Cihan Karabulut

Bütün gece sigara dumanlarının, yüksek sesle konuşan insanların içinde bunaldım kaldım. Ne diye böyle toplanır dururlar, anlamam. Bir gün, bu kalabalığı seveceğimi, kendimi de onlardan sayacağımı sanıyorsam düpedüz aldanıyorum işte.
Sayfa 56 - YKYKitabı okuyor
Reklam
Daha önce neler düşlemişsem içimde onlar vardı. Ne daha fazla, ne daha eksik... Sıkıntıma utanç, tedirğinliğime korku, suskunluğuma özlem karışmamıştı.
Sayfa 42 - YKYKitabı okuyor
Dünya; sesleri, renkleri, acıları, sevinçleriyle çoktan bırakıp gitmişti onu. Oda kapısının gerisinde kalan her şey yabancıydı.
Sayfa 8 - YKYKitabı okuyor

Reader Follow Recommendations

See All
Aman Tanrım, ruh ne kadar acı çekerse çeksin her şeye rağmen icat etmeyi ve yaratmayı sürdürüyordu.
Sayfa 68 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ne kadar zalimsin ey ölüm. Sağlam iki ayak ve taştan bir yürekle hedefine doğru ilerliyorsun. Yorulmuyorsun, bıkmıyorsun, merhamet etmiyorsun. Ne gözyaşları sarsabiliyor seni ne de ümitler şefkatli olmanı sağlayabiliyor. Narin kalplerimizi çiğniyorsun, arzu ve hayallerimizi görmüyorsun. Ömrünün parlak baharında olsa bile avın, onu avlamaktan vazgeçmiyorsun.
Sayfa 57 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Savaş herkese gerekli değil fakat vefa, fazileti her insan için olmazsa olmaz bir haslettir.
Sayfa 23 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Kafam düşler ve düşüncelerle dolu olduğu için de adımı bile unuttum."
Sayfa 13 - Can YayınlarıKitabı okudu
Zenginler sapkınlık içinde yaşarken köylüler bir lokmaya muhtaçtı. Kötüler yeryüzünde fitne fesat yayarken hastalık ve veba, zayıf ve zavallı insanları kırıp geçiyordu.
Sayfa 11 - Can YayınlarıKitabı okudu
Mahmud, kısaca özetlersek, kendinden evvel gelen bütün padişahlardan çok farklı bir tip. Saltanatın yeniçerilere dayanmadığını, dayanamayacağını, eninde sonunda halka dayanmasının mecburi olduğunu anlayan ilk padişah. İstanbul'dan çıkıp diğer şehirleri gören ve oradaki halk ile temas ederek dertlerini dinleyen ilk padişah.
Sayfa 114 - Hitabevi YayınlarıKitabı okudu
Duvar örüyor, keser tutmayı hemen öğreniyor diye pohpohluyoruz. Oysa evvel eski biz olmadan da yapar bunları köylüler... Yalnız bunları mı? İşlerine yarayan her şeyi bilirler. Biz de onların bildiklerinin kara cahili değil miyiz? Öyleyken niçin tepeden bakarız köylülere? Böyle tepeden bakmakla bile ihya ettiğimizi sanırız, niçin? Gerçekçi olamadığımızdandır bu...
Sayfa 275 - KetebeKitabı okudu
Reklam
"İnsanları neden pohpolarız Halim? Ya eğlenmek ya da aldatmak için..."
Sayfa 173 - KetebeKitabı okudu
Kemal Tahir o kadar haklı ki...
Neydi kitap? Düpedüz dolandırıcılık aracı... Doğruluk yazar, mertlik yazar, insanlık, kardeşlik, sevgi, acıma yazar. Bütün tutunamadığımız, çiğnediğimiz, alay ettiğimiz şeyleri yazar.
Sayfa 160 - KetebeKitabı okudu
Yorgunluktan diyorum ama aslında yaşamaktan usanmaktı bu... Ayakları yere basmayan, gözle görünür ürün veremeyen ülke yokmuştu bizi... Bir bakıma hiçbir şey yapmadan yorulmuştuk. Çabalamadık demiyorum. Olağanüstü büyük işler yapıyoruz sanmıştık.
Sayfa 157 - KetebeKitabı okudu
İnandıklarımızdan bir milimetre ayrılanları hain sayıyorduk... Kurtarıcıların her sözüne de ne kadar çelişmeli olursa olsun hemen inanıyorduk. Edilen lafların millet yaşayışındaki sonuçlarını izlemeye lüzum gören yoktu.
Sayfa 156 - KetebeKitabı okudu
Savaşın Kirli Yüzü
"Savaşın kanunu: Ölen çıplanır gider, kalan sebeplenir. Sen gideceksin, evin barkın, bağın bahçen, hele top kaküllü avradın bana kalacak."
Sayfa 132 - KetebeKitabı okudu
355 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.