İslâm değerlerinin çağımızın bilim ve teknik kafasıyla birleşip beraber yaşayacağını ummak bir avuntudan ibarettir.Çünkü günümüzde hakim olan bilim ve teknik, Batı'da belli bir dönemde belirlenmiş bir kafa yapısının uzantısıdır;belli bir toplumsal yapının sinesinde gelişmiş, vasıfları İslam'la taban tabana zıt bir sınıf eliyle gücünü dünya ölçüsünde yaymıştır.Bilimin ilerlemesi, bilime has özelliklerden değil, o bilim görüşünden en çok fayda sağlayan insanlar yüzündendir.Bu yüzdendir ki bu günkü hayatı biçimlendiren teknik teçhizat değil, o teknik teçhizatın ortaya çıkmasına ve bazı insnalarin kâr ve kuvvet sağlamasına yol açan müesseselerdir.
Mantık - Logique: Mantık kelimesi, nutuk gibi, arapçadır. Manası anla­şılan seslerle söz söylemek demektir. Abbasiler (762-1258) devrinin ilk asrında Eski Yunan felsefesi, tercüme yolu ile İslam alemine girerken Logik kelimesi de, diğer bazı yunanca terimler gibi olduğu şekilde arapçaya geçmiştir. Nitekim ilk arapça tercüme­lerde Riyaziyat terimi yoktur, Matematika vardır; Bedi ve Beyan yoktur, Retorika; Madde yoktur, Heyula vardır. Bunlar gibi Mantık kelimesi yoktur, buna Logika de­mişlerdir. Logik kelimesinin Eski Yunan'da ilk defa kesin olarak ne zaman kullanıldığı belli değildir. Bu kelime, Aristo metinlerinde yoktur. Organon isimli meşhur ve mühim kitabının son üç kısmında metod olarak kullandığı bölüme sonradan Logik denilmiştir. Bu kelimenin aslı, Logos'tur. Zihindeki bir düşüncenin ifadesi ve işareti demektir. Onun için akıl ve söz manalarına gelir. Yunan yazarları ''Epistemelogik'" ve "Techno­ logik" terimlerini Bilgi ve Teknik (Fen) mantık'ı veya bilgisi manasına kullanmışlardır. Bugün bile birçok yeni kurulan bilimlere ad verilirken Garp'ta çok kere Logi kelimesi son-ek olarak alınır. Geologi , Yer kabuğunun yapısını açıklamada kullanılan mantık, yani bilgi; Psikologi, ruh olaylarının izahına tatbik edilen mantık; Sosyologi, insan topluluklarını inceleyen bilim manasında böylece bileşik birer isim olmuşlardır.
Reklam
Avrupa ve İslam Mirası
Şayet Avrupa, artık bütün tarihin merkezi gibi görülmekten vazgeçilir ve insanî gelişme bir bütün olarak değerlendirilirse, 7. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar bir kara deliğin olmadığı, aksine tarihin en parlak medeniyetlerinden birinin, yani İslâm medeniyetinin ortaya çıktığının kabul edilmesi gerekir. Bazen "demir çağı" adı da verilen “karanlık” bir dönemin ardından Grek medeniyetinin belge ve bilgilerine Rönesans hiç de öyle doğrudan ve dolaysız bir şekilde mirasçı olmuş değildir. Ne Hıristiyanlık Helen dehasının bir uzantısıdır, ne de Aziz Toma (Saint Thomas) Aristoteles'in halefidir. Hz. İsa dünyaya gelmezden üç asır önce Arşimet'in ölümüyle birlikte askıya alınan ilimlerin gelişim seyrini Galile de yeniden başlatmamıştır. Dolayısıyla Batı'nın "gözkamaştırıcı tekbaşınalığı” (bilim, teknik ve sanatta her şeyi sadece ve sadece Batı yapmıştır iddiası) tam bir yutturmacadır. Yalancı bir rüya gibi kurtulunması gereken ve Avrupa'yı dünyanın merkezi gösteren birinci efsane işte budur! İslâm medeniyeti, bin sene boyunca geçmişi zenginleştirdi ve geleceği hazırladı. Bin sene boyu üstlenip yüklendiği bir kültürü İspanya ve Sicilya yoluyla Avrupa'ya aktardı.
Açılan araya bir diğer örnek de 1577'de Galata'da inşa edilen büyük rasathanenin kaderinde görülebilir. Rasathane İslam bilim tarihinde önemli bir şahsiyet olan ve astronomi, optik ve mekanik saatler üzerine bazı kitapların yazarı olan Takiyüddin'in (yaklaşık 1526- 1585) girişimidir. Suriye veya Mısır'da doğan (kaynaklar farklı vermektedir) Takiyüddin Kahire'de öğrenim görmüş, fakih ve mütekellim kariyerinin peşinde İstanbul'a gitmiştir. 1571 'de Il. Selim'in müneccimbaşılığına (astronom ve astrolog) getirilmiştir. Birkaç yıl sonra yeni sultan, Ill. Murad'ı rasathane inşasına ikna etti. Bu rasathane, meşhur çağdaşı Danimarkalı astronom Tycho Brahe rasathanesine teknik ekipman ve uzman personel bakımından denkti. Ancak kıyaslama burada nihayete erer çünkü Tycho Brahe'in rasathanesi ve eseri astronomi biliminde çok geniş bir gelişim yolu açtı. Takiyüddin'in rasathanesi ise Başmüftü'nün tavsiyesi üzerine sultanın emriyle bir grup Yeniçeri tarafından yerle bir edildi.
Romantik dönemde, tarihsel olgulara karşı adil olmayan periyotlaştırmanın etkisi altında henüz yeni doğmuş olan tek yönlü ‘Rönesans’ kavramının ve ortaçağın başarılarını yadsımanın hakim olduğu dönemde, Jacques Sédillot ve oğlu Louis-Amélie, Ebū el-Ḥasan el-Marrākūşī’nin (7./13. yy.) uygulamalı astronomi ve astronomik aletlere ilişkin muhteşem eserinin Paris’te bulunan Arapça el yazmasından Fransızca tercümesini 1834 yılında yayınladılar. Bunu on yıl sonra oğul Sédillot’nun el-Marrākūşī’nin kitabı üzerine yaptığı hayranlık uyandıran çalışması takip etti. Gerçi önceki dönemlerde Johann Gottfried Herder (1744-1803), Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832), Kurt Sprengel (1766-1833) ve Alexander von Humboldt (1769-1859) gibi şahsiyetler hümanist bir anlayışla Müslümanlara veya Araplara bilim tarihinde layık oldukları takdiri yöneltmişlerdi. Bununla birlikte baba ve oğul Sédillot bilim dünyasının, Arap-İslam kültür çevresinin ortaya koyduğu başarılara karşı adil bir davranış için onlarca yıl süren bir mücadele verdiler, her ne kadar bu, meslektaşları ve Fransız Akademisi tarafından pek hoş karşılanmamış olsa da. Sédillotlar tarafından sürdürülen mücadelenin, yorulmak bilmez bilim adamı Joseph-Toussaint Reinaud’un (1795-1867) daha aşağı kalmayan bir yaratıcılık ve inançla coğrafya, İslamî arkeoloji, savaş tekniği alanlarında başardığı ve yaşamını adadığı eserlerle desteklenmesi bir şans olmuştu. Reinaud çalışmalarının birisinde, bilimler tarihinin bütünlüğünü veciz bir şekilde ifade eden şu düşünceye ulaşmıştı.
Doğu'nun ve İslâm Dünyasının hali insanı ürpertiyor. Yine bir mistiklik hüküm sürmekte ruhlarda, ama, bu başka bir mistisizm. Olumsuz bir mistisizm, kara mistisizm. Batı'dan gelme ne kadar kavram varsa onları en kısa zamanda mistik bir ışık halesinin içine almayı becermiş Doğu ruhu, Doğu mizacı. Bir vakitler Batı'ya karşı gurur
Sayfa 14 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1864'TE İSTANBUL'DA DOĞAN SALİH ZEKİ BEY DÖRT YAŞINDA ANNESİNİ, ALTI YAŞINDA BABASINI KAYBETTİ. DARÜŞŞAFAKADAKİ EĞİTİMİNİN ARDINDAN HAYATININ MERKEZİNE BİLİMİ KOYDU. GERİDE SAYISIZ ESER BIRAKAN SALIH ZEKİ, İSLAM DÜNYASININ BİLİM TARİHİNİ KALEME ALDIĞI ASAR-I BAKIYE İLE BUGÜN TÜRK BİLİM TARİHÇİLİĞİNİN KURUCUSU SAYILIYOR. Hocasıyla geçen bir konuşmasında, DERSİNE GİRDİĞİM İLK GÜN BÜYÜK İŞLER YAPACAĞINI ANLAMIŞTIM AMA DARÜLFÜNUNA REKTÖR OLUP DA BENİ HOCA OLARAK İŞE ALACAĞIN AKLIMA GELMEZDİ!
13,14,15yaştaki birisi için bu kitap listesi inanılır gibi değil
Liste şöyleydi; (Önce ortaokul dönemi) Allah'm Askerleri Komünist Rusya Darwin'in Yalanları Nasyonalizm ve Alman Milliyetçiliği Bilimde îslam Siyonistlerin Sonu Peygamber Efendimizin Üstün Ahlakı
«Hanımlar, efendiler, bu son yılların devrimci yaşa­yışında, ağır fedakârlıklarla dolu mücadele yaşayışında, ulusu ölümden kurtararak kurtuluşa ve bağımsızlığa götü­ren kararlılık ve çalışma yaşayışında, ulusun her bireyinin çalışması, çabası, yardımı geçmiştir. Bu arada en çok sük- lanla anmak ve yinelemek gereken bir yardım vardır ki o da
Sayfa 367Kitabı okudu
_Prens Said Halim Paşa, Mısır eski valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve 1913-1916 arası Osmanlı Sadrazamı olarak hükümetin başıdır. İttihat Terakki üyesi, Meşrutiyetçi ve muhafazakar islamcılığın en öndeki temsilcilerindendir. Meseleleri İslamcılık açısından ele almıştır. Devletin kurtuluşu için batı kanunlarını değil, şeriatın
Reklam
Osmanlı'da bilim üretmek
1577'de Galata'da inşa edilen büyük rasathane İslam bilim tarihinde önemli bir șahsiyet olan ve astronomi, optik ve mekanik saatler üzerine bazı kitapların yazarı olan Takiyüddin'in (yaklaşık 1526-1585) girişimidir. Suriye veya Mısır'da doğan (kaynaklar farklı vermektedir) Takiyüddin Kahire'de öğrenim görmüş, fakih ve mütekellim kariyerinin peșinde İstanbul'a gitmiştir. 1571'de I. Selim'in müneccimbaşılığına (astronom ve astrolog) getirilmişti. Birkaç yıl sonra yeni sultan, II. Murad'ı rasathane inşasına ikna etti. Bu rasathane, meşhur çağdaşı Danimarkalı astronom Tycho Brahe'nin rasathanesine ekipman ve uzman personel bakımından denkti. Ancak kıyaslama burada nihayete erer çünkü Tycho Brahe'in rarasathanesine teknik ekipman ve uzman astronomi biliminde çok geniş bir gelişim yolu açtı. Takiyüddin'in rasathanesi ise Başmüftü'nün tavsiyesi üizerine sultanin emriyle bir grup Yeniçeri tarafından yerle bir edildi. Bu rasathanenin İslam diyarında birçok selefi olduğu halde modernleşme çağına kadar herhangi bir halefi olmamıştır.
Sayfa 95 - Toplumsal ve Kültürel EngellerKitabı okudu
Bilim ve Teknik, Pietro Corsi
Avrupa’nın Geri Kalan Kısmında Bilimsel İlerlemeler * İskenderiye geleneği * İtalya yarımadası V ila X. yüzyıllar arasında teknik ve tarım alanındaki bazı önemli yenilikler dışında bilim ve teknik alanında böyle bir genel çöküş döneminden geçerken, son 20 yılda yürütülen araştırmaların katkısıyla, Avrupa’nın geri kalan kısmında, Akdeniz’de ve
Sayfa 408Kitabı okudu
Çöküş dönemi
Bu Batılılaşmış kafalar, ne vazık ki, çaresini bulmak istedikleri hastalığın ne doğasını, ne nitelkiğini hiç bir zaman gerektiği ölçüde anlayamadıkları gibi, yükselmesini sağlamak için boş yere uğrasıp durdukları toplumu da ne yazık ki öğrenememiş, tanıyamamışlardır. Işte bunun içindir ki, bu kafalar, Islam dünyasının zaten çok kararsız,
Sayfa 43 - PınarKitabı okudu
182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.