Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan Süfyan-i Sevri'nin şu sözlerine aldanmamalıdır:
"Biz ilmi Allah'tan başka amaçlar için öğrendik ama ilim Allah'tan başkası için olmaya yanaşmadı. Fıkıh âlimleri Allah rızası için değil, başka gayelerle ilim öğrenirler ama sonunda Allah'a dönerler." Sen fıkıh âlimlerinin âhir ömürlerini gözden geçir, hepsinin dünya peşinde koşarken, dünyaya dört elle sarılmış bir halde öldüklerini, sadece azınlıkta sayılabilecek bir bölümün dünyadan yüz çevirdiklerini, zahitlik yolunu yeğlediklerini görürsün. Haber gözle görmek gibi değildir. Süfyan'ın işaret ettiği ilim hadis ve tefsir ilimleriyle Peygamber ve sahabeleriyle hayatlarını tanıtan siyer ilimleridir. Çünkü bu ilim dalları korkutma ve çekindirme gibi unsurları içerir ve bu da Allah'tan korkma duygularını depreştirir. O anda olmasa bile gelecekte muhakkak böyle bir hissin meydana gelmesine sebebiyet verir. Halbuki kelam ilmi ile sırf muâmele fetvaları ve insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye yönelik fıkıh ilmi ilgililerini dünyadan soğutmaz, tam tersine son nefeslerine kadar dünyaya ilgilerini artırır, isteklerini kabartır. Temenni edilir ki şu kitapta yazdıklarımızı birisi dünyevî amaçlarla okusa bile bu gaye ile okumasına ruhsat verilir. Çünkü bu kişinin okudukları sayesinde âhir ömründe dönüş yapması, âhirete yönelmesi umulur. Zira bu eser Allah ile korkutmak, âhirete özendirmek ve dünyadan çekindiren bilgilerle doludur. Bunlar ise hadis ve Kur'an'ın tefsirini konu alan eserlerde yer alır, yoksa kelam, hilafiyat ve mezhep kitaplarında yer almaz.
Ebu'd-Derdâ diyor ki:
"Allah'tan korkun, insanlardan da çekinin. Çünkü insanlar hangi deveye binmişlerse yaralamışlar, hangi ata binmişlerse çürütmüşler, hangi mü'minle dostluk kurmuşlarsa onun gönlünü kırmışlardır."
Reklam
İnsanı sadece biyolojik bir varlık olarak göremediğimiz, onun varoluşuna çeşitli yüce anlamlar yüklediğimiz için, gövdeden akan kanın, can denilen şeyi çekip almasını, dolayısıyla o kişinin "ölmüş” olmasını bir türlü kavrayamadığımızı düşünüyorum. Hayvanlar ölümü anlıyor ama insanlar anlayamıyor. Can denen şey, her türlü yaralanmaya, berelenmeye açık haldeki insan bedeninden bir saniyede çıkıp gidiveriyor ve insanlar bunun sonucunda aklını kaçıracak kadar sarsılıyorlar. "Tanrım, daha bir iki saat önce nasıl da canlıydı, nasıl da kahkahalar atıyordu, şimdi nasıl yok olabilir" diye tekrarlayıp duruyorlar. İnsanın algılama gücünü zorlayan bir durum bu. Hayatımıza, varoluşumuza yüklediğimiz hiçbir kavramla bağdaşmıyor. Sahiden her şey saçma mı, hayatın hiçbir anlamı yok mu? Bence öyle! Yok, hiçbir şey yok. İnsanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı bir anlam yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor.
'Dejenerasyon!' Anahtar kelime bu. Dejenerasyon kelimesinin anlamı istemli olarak çarpıtılmıştır. Güç sahibi insanlar, kelimenin anlamının 'bozulma, özünü yitirme' olduğunu sanmamız için ellerinden geleni yapmışlardır. Oysa Fransızca'da 'de' öneki, olumsuzluk, yokluk belirtirken, 'jenerasyon' da 'nesil' anlamına gelir. Dolayısıyla dejenerasyonun gerçek anlamı 'nesilsizlik'tir. Ve kelimeyi icat etmiş olan kişi insanlığın varacağı noktayı doğru tahmin eden müthiş bir sosyolog ve politologdur.
Sayfa 148
" Gerçek şu ki başarılı olmak, mutlu olmak demek değildir. İnsan başarılı olur, sosyal hayatta özlediği yerin daha üstününü bile alır da, mutlu olmayabilir. Servetin, güç ve şöhretin son noktasına varmış nice insan vardır ki, içi daima mutluluk dünyasının hasretiyle yanıp tutuşur. Gösterişli apartmanlarda, göz kamaştırıcı bir konfor ve lüks içinde yaşayan insanlar görürsün ki, bunların hepsini bir günlük mutlulukla değiştirmeye hazırdırlar. Çünkü, mutluluk tamamıyla gönül işidir . Ve içimizdedir . Onu kendi içimizden başka bir yerde sanıp aramak ve mutluluğu sırf servet, güç ve şöhrette görmek çölde serabı su zannetmektir. "
Sayfa 14 - E-KitapKitabı okuyor
Ve insanlar sen mutlu ya da huzurlu olduğunda hep şaşkındır. Onlar kendilerine şöyle sorarlar: Benim ondan neyim eksik?
Sayfa 101 - Destek Yayınları
Reklam
Aylarca düşünen biri bile kararını bir anda alır ve her şey o kararın hışmıyla yön değiştirir. Konuşulmasa da benzer düşünceler evdeki insanlar arasında dolaşmıştır, birilerinin düşündüğünü ötekiler de düşünmüş, düğüm birden çözülmüştür.
Sayfa 176 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bazı müstesna insanlar vardır ki üstün nitelik ve başarıları, çoğunluğun hedef ve arzularına bütünüyle aykırı olsa da çağdaşlarınca takdire layık görülürler. Bu üstün kişilere değer verenlerin küçük bir azınlıktan ibaret olduğu; çoğunluğunsa onları umursamadığı sanılabilir. Fakat insanların düşüncelerinin ve eylemlerinin her zaman örtüşmediğini ve arzularının yönlendirdiği dürtülerin çeşitliliğini dikkate alırsak muhtemelen meselenin bu kadar da basit olmadığını görürüz.
Hahaha çok doğru
İnsanlar bir yığın acayip şey söylüyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.
'İnsanlar, kendilerine baktıkları için yaşadıklarını sansalar da aslında sadece sevgiyle yaşadıklarını anladım. Seven kişi, Tanrı'ya yaklaşır ve Tanrı da ona yaklaşır. Çünkü sevgi Tanrı'nın ta kendisidir.'
Sayfa 44
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.