Sabit Bünânî diyor ki: "Çok afacan bir genç vardı. Annesi ona hep öğüt verip dururdu. Derdi ki: 'Oğlum! Bir gün öleceksin. Mutlaka o günü düşün ve onun için hazırlık yap.' Nihayet o ölüm günü gelip çatmıştı. Oğlu can çekişmekteyken, anne oğlunun üzerine kapanarak diyordu ki: 'Oğulcağızım! İşte ben seni hep bugünle ilgili olarak uyarır dururdum ve derdim ki, 'Evlâdım! Bir gün ölüm var!' Oğlu annesine döner ve şöyle cevap verir: 'Anacığım! Benim öyle bir Rabbim var ki, O'nun iyilikleri sonsuzdur. Ben umut ediyorum ki, yaptığım bazı iyilikler sebebiyle Rabbim beni fedâ etmez." Sabit Bünânî diyor ki: "Çocukcağız, Rabbine olan hüsn-ü zannıyla rahmetli oldu. Allah rahmetiyle karşılık versin."
İspanyol vakanüvislerinin sürekli olarak gündemde tuttukları bu "kâfir” imgelemi, Salazar'ın 1570'te yayımlanan Hispania Victrix'inde çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. Kitabının ilk bölümünün ilk satırı şöyledir: "Kâfir Türklerin ve Mağribilerin Hıristiyanlara yaptıkları ve yapacakları düşmanlık artıp duruyor, çünkü biz onların sahte, yalancı ve iffetsiz Kuran'ına alaka göstermiyoruz. Ve o kahrolası peygamberleri Muhammed'e küfrediyoruz."
Zira gerçek özgürlük manevi özgürlükte gizlidir. Manevi özgürlüğe ulaşamamış bir milletin özgürlüğü, ancak milli marş ve bayraktan ibaret olacaktır. Bunlar gerçek özgürlük için yetersiz kalacaktır.