Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnızlığı Denemek
gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersine döner yolunu bulamazsın içi dışı uzay tozu yansımalar sahi mi yalan mı anlayamazsın bir rüya gemisi iskele sancak dokunup geçiyor hayallerine ağlayasın gelir ağlayamazsın
Okyanusa yardım bekleyen bir el gibi uzanmış ıssız iskele, bana yalnızlığımı en iyi duyumsatan yerdi; oradaki rüzgarın şiddeti, korkunç tutkuları, ölümcül aşkları çağrıştırıyordu.
Reklam
Yola çıkmadan önce ihtiyar denizcilerle konuşmalı, rüzgârlara kulak vererek onları tanımalı ,sabırla tekneyi hazırlamalıyız.Sonra da engin deniz .Ama o zaman bile başka düşlere , değişikliklere ve koşullara açık tutabilmeliyiz rotamızı .Oysa , kendimizi ömür boyu sabit hedeflerle sınırlayarak sadece limandaki teknelere binmeyi ve bilinen iki iskele arasında yolculuk yapmayı yeğliyoruz .Ve bu yolculuğu ilginç kılmak için kendimizi küçük maceralarla avutuyoruz .
Sayfa 193 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ağrı
O günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç dünya için. Rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli. Kıvrılıp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş, Limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum. Uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti. Ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele, iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra, İçimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum. Bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte Bıraktın, unuttum, unutuldum. Seni kırdığım yerden beni de kırdılar, Ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni.
Sayfa 38 - Metis Yayınları - Dördüncü Basım: Kasım 2011Kitabı okudu
192 syf.
7/10 puan verdi
Atlantik'in Ortasındaki Kayada Martin'in Yaşam mücadelesi
Eser, İngiliz donanması kruvazörünün Alman donanması tarafından torpillenmesi sonucu Atlantik ortasında batan gemiden kurtulan tek kişi olan Martin adında bir denizciyi konu alır. Martin, İskele biçimde kayada yaşam mücadelesi verip umut ile Umutsuzluk arasındaki ince çizgide sürekli gidip gelir. "Var gücümle yaşamaya çalışıyorum. Bu kayayı baştan aşağı isimlerle donatıyor ve ehlileştiriyorum. Bazı kimseler bunun önemini anlamaktan âciz olabilirler. Ad koymak bir damga basmak, boyun eğdirmektir. İsimlerle kısıtlayacağım onu. (Syf78) Martin'in kayadaki nesneleri isimlendirmesi, kendinin tabiriyle ad koyarak boyun eğdirmesi, yalnızlık duygusunun bir tezahürü olarak görebiliriz. kitabın Gerçek ismi olan Pincher Martin, Türkçeye Ceberut Martin olarak çevrilmiş ama Pincher kelimesinin anlamının hepsini kapsayan bir kelime değil Ceberut, çevirmen de bunu belirtmiş zaten. Ceberut: acımasız, zorba Kayaya çıktığı ilk zamanlarda dikili taş tarzında heykel yapan ,yardım işaretleri yazan, bulunma umudunu hep içinde saklı tutan Martin, zaman ilerleyince İçersinde saklı tuttuğu veya tutmak istediği Umut, giderek zayıflar ve akıl sağlığını yitirme boyutuna gelir, halüsinasyonlar, kâbuslar görür. Golgind gerçek ile gerçek dışı arasında sürekli bizi gezdiriyor. Bu iki kavramın iç içe geçtiği bir roman olduğu için anlaşılması veya takip edilmesi diyelim zor bir eser olduğunu söyleyebilirim.
Ceberut Martin
Ceberut MartinWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018467 okunma
Reklam
Hiçbir deneme bütünün, tekilin içinde parıldadığı kristali ele geçiremez. Ya kaybolmuşuzdur pati­kada ya da fazla yüksekteyizdir. Ya iskelesi yoktur denemenin ya da iskele fazla sağlamdır. Aynı kalemden çıkmış denemeler çoktan ça­tılmış bir yapının farklı görünümleri değil, hiç tamamlanamayacak bir bütünün eksiğine yerleşen parçalardır. "Tekil anın çözümlenme­sinde bütünün kristalini keşfetmek" denemenin ütopyasıdır - tekili bütüne dönüştürecek felsefe taşı. Deneme kristalin peşine düşer, ama mevcut olduğunu ileri sürmeden.
Sayfa 16 - Manzara ve PatikalarKitabı okuyor
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
"Rüya hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, yan yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzaktaki kişileri kavuşturur, kadın birkaç metre ötesinde uyuyor olsa da adam ona nasıl ulaşacağını bilemez, oysa ne kolaydır iskele tarafından sancak tarafına geçmek."
Sayfa 46 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti. Ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele, iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra, İçimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.
Bizim köyün iskele enkazında üstleri ziftli büyük midyeleri, zehirlenmek korkusu olmayan insanlar toplar, yerler. Kimse zehirlenmez. Kimisi Allah, kimisi Panaiya koruyor der. Balıkçılarsa: "Midyeler zehirsizdir; zehirli olan bizim midelerimizdir" derler.
Reklam
rüya hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, yan yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzaktaki kişileri kavuşturur, kadın birkaç metre ötede uyuyor olsa da adam ona nasıl ulaşacağını bilemez, oysa ne kolaydır iskele tarafından sancak tarafına geçmek.
İstasyon Oteli... Ne biçim ad bu? Sanki Kadıköy'de istasyon var da... Sahibi mutlaka Anadoluludur. Tren uğrağı olmayan küçük bir İç Anadolu kasabasından geliyordur. Oralarda istasyon önemlidir. Oysa burası deniz kıyısı. Bari Liman Oteli, İskele Oteli falan deseydi. Ama olmaz.
Sayfa 160 - Yapı Kredi Yayınları, 4. baskı: İstanbul, Ocak 2022Kitabı okudu
Birden sen.. Sarılar giyinmişsin, İki parça (yani döpiyes). Bir iskeledeyiz, Vapur kalkmak üzere, Telâş ardında herkes Gazete alıyoruz. İskele sergisinden.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.