Eğer günün birinde kamu idareciliği yapabilecek bir robot üretilirse, bu işi herkesten iyi kıvırır. Robotbilim Kanunları’na göre insanlara zarar vermez, tiranlık edemez, rüşvet alamaz, önyargılı davranamaz, saçma sapan kararlar çıkartamaz. Ve dönemini başarıyla tamamladıktan sonra ölümsüz olsa bile görevini başkasına devreder, çünkü insanlara bir robot tarafından yönetildiklerini itiraf ederek gururlarını kırmaz. Robotlar bu iş için biçilmiş kaftandır.
Bazen sıradan olanı görmek daha zordur. İnsanlar 'burnunun ucundaki şeyi' görememekten yakınır. İyi de, karşında bir ayna yoksa burnunun ne kadarını görebilirsin ki?
modern zamanları düşün. On altıncı yüzyıldan, on sekizinci yüzyıla kadar taht kavgaları yaşanırken Avrupa'nın aklındaki en önemli soru, kıtaya Hapsburg soyunun mu, Valois-Bourbon soyunun mu hükmedeceğiydi. 'Önlenemez' bir çatışmaydı bu, ne de olsa Avrupa'yı yarı yarıya paylaşamazlardı.
Gelgelelim, paylaştılar. Ve hiçbir savaşta, taraflardan biri, öbürünü yok etmedi. Onun yerine 1789'da Fransa'da şekillenen yeni toplumsal atmosfer, önce Bourbonları, bir süre sonra da Hapsburgları tarihin tozlu sayfalarına gömdü.