Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
22.04.2024 Son günlerde çok sorguluyorum yaşamı, yaşamımı. Sanki ucunda yaşamı tuttuğum ipleri el birliğiyle kesivermiş birileri. Bazen geçmiş kör bir makastan bile keskin olup şimdiyle kurduğumuz o bağı koparabiliyor. Çünkü geçmiş belki de hiç geçmemiş. Affetmek, unutmak, intikam almak... Bunların hepsi birer seçenek. Peki ya geri dönebilmek hayata? Yeniden şimdide yaşabilmek... Mümkün mü bilmiyorum ama unutmak yalan, affetmek imkânsız, intikam zor... Acı ise çok gerçek. Ve belki de hiç geçmeyecek. Onda gördüm ben en çok geçmişin izlerini. Yüzündeki gülümsemenin aksine içindeki acıyı haykıran gözleri. Güçlü durmak ise onun kostümü her gün üzerine giyindiği. Yorgun o da benim gibi. Bir kitapta kitabın ana karakterleri arasında şu şekilde bir konuşma geçiyordu: —Belki bir gün biz de birer kahraman olabiliriz değil mi? —Birbirimizin ruhlarını kurtarırsak neden olmasın? Beni kapısında bıraktın kalbinin ama belki bir gün biri o kapıdan girebilir ve ulaşır kalbinin derinliklerine. Umarım ki kurtarır içindeki o güzel ruhu. İşte o zaman ziyan etme başka bir sevgiyi daha. Bulamazsın sonra bir daha. Kübra F. Demir
Hatçe,kaynanasının uyumasını fırsat bilip yavaşça çiçekli basmasını indirdi akşam yediği;mumbar,kelle paça,şırdan sayesinde midesi dolmuş üzerine içtiği 2,5 litre İsrail malı kola sayesinde intikam almaya hazır hâle gelmişti.Yavaşça eteğini kaldırıp donunu indirdi.Kaynanası,sonunda ona yaptığı eziyetlerin bedelini ödeyecekti,derin bir nefes alıp güçlü bir şekilde yatağın her iki ucuna bastı,hafif adımlarla kaynanasının yüzüne nişan aldı mâbadıyla ve olabildiğince güçlü bir şekilde ıkınıp büyük bir hık sesinden sonra kaynanasının yüzüne sıçtı yeşil,kırmızı,sarı,kalın,büyük,küçük kaynanasının yüzünü çeşitli renkte ve ebatta bok kaplamıştı koskoca bir bok yığını...
Reklam
Her Müslümanın ara sıra kendisine, bu hafta Allah'ın kaç kişiyi kendi eliyle hidayete erdirdiğini sorması gerekir. Allah'a davet için kaç kişiye gittin? Akrabalarını, komşularını, anne ve babasını, İslam'a çağırıp çağırmadığını sorması gerekir. İslam'ı anlama, onunla amel etme ve onun için çalışma yönünde adım attı mı? Bu
Hangisi bize ait ki?
Geçmis, geçmişte kaldi. Gelecekse bir muamma... Her sabah yeni bir gün, her an yeni bir an verilir insana. Ânın değerini bilip ona göre yaşamalı hayatı. Geçmişin elemlerinde boğulmak, bugünün kıymetini bilmemize mani olur. Geçmişin lezzetlerini düşünüp bugünün derdine, tasasına düşmekse bizi bugünün şükründen alıkoyar. Hâlbuki Şükrederseniz nimetimi artırıım." buyuran bir Rabbimiz var. Kimimiz hep geçmiste yaşar ve bugün yaşadığımız herşeyi, her olumsuzluğu geçmişin olayları ve kişileri üzerine yıkıveririz. Hâlbuki geçmişe gidip olanları değiştirmek, bize kötülük yapanlardan intikam almak mümkün değildir. alıntı
Jean Baudrillard - Alıntılar Kaybedilen gerçeklikler bir daha asla geri dönmeyecektir. Her geçen gün daha çok haber ve bilgiye karşın giderek daha az anlamın üretildiği bir evrende yaşıyoruz. Bir kadın sevilmemeyi bağışlayabilir ama bağışlayamayacağı bir şey varsa o da baştan çıkartılma­mak ya da baştan çıkartamamaktır. Ona karşı istediğiniz
Neden bilmiyorum ama bu kısım istemsizce kendine çekti beni, üzerine düşündürdü. Fakat bu kadar ilgimi çekmesine herhangi bir anlam veremedim. Yargılamalar cezalandırmak için mi yoksa mağdur tarafın ya da toplumun intikamını almak için mi? Asıl amaç ne olmalı? Cezalandırma adı altında intikam mı alıyoruz?
Almıla

Almıla

@Umayalmla
·
04 Mart 23:52
...İntikam almak bireyseldir, cezalandırmak Tanrı'nın işidir. Toplum ikisinin arasında, cezanın altında intikamın üzerinde yer alır. Böylesine büyük ve böylesine alçak iki şey ona uygun düşmez. "İntikam almak için cezalandırmak" yerine iyiliğe yöneltmek için düzeltmelidir.
Sayfa 19 - ÖnsözKitabı okudu
Reklam
KİRLENMİŞ ÇAĞA YAKARIŞ
bubisanat.com/posts/kirlenmis... sönüyordu ışıkları yıldızların kimse çocuksu heyecanlarla çıkmıyordu merdivenlerden ve hep zehirli sarmaşıklarıyla düşman çiçekler büyütüyorduk kalbimizde. sıkıntıyla sevişilen yataklar da dağınıktı artık. hepimiz bitimsiz hınç duygusuyla soyuyordu diğerini. hepimizin öpüşleri diğerinden
Haricîler: (Sorularla İslamiyet'ten alıntıdır.)
Maalesef, bedevî zihniyeti ile hareket eden, İslâm’ın ruhundan habersiz, Kur’ân ve Sünnet hakkında bilgileri son derece yetersiz olan Hâricîler; bu katliamı, gaye edindikleri “iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak” adına yapmışlardı. Ancak bu prensibi yerine getirirken büyük bir fitne hareketinin içinde olduklarının da farkında bile değillerdi.
sanatım benden kopan şeylerdir. ölene kadar kendimden parça parça vereceğim ve sonunda bıraktığım o his izleriyle ölüme doğru, yok oluşa, hiç var olmamış gibi yaşanmışa döneceğim. beni hatırlayan son insan da bu yolculuğun son noktasına geldiğinde tarih denen saçma köleliğin izlerinde var olmamış olacağım. bir mezar taşım olacak. sevdiklerinin mezarını arayan insanların gözüne takılacak. ne hayat yaşadı diye düşünüp, tahmin bile edemeyecekleri bir hayattan geçmiş olacağım. bir gün ölü sayısı ve yaşam sayısının artmasıyla beraber o mezarlıkları yollara katacaklar, üzerine binalar dikecekler. bu sefer, o benim var olduğumu kanıtlayan son damla da bir beton yığını olacak ve ben hiç var olmamış sayılacağım. mezarımda birinin benim adımı geçirerek sonsuz bilinçsizlikten(uykudan) bir daha uyanmayacak duruma geleceğim. belki intiharla sonumu getireceğim. artık yaşayacak bir hayatımın olmadığını, hiçbir şey için heyecan duygusu geliştiremediğimi ve ertesi güne ne olacak korkusuyla uyanmak istemediğimi anlayacağım ve bileklerimde kurumuş kanlarla vücudum buz kesmiş şekilde bulunacağım. ölümümle birilerinden intikam almaya çalışacağım ama bunu biliyorum ki ulaştırmaya çalıştığım intikam kimseyi bulmayacak, kendimle beraber en az 4, 5 insanı daha öldüreceğim.
Birçok efsanede, mitolojik hikayede ve çoğu kitapta adı geçen Lilith aslında yaratılan ilk insandır. İnanışa göre tanrı önce Lilith'i yaratmış ve hemen ardından Adem'i... Bazı inanışlarda ikisini de topraktan yarattı. Kimi anlatılara göre ise Tanrı Lilith'i yaratırken saf toprağa çöp ve tortu karışımı da ekledi. Adem ve Lilith'in uyumsuzluğu bundan ötürüdür. Adem ve Lilith'in birbirinden bağımsız iki 'birey' olması Adem için büyük sorun teşkil etmekteydi. İkisi de eşit haklara ve güçlere sahipti. Adem kendisini gökyüzü, Lilith'i ise yeryüzü olarak görüyor ve Lilith'ten itaat bekliyordu. Fakat ona söz geçirmesi pek olası değildi. Adem Lilith'i baskılamak istediğinde Lilith ona karşı çıktı. Cennetin her köşesinde eril tahakküm kurmaya çalışan Adem'e daha fazla dayanamadı ve tanrının yasak ismini söyleyerek Adem'i terk etti. Bunun üzerine Adem tanrıya Lilith'i getirmesi için yalvardı. Tanrı Lilith'i geri getirmesi için üç melek yolladı ve geri gelmezse onu ve çocuklarını öldürmekle tehdit etti. Lilith kabul etmedi. Bunun üzerine Lilith'in her gün 1 çocuğu öldürüldü. Adem'in yalnız kalmaması için ise tanrı Havva'yı yarattı. Bunu yaparken Adem'in kaburga kemiğini kullandı çünkü yeni bir isyan istemiyordu. Lilith ise tek başına yaşıyor ve her gün çocuklarının ölümünü izliyordu. Bu durumun zamanla Lilith'in kinini büyüttüğüne ve Adem'in soyundan intikam almak için onu harekete geçirdiğine inanılmaktadır open.spotify.com/track/6TbfzSLa3...
Reklam
“Şeytan Marsta bulunan kimsesiz bir cinniydi 1.kat semaya çıkartıldı”
"İnsanoğlu yaratılmadan önce Mars gibi başka gezegenlerde yaşantılar vardı.Buralarda daha güçlü boylu dev cüsseli ifritler yaşardı.Aynı zamanda da cinniler vardı.Cinniler ve İblisler hepsi aynı familyadandır fakat özellikleri farklıdır.Cinniler Müslüman olabilir, itaat edebilir Yeryüzünde yaşam yokken bile onlara giden peygamberler,
681 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.