Kökenlerinden kopuk olarak ürünlerinin simülasyonu olabilir. Ama kökenle irtibatı kopuk, dolayısıyla o nokta çok önemli. Asılla, kökenle irtibatı kopuk; ama ürünlerin simülasyonu. Daha açık söyleyebilirim: Modern Batı düşüncesi İslam düşüncesinin ürünlerinin simülasyonu olmakla birlikte, İslam düşüncesinin kaynakları ile irtibatsız bir şekilde teşekkül etmiştir. Şu anda İslam dün yasında yaşadığımızın Batı'daki olup biten şeylerin kökenlerinden kopuk bir simülasyonu olmasına benzemektedir, sanki.
Sayfa 24 - Tahsin GörgünKitabı okuyor
Biyologlar ceninin embriyolojisinin türün biçimsel aşamalarını yansıttığını düşünürler. İslâm açısından bu tezi doğrulamak veya şüpheli görmek için hiçbir doktrinal sebep yoktur. Gerek bu tez gerekse başka tezler konusunda Kur'an düşüncesi her dini düşünce gibi alegorik kalmak istemiştir.
Sayfa 31
Reklam
SubhanAllah
"Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var?" (42/Şûrâ, 21) Allah'ın izin vermediği biçimde; hayatın yeni ihtiyaçları için yeni kanunlar koyup insanları bunlara boyun eğdirmek hak ve salahiyetine sahip olduğu varsayılan başka ilahlar icat etmek anlamına gelir.
Sayfa 57 - BekaKitabı okuyor
وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ د۪ينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ "Kim de İslam dışında bir din ararsa ondan kabul edilmez. Ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur." (3/Âl-i İmran, 85) Allah Teala'nın hiçbir kimseden, İslam'ın haricinde herhangi bir dini/herhangi bir, kanunu veya hayat sistemini kabul etmeyeceğini bildirmektedir.
Sayfa 56 - BekaKitabı okuyor
"Allah indinde (geçerli olan) tek din İslam’dır." (3/Âl-i İmran, 19) Allah Teâlânın razı olacağı ve din olarak kabul edeceği nizamı bildirmektedir. Din, insanların bir kısmının üzerinde yürüduğu yol anlamına gelir. Eğer onların hayatı, Allah'ın belirlediği yolu takip ediyorsa onlar, Allah'ın dini üzeredirler, yok hayatları Allah'tan başkasının belirlediği herhangi bir yolu takip ediyorsa onlar, Allah'ın dini üzere değillerdir.
Sayfa 56 - BekaKitabı okuyor
HK
Bizler islam'ın Medine'nin hakikatini kadrini kiymetini bilmiyoruz Hicreti yesribten medineye yaptiran din memurlari sayesinde insanimiz yesrib nediri medine nediri ayristiramiyor Yesrib dunyasindan medine dunyasina nasil geciliri düşünme dahi düşünemiyor Yaşadığım dünyayı kafir dediğim akil duzenliyor Tukettigim ürünleri hizmetleri kafir dedigim akil uretiyor Ama ben muslumanim demekle bu dunyada çile çeksem de öldükten sonra cennete gideceğim düşüncesi ile gönlümü ferahlatıyorum Madem oyle idi Abdullah oğlu Muhammed s.a.v. neden her gününe bir sürü çile sığdırdı Şu duayı oku uçarsın Şu salavatı çek zengin olursun Şunu yap direk cennetliksinle olsaydı bu din Bunu en iyi Abdullah oğlu Muhammed s.a.v. efendimiz ve eshabı r.a.hum yapardı Ama onların ömürleri çile ile cefa ile geçti Onlar dünyalarına dinlerini uydurmadı Dinlerine dünyalarını memur kıldı Dünyaları da ahiretleri de mamur oldu elhamdulillah
Reklam
“İslamda resmî bir devlet anlayışı yoktur. ‘İslam devleti’ düşüncesi modern Müslümanların bizde de olsun kabilinden ürettiği tepkisel bir düşüncedir.”
Sayfa 17 - AvestaKitabı okuyor
...Eğer şehri almadan geri dönerse tekrar gelmeye ömrü yetmemyebilirdi, Peygamber (s.a.v.) müjdesi almış bu toprakları İslam topraklarına katmaktan başka düşüncesi yoktu.
Sayfa 224 - Yediveren YayınlarıKitabı okudu
Allah insanı her şeyden evvel yeryüzünde halife olması için yaratmış ve halifelik vazifesini yerine getirebilmesi, Allah'ın insan ve onu çepeçevre kuşatan hayat ile ilgili kaderinin onun çalışma, hareket ve faaliyetiyle tahakkuk etmesi için de yeryüzünün zenginlik ve güçlerinin tümünü ta başından beri ona musahhar kılmış, yeryüzüne hakim olan sünnet ve yasaları bilme kudreti bahşetmiştir.
Sayfa 35 - BekaKitabı okuyor
Zira canlı bir pratik, ancak itikadi bir düşünce ve bakış açısıyla kaynaklanır ve onun üzerinde yükselebilir.
Sayfa 34 - BekaKitabı okuyor
Reklam
Zira insan heva ve şehvet sahibi, eksik ve bilgisizdir.
Sayfa 33 - BekaKitabı okuyor
Cahiliye, beşerî düzenlerin tümünde ortaya çıkar.
Sayfa 33 - BekaKitabı okuyor
Bir nizamın İslâmî olup olmadığına, onun kaynağına bakılarak karar verilir. Eğer Allah'tan kaynaklanıyorsa o nizam İslâmîdir ve ancak o vakit hakim olan dinin İslâm olduğundan bahsetmek mümkün olabilir. Eğer Allah'ın dışındaki bir kaynaktan kaynaklanıyorsa, o nizam cahilîdir ve orada cahiliyenin hakimiyeti sözkonusudur. Her durum ve nizamda, ayrıntılarına dalmaya ihtiyaç bulunmaksızın, cahiliye ile İslâm arasındaki yolların ayrım noktası işte budur. İşte bu nedenle beşerî nizamların tümünde insanlar, Allah'ı bırakarak birbirlerine Rab edinirler.
Sayfa 33 - BekaKitabı okuyor
Fert, kurum veya muaayyen bir zümre, herhangi bir insan için, Allah'tan başka veya Allah ile beraber, in- san hayatında ilahlık, rablık, otorite ve hakimiyet hakkının gereğini yerine getirebileceğini ileri sürer. Bu suretle, hayatları bu bakış açısına uygun olarak şekillenen insanlar, Allah'ın haricinde ilahın olmadığı- na şehadet etmemiş sayılırlar. Bunların herbiri birbirinden tamamen ayrı başlı- başına birer bakış açısı ve hayat sistemidir. Bunların herhangi bir noktada birleşmeleri imkân haricidir; zira biri İslâm, diğeri ise cahiliyedir. İnsanların kendi icatları olan cahilî düzenlerinin şekil ve isimlerinin farklılık göstermesinin hiçbir önemi yoktur. Onların cahilî düzenlerine halkın egemenliği, kominizm, kapitalizm, diktatörlük, otokrasi veya demokrasi ismini vermeleri hiçbir şeyi değiştirmez. Bu gibi şekil farklılıklarına ve isimlendirmelere itibar edilmez. Zira bütün bu şekil ve isimlendirmeler; Allah'ın insan hayatı üzerindeki ilahlığını, rablığını, otorite ve hakimiyetini reddetme ve insanın insana kulluk etmesi esasında müşterektirler.
Sayfa 32 - BekaKitabı okuyor
"Vicdan, değişik seviyelerde az çok hepimizde mevcuttur. Fakat bu vicdan öyle zannedildiği gibi yaratılıştan sahip olduğumuz bir çekirdek üzerine kurulu olsaydı şüphe yoktu ki gayet dar ve yetersiz olacaktı. Halbuki her zaman ve mekanda sahibi için mutlaka "yeterli" olan bu manevi olgu, daima tecrübelere borçlu ve bilgilerimize dayalıdır. Öyle bilgiler ki bazısı duygusal hayatımıza bağlı olduğu için gayet seri ve erken gelişir. Diğer bir kısmı da asıl tecrübelere ve özellikle de gayet ince görücü mürebbiler, psikoloji bilginleri vasıtasıyla elde edileceği için ancak insanın beyninin yavaş ve tedrici bir şekilde olgunlaşmasına bağlıdır ve gecikicidir. Bu şekilde oluşan vicdan hayatımızın akışı esnasında daima kendisine katılan yeni fikirler ile olgunlaşır. Bazı eski fikirler, yanlış tecrübelere bağlı neticeler zayıflar, düşer, mahvolur hatta öyle bir zaman gelir ki bir süre önce ruh ve vicdanımızın olanca rahatlığı ile yaptığımız bir hareketten utanırız ve bu ispat eder ki günler geçtikçe benliğimiz de vicdanımız da değişiyor, başkalaşıyor. Ömrümüzün ilk anlarından beri sahip olduğumuz idrakler sonraları birtakım tecrübelerimizle kesinlik kazanınca bizim için çok önemli ve birbirini izleyen davranışlar düzeni olur. Artık gerek beş duyu gücü aracılığıyla gerekse diğer yollarla maneviyatımıza giren her düşünce bu düzene rast gelecek, onunla ölçülecektir. Bu durum öyle manevi bir darbedir ki düşüncelerimizin sürekli olan zorunlu akışını ihlal etmeyi başarır." Modern Dönem İslam Düşüncesi Fikirleri (Baha Tevfik) - Hüseyin Sarıoğlu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.