Çok imansız bir din anlayışımız var. 50 bin liraya umreye 230 bin liraya hacca gidip İslam'ın davası diye aç-susuz olan Gazzeli çocuklara dua ediyoruz. Hiç utanmıyoruz, yüzümüz de kızarmadığı için gören de nur yüzlü diyor. Peygamber bu durumda hac-umre yapar mıydı sizce? ...✍️🏻—Yavuz Yıldızbaş
KADER, Kader konusu, geçmişe yönelik konuşulur Geleceğe yönelik ise sorumluluklar konuşulmalıdır, geleceği bilip ne yapacaksın ki ? Kimyan bozulur ! özgürlük konusunun ise cevabı yok,
Reklam
İslam
"Sıkıntı O'nda değil, bizim anlayışımız alçaklarda."
Ahlak Ulan Ahlak..! (Şunu bir okuyun hele)
Tabiatta tekrar hakimdir. Herhangi bir ağaç bahar geldiğinde ben yeşermeyeceğim diyemez. Yeşermiyorsa ölüdür zaten. Hayvan ve bitkiler tabiat kanunlarına uymaya mecburdurlar. Ancak insan farklıdır. İnsanda iç güdü (nefis) ile birlikte bir de akıl vardır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en büyük özelliklerinden biri seçme, değiştirme ve inşa etme potansiyelidir. Eğer insan bu aklı iyiye kullanırsa iyi, kötüye kullanırsa kötü ahlak sahibi olur. İyiyi ve kötüyü de ahlak anlayışımız belirler. Her medeniyetin kendi ahlak anlayışı vardır. Hak-batıl mücadelesi de doğru ile yanlış ahlakın çatışmasıdır. Her hareket ve ideolojinin kendi ahlak anlayışı vardır. (Elhamdülillah ki biz İslam ahlakını benimsiyoruz. Acaba benimsiyoruz muyuz diye uyuz bir soru sorayım.Hatta biraz daha soruyu hususileştireyim; Kapitalizm de ahlaktan bağımsız bir hareket olmadığına göre Kapitalizm ahlakı Müslümanların ahlakından ne aldı diye bir soru bırakayım...) Ahlak varsa insan her istediğini yapamaz. Sınırsız özgürlük peşinde koşanlar ahlak tanımayanlardır da denebilir. Bir toplumun ahlak anlayışına ters davrananlar o toplumun huzur ve güveninin bir kısmını gasp etmiş olurlar. Bu gasp da karşılıksız bırakılmamalıdır. Bu sebepten dolayı hukuk vardır. Neyse bu mevzu uzar... Sadettin Ökten Hoca'nın gençlerle başbaşa programından alıntılar ve üzerine zeyl diyelim...
Kral Çırılçıplak
Peygamberimiz vefaat etmiş, ümmet birbiriyle kavgaya dövüşe savaşa başlamış. (Dört büyük halifenin üçü müslümanlar tarafından öldürülmüş, cemel, siffin, kerbela, muaviye, yezid... Kabe yıkılma tehlikesi bile geçirmiş) bu kavga bugün dahi mevcuttur. Sünniler Şia yı Şia sünnileri cini kadar sevmez. Hatta farklı düşünen iki Sünni İlahiyatçı yada molla bile birbiriyle kavga etmeden zor konuşur. Oysa Allah Kur'an-ı aramızdaki ihtilafı çözmesi için gönderdiğini söylüyor. AMA İSLAM TARİHİ BOYUNCA ÜZERİNE İHTİLAF OLMAYAN BİR TEK KONU YOK! DEMEK Kİ BİZİM KURAN ANLAYIŞIMIZ BASTAN AŞAĞI YANLIŞ DÜNDE BUGÜNDE!
TÜRKEŞ’İN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI Başbuğ Alparslan Türkeş’in, milliyetçilik anlayışını ortaya koymak için, Başbuğ Türkeş’in yazmış olduğu 9 Işık kitabının 88’nci sayfasında ona ait şu cümleler yeterlidir sanırım: “Türk Milliyetçiliği ne demektir? Türk Milliyetçiliği, Türk Milletine karşı beslenen derin sevgi, bağlılık duygusunun, müşterek bir
Reklam
Ekmeğe Dair Birkaç Söz
Özellikle küçükken yer sofrasında yemek yerken ekmeği yere koyma gafletinde bulunduk mu bunu fark eder etmez telaşlanır, ekmeği alıp öperek alnımıza kor ve sofraya geri koyardık. Bu telaş suni değildi ki tam aksine kısa süreli bir nedameti doğururdu. Bunu biz büyüklerimizden görmüştük, ekmek nimetti, ve bir şeye nimet denildi ise o azizdi. Nimet Allah'ın bize lütfettiği şey idi. Ona nankörlük Allah'a nankörlüğe dönüşmüştü. Şimdi bizim neslimiz masada yemek yemeğe devam eder (yer sofrasında bir ayağımızı yukarı dikerek midemize baskı yapışımızı ve az yeyişimizi hatırlayın) ve İslâm ahlakını burada da tebarüz ettirmez ise sonraki nesiller nankörlüğü normal addedecek, ekmeğe kıymet verene şaşkın gözlerle bakacaklar. Üzerimize düşen vazife büyük, önce kendi ailemizde sonra dost çevremizde halka halka diriltmemiz gereken sünnete içkin kültür anlayışımız var. Modernistlerin ve entelektüellerin taşrayı aşağılamasına bakmayın, onlar arada kalmışlıklarının üstünü örtmek derdindeler. Batının düşük gayri meşru çocukları mesabesinde zihinleri.
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.