İnsanın çocuksu, temiz vicdanı tohumun içindeki öz gibidir. Bu öz olmadan hiçbir tohum gelişemez ve bizleri ileride ne beklerse beklesin, insanlar yaşadıkça hak, doğruluk denen bir şey de var olacaktır.
XVIII. Sone
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer? Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın: Taze tomurcukları sert rüzgarlar örseler, Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın: Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak, Ve sık sık kararır da yaldız düşer yüzünden; Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak Kader ya da varlığın bozulması yüzünden; Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz, Güzelliğin yitmez ki, asla olmaz ki hurda; Gölgesindesin diye ecel caka satamaz Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda: İnsanlar nefes alsın, gözler görsün, elverir, Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür
Reklam
Demokrasinin Cinsiyeti
İşyerinin özel alanı,politikanın kamu sal dünyasını destekler;birinde olan şey,diğerinde olma ihtimali olan şeyi şekillendirir ve kısıtlar.Yoksul insanlar sefaleti yaşadıkça öğrenirler.Onları öğretmeyi bilelim.Umut sonsuzdur.
Sayfa 56 - MetisKitabı okuyor
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün, elverir, Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
“İnsanlar bir daire içindeler ve yaşadıkça başladıkları noktaya geri dönüyorlar .Bu insanı sona yaklaştırmak için varolan bir his ..”
Sayfa 225 - Olympia yayınlarıKitabı okudu
❝ İnsanlar yaşadıkça Kozmos'daki yerimizi arayıp durduk. Türümüzün emekleme döneminde Eski Yunan'ın İyonya'lı bilginleri tarafından ve çağımızda sorulan sorulardan kurtulamıyoruz: Neredeyiz? Bizler kimleriz? ❞
Reklam
Ne de ölüm seni gölgesine alabilecek, Unutulmaz izlenimlerin ebedi sürecek; ............İnsanlar soluk aldıkça, gözler gördükçe ............Aşkım yaşadıkça,sana da hayat verecek.
‘’Biri size paranın kötü olduğunu söylüyorsa o insandan canınızı kurtarırcasına kaçın. O söz, yaklaşan bir yağmacının ayak sesidir, insanlar yeryüzünde bir arada yaşadıkça ve ihtiyaç da birbirleriyle iş yapma yönünde oldukça… eğer parayı terk ederlerse tek alternatifleri bir silahın namlusu olur.’’
Sayfa 120 - Pegasus Yayınları
İnsanlar yaşadıkça Kozmos’daki yerimizi arayıp durduk. Türümüzün emekleme döneminde (atalarımız göklere avare avare bakarken) eski Yunan’ın İyonya’lı bilginleri tarafından ve çağımızda sorulan sorudan kurtulamıyoruz: Neredeyiz? Bizler kimleriz? İnsanlardan çok galaksilerin bulunduğu bir evrenin ücra köşesindeki dağınık galaksiler kümesine dahil bir galaksinin sınırlarında, iki sarmal kol arasında kaybolmuş sırada bir gezegende yaşıyoruz. Kendimizi böyle bir perspektifte gözleyişimiz, göklerin nasıl olduğuna ilişkin olarak yarattığımız zihinsel modelleri sınama eğilimimizi cesaretle sürdürdüğümüzü ortaya koyar. Sözkonusu modellere göre Güneş kıpkırmızı, sıcak bir taş, yıldızlar sema alevleri, Samanyolu da Gecenin Belkemiği'dir.
“Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda; İnsanlar nefes alsın, gözler görsün, elverir, Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.”
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.