İskender Pala'nın özgün bir anlatımla kaleme aldığı, farklı dönemlerde geçen ve birbiriyle bağlantılı iki hikayeyi içeren bir romandır. Ben beğendim ama İskender Pala’nın en beğendiğim romanları arasına giremez.
Birinci hikaye, Antik Mezopotamya'da geçer ve Karun adındaki zengin bir kralın hayatını konu edinir. Karun, servetiyle ünlüdür ancak zamanla bu zenginliğin ve gücün içinde boğulduğunu, asıl mutluluğu ve huzuru parayla satın alamayacağını keşfeder. Karun'un hikayesi, insanoğlunun hırslarını, ihtiraslarını ve nihayetinde içsel boşluğunu anlatır.
İkinci hikaye ise günümüzde geçmektedir ve modern bir şehirde yaşayan bir anarşistin hayatına odaklanır. Anarşist, toplumsal adaletsizliklere karşı çıkan, mevcut sistemi sorgulayan bir kişiliğe sahiptir. Kendi içsel çatışmalarıyla boğuşurken, toplumla olan ilişkisi de kitabın önemli bir temasını oluşturur.
Kitap, bu iki farklı hikayeyi ustalıkla harmanlayarak, zengin bir tarihi, mitolojik ve felsefi içerik sunar.