“Tarih boyunca duyguların kutsanması çoğu zaman -çok da haklı olarak- kınanmış, yerilmiştir. İnsanoğlu, kendi­sinden daha güçlü olan arzu ve duygulara karşı içgüdüsel bir korku beslemiş, bunların kendisinden daha az gelişmiş yaşam biçimleriyle aralarındaki ortak özellik olduğunun bilincinde olmuştur. Oysa Dorian Gray'e duyguların gerçek doğası hiçbir zaman tam olarak anlaşılamamış gibi geliyor­ du; duygular, güzellik içgüdüsünün karakterize ettiği yeni bir ruhaniliğin bileşeni olarak kabul edilmek yerine vahşi ve hayvani addedilmiş, aç bırakarak itaate zorlanmış ya da acı çektirerek öldürülmek istenmişti. Dorian Gray insanlığın ta­rih boyunca gelişimine bakınca bir tür kayıp duygusuna ka­pılıyordu. İnsanoğlu nelerden vazgeçmişti! Hem de ne kadar değmeyecek şeyler uğruna! Bu tarih, türlü türlü çılgınca ka­sıtlı retler, canavarca kendi kendine işkence etmeler ve kendi kendini inkarlarla doluydu; tüm bunların kökeninde korku vardı, sonuçsa cehaletin bedeli olarak insanın kaçmaya ça­lıştığı yozlaşmanın çok daha beterine mahkfun olmasıydı. O muhteşem çelişkileriyle Doğa, münzevileri çölde yabani hayvanları avlamak zorunda bırakmış, keşişlereyse yarenlik etsinler diye tarladaki hayvanları vermişti.”
Sayfa 150Kitabı okudu
Bazen yüksek doğamızı yani aklımızı Vahşi Hayvan'ı uyandırmak için kullanırız. İçimizdeki hayvan bizi korkutur. Eğer varlığını kabul edersek tehlikeli bir yazgıya doğru yuvarlanabiliriz: Suçlu biri "Ben böyleyim işte," diyebilir. "Kendime hakim olmaya ve yasalara uymaya çalıştım, iyi bir vatandaş olmak istedim ama sonuçta insan doğası, ne yaparsınız... İçimde bir hayvan yaşıyor. Eylemlerimden sorumlu değilim. Bana bunu yaptıran testosteron." Bu tür görüşlerin sosyal dokuya zarar verebileceği korkusu vardır; hayvan doğamıza dair bilgi bastırılmak istenir ve bu bilgileri algılayıp, tartışanlarsa insanın özgüvenini sarsmakta ve ateşle oynamaktadır.
say yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tarih boyunca duyguların kutsanması çoğu zaman -çok da haklı olarak- kınanmış, yerilmiştir. İnsanoğlu, kendi sinden daha güçlü olan arzu ve duygulara karşı içgüdüsel bir korku beslemiş, bunların kendisinden daha az gelişmış yaşam biçimleriyle aralarındaki ortak özellik olduğunun bilincinde olmuştur. Oysa Dorian Gray'e duyguların gerçek doğası hiçbir zaman tam olarak anlaşılamamış gibi geliyordu; duygular, güzellik içgüdüsünün karakterize ettiği yeni bir ruhaniliğin bileşeni olarak kabul edilmek yerine vahşi ve hayvani addedilmiş, aç bırakarak itaate zorlanmış ya da acı çektirerek öldürülmek istenmişti. Dorian Gray insanlığın tarih boyunca gelişimine bakınca bir tür kayıp duygusuna kapılıyordu. İnsanoğlu nelerden vazgeçmişti! Hem de ne kadar değmeyecek şeyler uğruna! Bu tarih, türlü türlü çılgınca kasıtlı retler, canavarca kendi kendine işkence etmeler ve kendi kendini inkârlarla doluydu; tüm bunların kökeninde korku vardı, sonuçsa cehaletin bedeli olarak insanın kaçmaya çalıştığı yozlaşmanın çok daha beterine mahkûm olmasıydı. O muhteşem çelişkileriyle Doğa, münzevileri çölde yabani hayvanları avlamak zorunda bırakmış, keşişlereyse yârenlik etsinler diye tarladaki hayvanları vermişti.
Sayfa 150
İnsanın doğası, ancak kendisini bildiğinde diğer yaratıklardan üstünleşir. Kendisini bilmediği anda ise vahşi hayvanların düzeyinden de alta iner. Bütün diğer canlılar için kendisini bilmemek doğaldır, ama insan söz konusu olduğunda bu bir ahlaksal lekedir. Herhangi bir şeyin başkalarına ait özelliklerle donanacağına inanıyorsanız, bu yanılgınız ne boyutlara ulaşır bir düşünün! Asla böyle bir şey olamaz. Bir şey kendisine eklenenlerle güzel görünüyorsa, bu eklenenlerin övülmesi gerekir. Nesnenin kendisi bu eklerle örtülüp gizlendiği için her şeye rağmen kendisindeki çirkinliği sürdürecektir. Sahibine zarar veren şeyin iyi olarak adlandırılmasına karşıyım. Bunda yalanım var mı? 'Kesinlikle yok,' diyeceksin. Ama servet kendisine sahip olana hep zarar verir, çünkü hep başkasının malında gözü olan aşağılık yaratıklar dünyanın bütün altınına ya da mücevherine sahip olmanın sadece kendilerinin hakkı olduğunu düşünür. Bu yüzden sen sopanın, kılıcın acısını bildiğinden korku içindesin, ama yaşam yoluna çulsuz bir gezgin olarak çıkmış olsaydın, hırsızla karşılaştığında gülüp geçecektin. Dünyevi zenginlik ne muhteşem bir şey! Ona sahip olduğunda bütün güvenliğini yitiriyorsun!
Bil ki; tembelliğin baskın olduğu kişi için mücâhede ve riyâzetle uğraşmak, nefis terbiyesi ile meşgul olmak ve ahlâkı güzelleştirmek için gayret göstermek ağır gelir. Onun nefsi kusurlu, eksik ve pisliğe bulaştığı için, bu mücâdeleyi vermesine müsamaha göstermez. O kişi ahlâkın değişmeyeceğini, insanın doğasının değişmesinin mümkün olmadığını
İnsanın doğası, ancak kendisini bildiğinde diğer yaratıklardan üstünleşir. Kendisini bilmediği anda ise vahşi hayvanların düzeyinden de alta iner. Bütün diğer canlılar için kendisini bilmemek doğal- dır, ama insan söz konusu olduğunda bu bir ahlaki lekedir.
Sayfa 106 - Alfa, Çev: Ç. DürüşkenKitabı okudu
Reklam
81 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.