Bir tarih yazarak, yaşatarak, TBMM 'de bunu okumak her yiğide nasip olmaz..
Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet
Saygıdeğer efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir.
Bunda milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem, kendimi bahtiyar sayacağım.
Efendiler, bu nutkumla, milli
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aleyhinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana yeminler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Haliç ve Topkapı'dan Sarayburnuna doğru kubbeler ve minareler... Bu manzaradan isim veremediğim bir hasret tüttüğünü hissediyorum. Bir giden var, bir beklenen var.
Koku isim gibiydi onlar için. Sizi diğerlerinden ayırt edecek, sizi dünya âleme alametifarika gibi sunacak bir şeydi koku. "Her şey kaybolabilir, koku hariç" derdi babaannem.
Sayfa 20 - Sibel Eraslan - Bir Gün KaybolduğunuzdaKitabı okudu
Eve geldiler, Efendimiz (sas) kılıcını kızına uzattı ve dedi ki: "Kızım! Şu kılıcımı al ve onu yıka! Vallahi Uhud günü o bana çok iyi arkadaşlık etti!" Hz. Fâtıma, baba- sının elinden kılıcı alırken Hz. Ali'ye biraz sertçe baktı. Sanki "Babama bu haller olurken sen neredeydin?" dercesine bir mesaj veriyordu. Ali de anlamıştı o bakışın manasını, babası da anlamıştı. Ali anladığı için hemen kanlı kılıcını Fatima'ya uzattı: "Benim kılıcımı da yıka! O da bana iyi arkadaşlık yaptı!" dedi.. Hz. Fâtıma, madem arkadaşlık yaptı neden babam bu hallere düştü dercesine bir eda ortaya koyunca Efendimiz'in (sas) sözü şu olacaktı: "Ey Ali! Ne güzel savaştı değil mi? Asım b. Sâbit, Hâris b. Simme ve Ebû Dücane! Aynen senin gibi savaştılar..." Efendimiz (sas) bu sözü söyleyince Fâtıma anamız biraz teskin oldu. Anladı ki Ali elinden geleni yapmıştı, zaten Efendimiz (sas) de bunu kızı anlasın diye böyle konuşmuştu.