“Gerçek bir tanedir. Her toprakta, her toplumda, her kültürde aynılık gösterir. Duruma ve kişiye göre değişmez. Gerçeği aramak insanın birinci vazifesidir. Bir şeyi reddedebilmek için onun ne olduğunu bilmelidir insan.
Aklında kalbine iyi gelen
bir başkasının gülüşleri varken
Mutlu sanılan her hikâyede olduğu gibi kapı
gıcırtısında vedalar seyrini değiştirebilir miydi?
Hasadı gecikmiş zamanlardan içi elem
dolu kaç hatıra varsa bana payidar
uzakları sen olan yolların nasırlı mesafelerine
gizledim, biliyorum dönmeyeceksin
Refakatçisi olduğum kasvetli bir
gecenin ayazında, henüz repertuarında
olmayan müsterih bir vedayla git
Herkes ve her şeyden habersiz, ben bilmeyeyim mesela
Öldürmeyen acılarla aşina olduğumuz
kaç sevdaya çalınmışsa adımız ve kaç
şarkıda düşük yapmışsa mutluluklar
biz hep aynı içli karanlıkların nakaratı olarak kalmışız
Cümlesini kuramadığım seyyar ışıkları
olan kifayetsiz birkaç kelime sonrası,
Vahameti gözlerinden okunan epik bir ayrılık
Yarı zamanlı, derme çatma bir gecekondu yalnızlığıydı
Dün gibi hatırladığım vaktini bilmediğim gidişin