İran, Araplar'dan Türkler'in idaresine geçince, İran şiiri yeniden parlamıştır. Çünkü Türkler (Gazneliler, Selçuklular), Araplar gibi milli İran kültürünü ezmemişler, himaye etmişlerdir. Bu sayede Yeni İran Edebiyatı denen modern Farsça ile yazılmış bilhassa şiir sahasında pek üstün edebiyat doğmuş, Türk hükümdarlarının himayesi sayesinde bazıları bütün dünyanın en büyük. şairleri arasında sayılan ve bir kısmı da Türk aslından olan· dahi şairler yetişmiştir
Sayfa 250 - c.1Kitabı okuyor
Evet, tercümeyi çok iyi beceriyorlar. Çünkü kendi dillerini iyi öğreniyorlar. İran burjuvazisi ve entelektüelleri ya bursla ya da kendi paralarıyla Avrupa'ya gider, yabancı dilleri de iyi öğrenir. Haliyle yaptıkları çeviriler de tatmin eder. Yalnız bunun bir toplumsal sebebi daha var. İran'da ihtilalden sonra insanlar ne doğru dürüst gazete okudu ne de televizyon seyretti. Boyuna çeviri yaptılar, önlerine gelen her şeyi çevirdiler. Bu sayede ortaya müthiş güzel bir çeviri edebiyatı çıktı.
Sayfa 192Kitabı okudu
Reklam
İslam Medeniyeti'nin Heterojenleşmesi
Bağdad'a bağlı Tahiri ve Samani devletleri kurulduktan ve X. asırda modern İran şiir ve edebiyatı teşekkül ettikten sonra, İslam medeniyetinde Arap dil ve kültürünün hakimiyeti tarihe karıştı. Artık müşterek bir Arap - İslam medeniyeti bahis mevzuu idi. Türkler, XI. asrın ikincı yarısından başlıyarak, bu büyük medeniyetin üçüncü büyük unsuru oldular. «Türkler'in aksiyon sahası olmasaydı, Çin, İran, Arap tefekkürleri, kendi sınırlarını aşamazlar, bir Asya medeniyeti doğmazdı» (Lavisse-Rambaud, il, 885).
Sayfa 145 - c.1Kitabı okuyor
İnsanlığın Dirilişi!..
~~~ Mevlâna'dan, Mesnevi'den çıkış noktasını alan bir edebiyat. Eski İran Edebiyatı gücüne ermeyi hedef bilen bir edebiyat. Gazzali'den, Muhyiddin-i Arabi'den yola çıkan düşünce ve ilim. Büyük mutasavvıf ve velilerden yola çıkan ruh hayatı. İşte bu diriliş olmadıkça, islâm âlemi dirilemez. İslâm Alemi dirilmedikçe de İnsanlık dirilemez. ~~~
Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamıştım, bir başka dünya neyime yarardı benim? Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya.
Sayfa 73 - yky
Türk dîvân edebiyatı, Arapça ve Farsça sözlerle örülmüş yabancı bir dil uydurarak İran klâsik edebiyatını taklitle gelişirken halk şâirleri de sazlarıyle halkın dilini şiirleştiriyorlar, halkın duygularını dile geti­riyorlardı.
Reklam
292 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.