Suçlu Kim?, klasik Rus edebiyatının başyapıtlarından birisi sayılmakta olup aynı zamanda saf anlamda ilk "toplumsal" romanı olarak değerlendirilmektedir. Dostoyevski'nin kitaplarını değerlendirmesinden tanıdığımız eleştirmen Belinski'de, romanı çağdaş Rus yaşamını toplumsal ve psikolojik açıdan ele alması bakımından önemli
Isaiah Berlin "İki Özgürlük Kavrami" başlıklı yazısında şöyle der: "Bilgi bizi tercih yapmamiz için önümüze daha çok seçenek koyarak degil, imkânsiz şeylere kalkışıp hüsrana uğramamızı engelleyerek özgürleştirir." İmkansız seylere kalkışmanın yaratacagi hüsran, neyin mümkün olduguna dair bilgimizden ziyade hüsrana dair bilgimize bağlı olabilir. İmkansız bir şeye kalkismanin hüsran yaratacagi kesindir; peki iş istemeye gelince, neyin mümkün olduguna dair özgürleştirici bir bilgi mevcut mudur?
Tarihin geleceğe yönelik kahinlik yapmasına ise Hasan-Âli, aynen Karl Popper ve Isaiah Berlin gibi, temelden karşıydı. Tarihi kahinlik, O'na göre tamamen metafiziğe dayanarak geleceği planlamaya kalkmaktı. Buna kalkışanların "yolu, vukuatın inceden inceye tetkikından ziyade bu vukuat hakkında «àpriori» fikirler vazetmektir. Onun içindir ki bu tetkik tarzı ...ilim olmaktan ziyade bir nevi «metafiziktir.»" Hasan-Âli hem Hegel'in hem de Marx'ın görüşlerini bu bilimsel olmayan sınıf içinde addediyordu. İnsan ve toplum yaşamında deterministik görüşlerin tamamı Hasan-Âli'ye göre metafizik bir karaktere sahiptiler:
"Görülmüştür ki, insanda hürriyet ve iradeyi ortadan kaldıracak gibi davranan her türlü determinism, birer teoriden ileri geçememektedir. Bu teoriler, birer metafizik görüşten başka bir şey değildir. Halbuki hürriyet teorisi psikolojik bir teoridir; çünkü nefsimizde yaptığımız denemeye dayanır."
Sayfa 68 - 1. Bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları - IVKitabı okudu
1.kısım
Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur?
Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır.
Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Montesquieu’nün dediği şuydu: siz bir İranlı olup da İran’da büyümüş olsaydınız, bir Parisli olup da Paris’te büyümüş olsaydınız isteyeceğiniz şeyleri istemeyebilecektiniz; insanlar aynı şeylerden mutlu olmuyorlardı;
Başkalarından daha seçkin nitelikli insanlar vardır. Büyük İskender, topal ya da kör bir dilenciden daha görkemli bir adamdı; dolayısıyla, sanatçının ilgisini, doğanın bir kazasından ibaret olan dilenciden daha fazla hak eder.