Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar
...
Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin
her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi
saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur.
Snelman
Ama yasak bölge bina ve tesislerinin ötesindeki yol üzerinde
olan lokanta şöyle dursun, California Bakım Laboratuvarları’nın
çıkış rampasına bile varamadılar.
Üniformalı bir haberci düzgünce katlanmış beyaz bir kâğıt parçasını
uzatarak onu durdurdu. “Bu sizin için, Mr. Hamilton.
Albay T. E. Edwards size vermemi söyledi.”
Hamilton eli
OLİGARŞİK KOLEKTİVİZMİN TEORİ VE PRATİĞİ, Emmanuel Goldstein
Birinci Bölüm
Cehalet Güçtür.
Bilinen tarih boyunca, olasılıkla Neolitik Çağ'ın sona ermesinden bu yana, dünyada üç tür insan olagelmiştir: Yüksek, Orta ve Aşağı. Bunlar kendi içlerinde de pek çok alt bölüme ayrılmışlar, sayısız ad taşımışlar, sayıları ve birbirlerine karşı
Sizce 21. yüzyılda insanlığa yönelik başlıca tehdit nedir: kamusal/kişisel finansal erimeler, ülkeler arası nükleer savaşlar veya altından kalkılamayacak kadar etkileyici olan ekolojik felaketler veya epidemik hastalıklar? Yazar Yuval Noah Harari'ye göre cevap, yukarıdaki seçeneklerden hiçbirisi değil. Tüm bunların yerine, en büyük varoluşsal
“Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye lâyık başka bir kavram var mıdır?”
Roman 11. yy’da Selçuklu egemenliğindeki İran’da geçiyor. Yirmi yıllık öç alma ihtirası içinde olup Alamut kalesini alan ve
Kütüphanede gördüğümde merak ettiğim ancak hiçbir beklentimin olmadığı bir kitaptı bu, arka kapak yazısını bile okumadan aldım. Evde arka kapakta yazan "William Glasser bir teori geliştiriyor; Seçim Teorisi. Bu teori, baskıcı ve yıkıcı disiplini bir kenara bırakıp; başkalarıyla iyi geçinmemiz ve şimdikinden daha mutlu olabilmemizi sağlayacak
Milletlerin temeli ahlâktır. Ordu, bilgi, teskilat gibi seyler ahlâktan sonra gelir. Gerek Türk milleti olsun,
gerek başka milletler olsun, ahlâkça yüksek oldukları zaman büyümüsler, ahlâk sağlamlıkları bozulduğu
zaman da çürüyüp dağılmıslardır. Roma, İran, Bizans, İspanya’daki Gotlar, Araplar ahlâklarının bozukluğu
yüzünden battılar.
Bir kişiyi daha iyi tanımayı istiyorsanız onu mum ışığında yenen bir akşam yemeğine götürmek yerine çalışırken görmelisiniz, diye düşünmüşümdür ben hep.
İyiki okudum dediğim kitaplardan oldu ve en'lerim arasına hızlı bir giriş yaptı.
Kesinlikle her anne baba okumalı..
Hatta size bu konuda ufak bir önerim var, tabiki öncelikle siz alın ve okuyun.
Sonra hani yeni evlenen yada hamile bir arkadaşınıza,hayırlı olsuna giderken yada bir davete 'aman elim boş gitmeyeyim şuradan bir kilo tatlı yada
Savaş Sanatını kitap guruplarında gördüm, merak ettim. Sonra kitapçıda indirimde olduğunuz görünce aldım, okudum. Kötü mü oldu? Tabii ki hayır. Ama benim için değişiklik oldu. Neden derseniz; okul döneminden beri tarih severim amma velakin sevmediğim bir bölümü var, oda savaşlar ve antlaşmalar. Hala da öyle (zaten savaşı kim sever ki? )). Buna
Çağdaş insanın disiplini öğrenmesinin hiç
de güç olmayacağı düşünülebilir, O her gün 8 saat son derece disiplinli, katı bir şekilde programlanmış... bir işte çalışmıyor mu? Ne var ki burada önemli olan çağdaş insanın is saatleri dışında öz disipline çok az sahip olmasıdır.
Gençlik ve Ahlak
(Hüseyin Nihal ATSIZ)
Milletlerin temeli ahlâktır. Ordu, bilgi, teşkilat gibi şeyler ahlâktan sonra gelir. Gerek Türk milleti olsun, gerek başka milletler olsun, ahlâkça yüksek oldukları zaman büyümüşler, ahlâk sağlamlıkları bozulduğu zaman da çürüyüp dağılmışlardır. Roma, İran, Bizans, İspanya’daki Gotlar, Araplar ahlâklarının
Çağdaş insanın disiplini öğrenmesinin hiç de güç olmayacağı düşünülebilir. O her gün 8 saat son derece disiplinli, katı bir şekilde programlanmış bir işte çalışmıyor mu? Ne var ki burada önemli olan çağdaş insanın iş saatleri dışında öz disipline çok az sahip olmasıdır.
Çalışmadığı zamanlar aylaklık etmek, rahatlamak, daha yerinde bir deyimle «gevşemek» istemektedir. Bu aylaklığa duyduğu istek, programlı yaşama duyduğu bir tepkidir. İnsan her gün sekiz saat
amaçlamadığı biçimde tüm enerjisini harcamak zorunda kalırsa başkaldırır ve bu isyankârlığı çocuksu bir kendi isteklerine düşkünlük biçimi alır. Ardından baskılı yönetime karşı verdiği savaşım, onu tüm disiplinlere karşı, akılcı olmayan otoriteler tarafından zorlananlara da, kendisinin kabul ettiklerine de, güvensiz kılar. Fakat böyle bir disiplin olmazsa, yaşam dağınıktır, altüst olur ve belli bir noktada yoğunlaşma sağlanamaz.