Yüzyıllardır bir arada yaşamış, kaynaşmış iki toplum; kültürleri ve inançlarındaki farklılıklara karşın hoşgörüyle, anlayışla, aynı coğrafyayı paylaşan Türkler ve Rumlar, Kurtuluş Savaşı süreci şartlarının meydana getirdiği olumsuz ortamda mübadele, yer değişikliği süreci... Anadolu ile Yunanistan arasındaki zorunlu göçler, çok zor koşullarda yolculuklar, bu süreçte ölümleri, karantinaları da beraberinde getiriyor.
Bu sürecin mağdurlarından Tacettin ve Patricia'nın aşk, bağlılık ve hasret dolu hikayesi bu. Ailesinin, özellikle annesinin ısrarla karşı durmasına rağmen mücadeleyi sürdüren Tacettin, Türk-Yunan devletleri arasında Lozan Antlaşması öncesinde yapılan mübadele anlaşmasının sonrasında çok sevdiği eşi ve oğlunun ayrılığı karşısında çaresizdir.
Sandıklar, hurçlar, denkler, torbalar, bohçalar... Bunların içine katılan umutlar, düş kırıklıkları, hasretler... Gitmek istemeseler de, doğdukları topraklardan farklı bir coğrafyaya gitmek zorunda bırakılanlar...
Duygusal bir aşk filmini izler gibi bu kitabı okurken yakın tarihin etkileyici sahnelerine şahit oluyorsunuz.