Kendi egemenlik alanını belirlemek için ağaçların altına sidik fışkırtıp sonra kendini bu sidiğin sınırları içinde güvenli hisseden köpeklere benziyordu insanlar da; aşina kokular ve aşina eşya arasındaki bir mutluluk formülü.
Gelin
bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
Bana kötü
bana terkettiğiniz düşünceleri verin
o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
onları verin, yakınmalarınızı
artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
ben aştım onları dediğiniz ne varsa
bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
verin bana
verin taammüden işlediğiniz suçları da.
Bedelinde biliyorum size çek
yazmam yakışık almaz
bunca kaybolmuş talan
parayla ölçülür mü ya?
… bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar.
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lânet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
uçtum ama uçuşum
radarlarla izlendi
gayret ettim ve sövdüm
bu da geçti polis kayıtlarına.
Adamın biri müslüman mezarlığına ölü bir köpek gömer. Görenler onu, zamanın Kadısına şikayet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar.
Adam:
-"Doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim." der.
Kadı:
-"Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun efendi?" diye çıkışır.
Adam:
-"Hayır efendim, aynı zamanda Kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti." der.
Bunu duyan Kadı hemen:
-"Rahmetli köpeğin ölümü bizi ziyâdesiyle üzdü." der.
İnsanlar, kadının değişen bu tavrına hayret ederler.
Kadı onlara der ki:
-"Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım, Ashab-ı Kehf köpeği Kıtmir’in soyundan geldiğini keşfettim."
Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlet ölür..
Fatih Sultan Mehmet
(Rivayete göre)
"İyi etki diye bir şey yoktur Bay Gray. Etki, özünde tümden gayriahlakidir;bilimsel olarak da böyledir."
"Neden?"
"Çünkü bir insanı etkilemek ona kendi ruhunu vermektir. Etkilenen kişi artık kendi fikirleriyle düşünemez, kendi tutkularıyla yanıp tutuşamaz hale gelir. Sahip olduğu erdemler bile gerçek değildir artık. Günahları bile ödünçtür, günah diye bir şey varsa tabii. Artık bir başkasının müziğindeki bir yankıdan, kendisi için yazılmamış bir rolü oynayan bir oyuncudan ibarettir. Oysa yaşamın amacı kendi kendini geliştirmek, tekâmül etmektir. Dünyaya gelme sebebimiz özümüzün farkına varmaktır. Bugünlerde insanlar kendilerinden korkar oldu. Görevlerin en ulvisini, kendilerine karşı olanı unuttular. Hayırseverler Hayırsever olmasına, açları doyurup yoksulları giydiriyorlar. Gelgelelim kendileri çırılçıplak, ruhları açlıktan kıvranıyor. Cesaret denilen şey insanlığı çoktan terk etmiş. Belki de hiç cesur olmadık. Ahlakın temelindeki toplum korkusu, dinin sırrı ise Tanrı korkusu: İşte bizi yöneten iki şey. Yine de..."
Bu sıralar sosyal medyada gündemde karşıma çıkıp duran "erkeğin parasını yemek, erkeği parası için sevmek" konusu var. Parasını yemek diyip farklılaştırılan şey ayrı bir şeydir, parası için sevmek ise apayrı bir şeydir. Ekonomik olarak para kazanmıyor olan ev hanımlarının çalışmadığını düşünmek büyük ahmaklıktır. İlk başta annenizi düşünün, çalışmıyor olabilir mi?
Aslında her sorunda olduğu gibi burada da cevabı izmlerde aramak yerine İslamda ararsak çözüme kavuşturabiliriz. Feminizm adı altında dayatılan kendi ayakları üzerinde duran illaki de illa ki çalışan kadın safsatasıyla özellikle toplumun yapı taşı olan yuvayı ve ayakları altında cennet olan anneliği basitleştirme aldı başını gidiyor. Nasıl ki bir kadın eğitiminde, kariyerinde ilerlemeyi tercih edip güzel başarılar elde ettiğinde alkışlanmalıysa, evlenip çocuk sahibi olduğunda da alkışlanabilir. İnsanlar sürekli birbirini "en büyük başarın evlenmek mi gahsjjakjs" diyip küçümsüyorlar. Biz niye evinde eşiyle huzurlu olan insanları görünce dahi eleştiri adı altında hakaret ediyoruz.
Çalışırken mutlu olan kadını seviyoruz da evinde mutlu olan kadını mı sevmiyoruz? Ben şahsi olarak en doğrusunun kariyer yapana da evlilik yapana da saygı duymak olduğunu düşünüyorum. İkisini birlikte yapanlara daha da büyük saygı duyulmalı çünkü ikisi de başlı başına büyük işler. Bir de üniversite okumayanın eziklenmesi mevzusu var ama oraya hiç girmeyeceğim şuan..
- Həyat belədir. Sahib olmadığımız şeylərin sayı az olsa belə kölgəsi böyük olur. İnsanlar günəşə ehtiyac duysa da hər zaman kölgə axtarır. Çünki kölgə qaranlıqdan gəlir. Qaranlıqsa bilinməzlikdir.
- Bilinməzliyin nəyi yaxşıdır? Bu insanı çəhv edir..
- Bilinməzlik insanı yaşadan şeydir. Hər şeyin cavabını bilsən yaşamağa dözümün qalmaz. Havalanıb dəli olarsan.
"İyi geceler" i ortalama ve altı olanlara bıraktım. Öncesinde ailemmiş gibi bağ kurduklarıma"Cici geceler ve kendine cici bak." diyordum. Şimdi ise "Mutlu ve hayırlı gecelerin olsun." veya "Mutlu ve umutlu gecelerin olsun." diyorum.
Bir ara nenemi geçirirken sesli fısıltıyla "Mutlu ve hayırlı gecelerin
"Dostlar eylemleriyle ve sözleriyle acınızı hafifletirler, çünkü bizim nelerden mutlu olduğumuzu ya da ne için acı çektiğimizi biliyorlardır. Fakat bizim yaşadığımız kötü bir olay nedeniyle dostumuzun acı çekmesi de kötüdür. Çünkü insanlar dostlarını kendilerinden dolayı acı çekmesini istemezler. İşte bu nedenle Cesur İnsanlar kendileri acıya katlansalar da dostlarının acı çekmesini istemezler."