bazı kitaplarda, bazı kimselerin, söylediklerinin Allah katından geldiğine dair iddialarına rastlıyoruz.Peygamberlik ve vahiy kapısı kapandığına göre, artık hiç kimsenin "genel geçer, ilaht" bilgi aldığı şeklinde bir iddia ile ortaya çıkmasına imkân yoktur. Böylesi düşünenlerin İslami açıdan bir değer taşıyamayacağını belirtmekte yarar vardır. Üstelik, iyiniyetle de olsa, bu tür düşünceler, Kur'an'a gölge düşürecektir.Kur'an, kıyamete kadar, insanlığın yegâne hidayet rehberidir.Kur'an kaynağından beslenen, din anlayışını Kur'an'a ve sahih sünnete göre şekillendirenler, gerçek mümin olmanın tadını alabileceklerdir.
Aynı çatı inanca, İslam inancına sahip olup da kendi mensup olduğumuz mezhepten olmayan insanları doğrudan "öteki" olarak algılamamız aslında dini değil, siyasi bir meseledir. Aynı otomatik etiketleme sistemi, cemaatlerden mahallelere kadar inebilir. Bunların tamamının kökeninde İslam'ın temel kaynaklarındaki bilgiler değil, geçmiş zamanın siyasi tercih ve ekollerinin etkisi vardır. Bakarsanız hepsi İslam, hepsi Müslüman'dır fakat birisine göre yek diğeri şaşkın, sapkın, gafil yahut cahildir. İbadetlerimizde benimsediğimiz usuller, giydiğimiz esvap, tesettür anlayışımız, okuduğumuz virdler. .. Hemen hepsi, siyasi geçmişin izlerini taşır.
Sayfa 73 - Tuti KitapKitabı okudu
Reklam
Ruh ölçümüz, zaman ölçümüz, iş ölçümüz, tarih muhasebemiz, insan ve toplum meselelerini bütün bütüne örgüleştiren ideolocyamız; tek kelimeyle ve dünyada tek örnek hâlinde, bütün bunların yekûnu "İslâm'a muhatap anlayışımız'la geliyoruz!..
Hiçbir şeyin ebediyen "çağdaş" kalamayacağını savunuyordum. İslam'ın çağdan çağa, coğrafi bölgeye ve zamanın şartlarına göre yeniden ifade edilmesi, taze bir anlayışla değerlendirilmesi gerekiyordu. Değişen aslında bizim sabit değerlere ilişkin anlayışımızdır. Bizim anlayışımız geliştikçe, belli bir çağın İslamı -iman esasları hariç- bir başka çağın İslamı'yla pek benzerlik taşımayabilir.
Sayfa 155 - Mahya YayıncılıkKitabı okuyor
Evvelki Müslümanlar İslam'ı nasıl anlamışlardı?Ve biz onu ne şekilde anlamalıyız? Şüphesiz onların İslam'ı idrakleri bizim anlayışımız gibi değildi.Çünkü bugünkü anlayışımıza göre İslam,pratik hayatımızın dışında ifa etmek mecburiyetinde olduğumuz birtakım ibadetler manzumesinden ibarettir.Böyle olunca,insan ibadet sırasında tam bir içtenlikle Allah'a dönebilir,bununla beraber,hayatın icablarından herhangi birini yerine getirmek üzere,yüzünü tekrar başka bir cihete(yöne) çevirebilir.
Sayfa 5
‘İnsana göre hak değil, hakka göre insan’ belirleriz. Birilerine göre şekillenmiş bir İslam anlayışımız olamaz. İslam’a göre şekillenmiş insan tiplerimiz vardır.
Reklam
Atatürk dönemi Türk Tarih Kurumunun milliyetçilik tarifi
"Milliyetçilik belirtileri bizde, milli kurtuluş hareketine kadar pek önemsiz olmuştu. Osmanlı İmparatorlUğu, hakimiyeti altındaki çeşitli unsurlardan bir «Osmanlı milleti» yaratmaya çalışmış, ama Osmanlıcılık siyaseti kesin bir başarısızlığa uğramıştı. Bu başarısızlık bazı nazariyecilerin ümmet, Müslüman, Millet fikirlerini, ve İslam Birliği
Sayfa 206Kitabı okudu
92 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.