme duygusu büsbütün kötüleşmişse kolayca yenilen duygular için ortada çok daha fazla şans var demektir. - Bir insan kendini “ben bunu yapamam” diye inandırırsa birşeyi yapamayacak hale gelir. - Tam bağımsızlık olmadan tam mutluluk da olmaz. - İnsan sevdiği insanın hiçbir kusuru olmadığını kendi kendine kanıtlamaya kalkışsın yeter. En kısa zamanda kusurlar bir bir ortaya dökülürler. - Gerçek şu ki insanlara ekmek verin, tok olduktan sonra kendi kendine okuyup yazmayı da isteyecek ve öğreneceklerdir de. Demek ki işe ekmekten başlamalı.
İNSANIN ÖZÜ...
- "Cinsî hürriyete karşı mısın? Aklı boş ver; gerçek varoluşu bulmak demektir. - "Hakikat aşkı ve hakkı teslimin hakikati, Allah'a imândadır... Nasıl ki hakikati karartmak ve hakkı iptalin hakikati, küfürdür!.. Bu çerçeve içinde, "Peygamberler olmasa, insan cinsiyet mevzuunda bile bir ölçü sahibi olmazdı" bizim tezimiz... İnanmadıktan sonra, ne yapsan olur!.. Meselâ, bir bıçak darbesi altında kıvranan bir insanı başka bir zevk şehvetiyle seyrediyorsun... Bu kötü mü? Bu da insan öz(!)ünü bulduruyor!.."
Sayfa 234 - 11.Levha, (Ocak Kızıştı), -Örnek Olmak- İBDA Yayınları.Kitabı okudu
Reklam
Bir insanın beş merkezi olduğunu biliyoruz: düşünme, duygu, hareket, içgüdüsel ve cinsiyet merkezleri. Herhangi bir merkezin diğerlerinin pahasına gelişmesi, daha fazla gelişmesi mümkün olmayan son derece tek taraflı bir insan türü üretir. Ancak bir insan içindeki beş merkezin çalışmasını uyumlu bir dengeye getirirse, daha sonra pentegramı kendi içinde sabitler ve fiziksel olarak mükemmel insanın bitmiş bir tipi haline gelir. Beş merkezin tam ve düzgün işleyişi, eksik ilkeyi getirip insanı nesnel bilinç ve nesnel bilgi ile doğrudan ve kalıcı bir bağlantıya sokan yüksek merkezlerle bir araya getirir. Ve sonra altı köşeli bir yıldız hâline gelir, yani kendi içinde bağımsız ve eksiksiz bir daire içinde kilitlenerek, yabancı etkilerden veya rastgele şoklardan izole olur ve içinde Süleyman Mührünü somutlaştırır.
Aklın Mertebeleri
"Aklın Mertebeleri Ehl-i tevhid olanların hepsinde bir tevhid düşüncesi oluştuğu halde bunlar arasında da diğerlerine göre temayüz edenler vardır. "Ben bazı peygamberleri bazısından üstün kıldım" (2-253) ayetinin bir delaleti de budur. Herkes kendi üstünde olandan istifade edip onun vasıtasıyla uyanacaktır. Her insan nasibi kadar
Zamanə belə olub. İnsanın insana heyfi gəlmir. İnsan insanı qırır. Bir vaxt gəlir ki, əkin əkməyə, mal saxlamağa, ov ovlamağa adam qalmır. Soyğunçuluqla dolanmaq daha asan olur - gəldi, öldürdü, qarət elədi. Ölümə ölümlə, qana qanda kı cavab vermək gərək idi. Qan su yerinə axıdılırdı. Adamlar başlarını itirmişdilər.
Sayfa 71 - 3 almaKitabı okuyor
Sevgi kainatı hərəkət etdirən ən güclü alətlərdən biridir. Sevgi insanın içində daim olur və insanı daha güclü edir. Sevdiklərimizi itirə bilərik, ancaq sevmək bacarığımızı itirmirik. Sevən insanlar daha cəsur olurlar. Əgər içinizdə kiməsə, və ya nəyəsə qarşı sevgi varsa, bilin ki, bu səyahəti uğurla başa vuracaqsınız.
Reklam
Evren insanı değil de hayvanları akıllı üretseydi acaba daha iyi bir dünya olur muydu? Acaba onlar da insanın türünü yok eder miydi?
önemli olan , bir durumu adlandırmak değil, onu görebilmek ve belli sınırlar içinde gösterebilmektir, sanat bunu yapar. trajiğin başka bir belirtisi, onun uyandırdığı kederdir. bu özel keder "nesnel" bir kederdir, seyircinin rastlantısal yaşantılarıyla ilgisi yoktur. Seyirciyi taze bir havayla dolduran bu keder, belli bir şeyden, belli bir şe için duyulan bir keder değildir, kavramlar, terimler içinde sınırlandırılamayan, dünyanın yapısıyla ilgili önlenmez ve kaçınılmaz birşeyi doğrudan doğruya kavramakla duyulan bir kederdir o. İnsan kendiyle kendisi olmayan şeyler arasında sınır çizerek, kendisinin olanı başkalarınkinden ayırmakla, kendi kendine sınır koymakla kendini bilebilir, kendi kendisi olabilir. bu sınır, insanın kendi kendisi olması, aşırılıklardan sakınması, orta yol hepsi apolloniğin kendisidir. Kişi yaşar, sanatçı yapıtlarıyla ölümsüz olur. çünkü varlığın görünür, dokunulur bir duruma gelmesi, sanat yapıtlarıyla, var olanın simgeleri olan sanat yapıtlarıyla olur. sanat insanı her türlü kadercilikten korur. Yaratıcı, var olanı konuşturmakla, ona aracılık etmekle, onu hem varlamış hem aşmış olur ama var olanı aşmak yaratıcının haddi mi? yaratıcıyla var olan arasında sürekli bir çatışma vardır. insanlar da yaşayabilmek için sanat yapıtları yaratmak zorundadırlar nietzsche için sanat, var olmanın baş koşuludur. istemeden işlenen ve cezasına katlanarak ödenen suç bir zafer olur.
"İşte göz yanılsaması, insanın yanı başında duran insanı görmemesi böyle olur."
“Sevmeyi özledim biliyor musunuz? Kayıtsız şartsız bir gülüşü. Olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını. Bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü. ‘Nerde kaldın’ ayazını değil, ‘hoş geldin’ iyiliğini. Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını. Kapı zilleriyle telefonlar arasında tükenmeyi. Geceyi bir hayal hazinesine çeviren uykusuzluğu. Bir gövdenin önünde diz çökmeyi. Kendimi severek yürümeyi kalabalıkta. ‘Göğe bakma duraklarını’ özledim. Yağmuru kirpiklerden içmeyi. Yumruk kadar bir yüreğe dünyayı sığdırma hünerini. ‘Sana sevinç verdiğim sürece ben buradayım’ zenginliğini özledim. Otobüs terminallerinin ayrılıkla dönüş karışımı kokusunu özledim. Otel odalarının insanı bir yaprak gibi incelten kederini. Başka kentlere vuran rengini güneşin. Başka sokakların telaşıyla çoğalmayı. Dünyayı yudum yudum aşka çeviren yalnızlığı...”
Reklam
Sevmeyi özledim biliyor musunuz? Kayıtsız şartsız bir gülüşü. Olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını. Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını. Kapı zilleriyle telefonlar arası tükenmeyi. Göğe bakma duraklarını özledim. Otel odalarının insanı bir yaprak gibi incelten kederini. Dünyayı yudum yudum aşka çeviren yalnızlığı..
"Her cinayet acayiptir Şefik. Bir insanın, öteki insanı öldürmesinden daha tuhaf bir durum olabilir mi? İlla katilin, psikopatlığın doruğuna mı çıkması lazım? İlla insan öldüren canavarın süper zeki mi olması lazım? Hem zeki olsa ne olur? Altı üstü bir katil. Benim gözümde bütün katiller zavallıdır. Onlarda takdir edilecek bir yan yok." Sinirlenmeye başladığımı anlayan Şefik cevap vermedi ama kendimi tutamayıp soktum lafı. "Sen, zeki katilleri öveceğine, işini doğru dürüst yap. Bak şerit bile koymamışsınız suraya..."
Sayfa 106 - Nevzat ve Şefik
Bir insanı öngörmek daha da zordur, çünkü bir ölçüde muhakeme, istek, irade ve bağımsızlığa, ve bu nedenle de sonsuz sayıda değişken tepkiler kapasitesine sahiptir. Ve daha fazla bilinçlendikçe, eskisinden daha az öngörülebilir olur. Olası bir olaya ufak bir başlangıç bilinç düzeyi yüksek bir insanın gerekli dersi alması için yeterliyken, daha bilinçsiz bir insanın bir miktar anlayış kazanabilmesi için daha belirgin ve katı dışsal olaylar yaşaması gerekebilir. Bana göre, bir insan bilinçli farkındalığının azlığıyla orantılı bir şekilde öngörülebilir olur.
Şimdi tavana bakıp saatlerce düşüneceğim
İnsanı daha kötü yapamayan bir şey nasıl olur da insanın yaşamını daha kötü yapar?
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.