Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Kentin alanlarını boğazladığım insanların cesetleriyle doldurdum. Kenti ve evleri yaktım yıktım; temelinden çatısına kadar parçaladım. Tuğla ve kerpiçten tapınak kulelerini, tapınakları ve tanrıları yerle bir ettim. Fırat'tan kentin ortasına kanallar kazdırıp kente sular akıttım. Gelecekte kentin, tapınakların, tanrıların yerlerini hiç kimsenin bulmaması için suda boğdum... "
Sayfa 7 - YKYKitabı okuyor
Biri şöyle demiş; Nerede yaşıyorsan oranın güzelliklerine bak, orada nasıl yaşanır onu anlamaya bak. *** "Sevdiğimiz insanların hayal ettiğimiz özelliklere sahip olmadığını fark edip hayal kırıklıkları yaşamaktansa, onların hoşumuza giden yönlerini bulmaya çalışmalıyız. Tabii sevginin bu denli olgunlaşıp, büyüyebilmesi için hem kendi acılarımızı hem de başkalarının acılarını paylaştığımız sancılı ve uzun bir yolculuktan geçmemiz gerekebiliyor." [alıntı]
Reklam
Zaten oldum olası çok okuyan insanların iyi sevişeceğini düşünürdüm.
Sayfa 79 - YKY 6. Baskı Eylül 2020Kitabı okuyor
Mutluluğun ve umutsuzluğun ne olduğunu iyi bilirim ve insanların duygularıyla asla oynamam.
İnsanların, zararlı hareketlerine ve gerçekten hesap verebilir hale gelmeye dürüstçe bakabilmek için, üstünde duracakları bir özdeğer platformları olmalıdır. Zarar veren insanlar yalnızca yukarıdan bakmaya elverişli bir zeminden bakış açısı edinebilirler. Yalnızca oradan özür dileyebilirler. İçten bir özür bile korkunç bir hatayı düzeltemez elbette, ama hatanın neticelerini kabul edip daha ileri düzeyde iyileşme için ortamı temizleyebilir.
Sayfa 194
insanların kaderi ve davranışlarıyla ilgilenen bir Tanrı'ya, hayır.
Spinoza bize ebedi saadete gidenbir yol vaat eder; doğamızı Doğa'yla uyumlu hale getirmeyi ve kendimizi -akıl sayesinde- kozmik (evrensel) senfoniye göre akort etmeyi başardığımızda en saf sevince ulaşacağımızı söyler. Bu anlayış Albert Einstein'ı son derece etkilemişti. Kendi­sine çok sık sorulan Tanrı'ya inanıp inanmadığı sorusuna hep aynı cevabı verirdi: "Spinoza'nın Tanrı'sına, var olan her şeyin ahenginde kendini gösteren Tanrı'ya, inanıyorum. Ama insanların kaderi ve davranışlarıyla ilgilenecek olan bir Tanrı'ya, hayır."
Reklam
Soru şu: Başka insanların sizin hayatınıza kendi yargılarını getirmelerine, sizi değersiz hissettirmelerine ya da olumsuz etkilemelerine daha ne kadar izin vermek istyorsunuz?
Adalet insanlığın en eski rüyası...
Adalet -insanlığın en eski rüyası ele geçmez bir hedef olmayı sürdürmektedir, Çünkü hakkaniyet sanatı daha yeni yeni öğrenil­mektedir. Eski zamanlarda adaletin gözü kördü, her insanın içinde bu­lunan insanlığı teşhis etmekten acizdi. Modern çağda insanlar ona gözlerinden birini bağışladılar; bu tek gözlü adalet gayri şahsilik pren­sibine odaklanmış, kayırma ve iltimasa meydan vermemek için herkese aynı kuralları uygulayan, ama bu arada insanların ne kadar adil ve sistemli olursa olsun- soğuk ve gayri şahsi muamele karşısında ne­ler hissettiğini hesaba katamayan bir adaletti. Refah devletinin gayri şahsi maddi telafi sistemleri haksızlık ve adaletsizliğin açtığı yaraları sarmaya yetmemiştir, çünkü ziyan olmuş bir hayatı hakkıyla telafi edecek hiçbir şey yoktur, hele ki verimliliği son sınırına vardırmış olan ABD'de bile her sekiz dolarlık vergi gelirinin ancak bir doları yoksul birinin eline geçiyorsa. İnsanların sadece yiyeceğe, barınağa, sağlık ve eğitim hizmetlerine değil, ruhlarını çökertmeyen işlere ve yalnızlığı uzakta tutmaktan daha fazlasına yarayan ilişkilere ihtiyaç duyduğunu ancak iki gözünüz de açıksa görebilirsiniz; insanların birer birey olarak görülmeye ihtiyacı vardır.
Sayfa 456 - AyrıntıYayınları, Dördüncü Basım 2010Kitabı okuyor
“Sevmek ve sevilmek için bu denli can atan biri olmasına rağmen, insanların gönüllerinde nasıl oluyordu da bu denli nefret uyandırıyordu?”
Sayfa 154
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.