Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Bundan sekizyüz yıl önce bütün buraları atalarım yönetiyorlardı; akıllı, yüce, kurnaz ve gaddardılar; seçkin bir İspanyol soyundan geliyorlardı; savaşlarda sancakları açılırdı; kral onları hısım akraba sayardı; insanlar, kendilerine darağaçları kurulduğunda ya da savaştan dönüp de kulübelerinin yanıp kül olduğunu gördüklerinde onlara lanet yağdırırlardı. Çok geçmeden bir değişim başladı. İnsan yükselip gelişmiştir; ama eğer hayvandan gelip yükseldiyse, yeniden aynı düzeye inebilir. Atalarımın insanlığı üzerinde de yorgunluğun soluğu esti ve bağlar gevşedi; düşüş başladı; zihinleri uykuya yattı, tutkuları birden birbiri ardına uyandı, dağların arasındaki geçitlerden esen rüzgâr gibi sert ve kendinden geçercesine; güzellik hala kuşaktan kuşağa geçiyordu, ama insana yol gösteren zekadan da, yürekteki insancıllıktan da artık eser kalmamıştı; döl sürüyor, ete sarıp sarmalanıyor, et de kemiği kaplıyordu, ama hayvanların eti ve kemiğiydi bunlar ve kuş kadar beyinleri kalmamıştı. Şimdi sana gözümü karartarak anlatırken abartıyorum belki; ama bahtsız soyum için her şeyin nasıl kötüye gitmiş olduğunu sen kendi gözlerinle gördün. Ben, sanki bu umarsız çöküşe bir tepeciğin üstünden bakıyorum ve hem öncesi ve ardını, hem de neler yitirdiğimizi ve kaçınılmaz olarak daha da büyük çöküşe doğru gittiğimizi görüyorum."
İdama mahkûm! Peki, neden olmasın? “İnsanlar, (hangi kitapta okudum bunu bilemiyorum, ama yalnızca iyi şeylerden söz eden bir kitapta) “bütün insanlar günü belirsiz bir ölüme mahkûmdurlar" diye bir cümle okumuştum. Peki, o halde, benim için değişen ne vardı ki? Kim bilir, şu anda açık havada yürüyüp soluk alan, istediklerini yapabilen nice insan benden önce göçecek bu diyardan! Ve sonra bu yaşamda özlem duyacak kadar beni üzebilecek ne kaldı ki?
Sayfa 64
Reklam
"Sevdim yalan oldu... Neydi günahım da böyle süründüm? "
Aşk... Bu öyle bir kuvvetti ki bütün diğer kuvvetler, onun elinde adi bir oyuncak ol­ maktan kurtulamaz; insanlığın bütün kanunları bile onun önünde hükümsüz kalırdı. Ve bu, insanlar için hayatta en büyük bir teselliydi. Şimdiye kadar aşksız, heyecansız geçen on senelik hayatında, onu bahtiyar edebilecek şeylere karşı, ebedi bir büsrandan başka ne vardı? Ve bundan sonra da hep böyle devam edecek değil miydi? Zaten yaşı otuzu geçiyordu. Birkaç sene sonra, daha çok ihtiyarlamışolacak,şimdibolbolyapılaniltifatlar,o zaman bir aşağılama tokadı gibi onun otuz beş yaşına çarpılacaktı. Birden kalbinde hassas bir noktanın sızladığını duydu.
Sadece bir kere sarılmak için, kilometrelerce yolu gitmeye değer insanlar var... ~~~alıntı~~~
İlber Ortaylı
İdealist ve idealleri için can vermeye hazır olan insanlar arasında fikir ayrılıkları her zaman olur.
Reklam
Sırf naif oldukları için güdülen taraftılar.
Hayvanlara şöyle bir baktı. Hayvancıklar, onları güdenlerden daha bir sevimli göründü gözüne. Bunları güdenler, birbirlerini de gütmüyorlar mıydı? Bu zavallıcıkların ise kimseyi kullanmak gibi bir derdi yoktu. Kibir tıynetlerinde yoktu çünkü. İnsanlar, pisliklerine bile böylesine muhtaçken, gururlanmak akıllarının ucuna bile gelmezdi. O kadar naiftiler.
Sayfa 21 - ÖTÜKENKitabı okuyor
Küçüklüğümden beri, ne zaman canımı sıkan insanlar olsa kitaplara sığınırdım. Kendimi onların dünyasında hayal ederdim güçlü yapımı kitaplardaki karakterlere borçluydum. Kitaplar her zaman benim gizli sığınağım olmuştu. Kimsenin bilmediği gizli dünyama açılan kapıydı kitaplar. Yaşadığım bir olaydan ya da sevmediğim bir insandan kaçtığımda, gizli dünyama gitmek için kitapları ziyaret ederdim.
Sanki tüm insanlar onu aldatmak, kösteklemek için yaratılmıştı. Bu aşırı karamsarlığı, büyük ölçüde yoksulluğa, biraz da yaşadığı dünyaya duyduğu nefrete borçluydu.
Yalnız kalmaktan o kadar çok korkuyorsun ki, ihtiyacın olmayan insanlar biriktiriyorsun. İhtiyacın olmayan insanları da kaybetmemek için kendin olmaktan vazgeçiyorsun.
Reklam
Bir handikap daha: İslam'ı anlamamak
Müslümanca bakmak nasıl olur? Bu insanın görüşüne feraset kazandıran gizil bir güç mü var? Başka insanlar niçin Müslümanın gördüğünü görmesin? İslam'ın Batı kültürüyle uzlaşmaz durumunu bizzat Batı iyi bilir. Bu nedenle Batı, İslâm kültürünün ve Müslüman insanın enkazına bile tahammül etmekte zorlanır. İşte Müslüman bu durumun farkında olmalı... Bunun farkında olunursa farkında olmayanın göremediğini görebilir. Biz de bu nedenle olup bitenler bize göstermeye çalıştıkları gibi değil fakat nasılsalar öyle görülmelidir, diyoruz. Olup bitenleri gerçek mahiyetiyle değerlendirebilmek için Müslümanca bir konumda bulunmak gerekiyor, diyoruz.
"Ve ahlak da, buradan doğuyor" diye başladım. "Eğer insanlar da bitkiler gibi, hareketlerini emirlere uyarak yapsalardı hiçbir zaman eylemlerinden dolayı suçlanamazlardı. Tercihler yapabildiğimiz için suçlanıyoruz. Ya ahlakın içinde ya da dışındayız!"
Merkeze almak; merkez olmak.
Çünkü merkez soyuttur, kaygandır. İktidar için istediği gibi kullanabileceği, içini istediği gibi doldurabileceği bir zırhtır bu.
Sayfa 2 - Davut Yücel
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.