Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
islam'ın belki de en tartışmalı ve yanlış anlaşılan yönlerinden bir tanesi cihat kavramıdır. Bazı Müslüman grupları cihat fikrini yan­ lış yorumlayarak onu yabancılara karşı silahlı bir mücadele ile sı­ nırlarlar. Ancak bu terimin orijinal islami anlamı, inancı baskının ortasında uygulamak için karmaşık bir iç ve dış mücadeleyi ifade etmektedir. Anlamı Nedir? Cihat kelimesi "mücadele" ya da "gayret" anlamına gelen Arapça j-h-d kökünden gelmektedir. Bu kökten türetilen diğer kelimeler "çaba", "yorgunluk" ve "iş"tir. Asıl anlamı şudur: Cihat kişinin ken­di inancını engellere karşı uygulaması mücadelesidir. Cihat keli­mesinin "kutsal savaş" olarak tercüme edilmesi yanlıştır. Arapçada "kutsal savaş" kelimesi harbü'l mukaddes olarak söylenir ve bu terim Kuran'da ya da İslam edebiyatının herhangi bir diğer metninde yer almaz. Cihat kelimesi, Kuran'da birkaç kere geçer ve diğer kişiler ta­rafından inananların inançlarını bırakmaları için yapılan baskılara direnme ve kendilerini baskıcılara karşı savunma mücadelelerini anlatmak için kullanılmıştır.
Mevdûdî, Hint-Pakistan alt kıtasının entelektüel yaşamındaki ilk başlangıcını 1927 yılında daha 24 yaşındayken yapmış- tır ve ilk olarak bir dizi halinde gazetede yayımlanan etkili ilmi çalışması "İslam'da Cihad" (Jihad in Islam) büyük bir heyecan uyandırmış ve sonradan kitap halinde 1930 yılında basılmıştır. O, otuzlu yaşlarının erken yıllarında Hint-Pakistan alt kıtasının entelektüel sahnesi üzerinde önemli, baskın ve cesur bir figür olmuştur. 1933 yılından itibaren editörlüğünü yaptığı aylık dergi Tercümanü'l Kur'an, alt kıtanın Müslüman entelektüellerinin zihin dünyası üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Kırklı yaşlarından itibaren Mevdûdînin yazıları, özellikle Arapça ve İngilizce dillerine tercüme edilerek ulaşılabilir olmaya başlayınca, onun düşünceleri alt-kıtanın sınırlarının ötesini aşarak artan sayıdaki insanları cezbetmiştir. Mevdûdî'nin vefat edene kadar zamanımızın en çok okunan Müslüman yazarı olduğunu ve dünyadaki bütün İslami düşüncelerin, duyguların ve faaliyetlerin yeniden dirilmesine yoğun bir şekilde katkıda bulunduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Reklam
Harun'un, Memun'un, Gazneli Mahmut'un, Melik Şah'ın, Hülagu'nun ve sonraları Emir Timur 'un başına İslam aleminin her tarafından alimler, edipler toplanıp adeta bir çeşit akademi kuruyorlardı. Osmanlı sultanlarının sarayları, Afrika ve Asya'nın ücra köşelerinden gelmiş alimlerin toplantı yeriydi. Hıyve'de doğmuş birisi Anadolu'da kadılık, müftülük ediyor, Farsça ve Arapça yazılmış edebi eserler aynı çabuklukla yayılıyor ve bütün İslam kavimleri arasında tercüme edenler, taklit edenler ve yorumlayanlar bulunuyor. Hafız'ın, Hayyam'ın, Mevlana'nın, Ekber Şah'ın, Ebül'Ula'nın ve bu gibi ünlü alim, şair ve ediplerin eserlerini görmeyen, bilmeyen bir İslam fikir adamına rastlanmıyor.
8700 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bedeli Kanla Ödenen Tefsir
Muhteşem..Beğenmek ne kelime bayıldım...Bunu okumayan Tefsir okudum demesin!!! ''İlmî ve fikrî çalışmalarını önceleri daha çok Kur’an’ın edebî i‘câzı üzerinde yoğunlaştıran Seyyid Kutub, daha sonra Kur’ân-ı Kerîm’den ilham alarak hazırladığı makalelerini “Fî Ẓılâli’l-Ḳurʾân” başlığı altında el-Müslimûn dergisinde yayımlamaya başlamış,
Fi Zilal-il Kur'an (16 Cilt Takım)
Fi Zilal-il Kur'an (16 Cilt Takım)Seyyid Kutub · Miraç Yayınları · 2021223 okunma
İslam'ın kutsal kitabına Goethe'nin gösterdiği saygı, hayranlığının yanı sıra bu kutsal kitabın bilhassa dilden mülhem değerine dayanıyordu. Gerçi o Kur'an'ı orijinal dilinde okuyamıyordu, fakat onun olağanüstü ince edebî hissi, metninin kalitesini anlamasına yetiyordu; yeter ki Kur'an eksiksiz bir tercüme ile önünde bulunsun. Eğer Herder Kur'an'ı bir dil âbidesi olarak övüyorsa, bu demektir ki aynı mukaddes kitap onun genç dostunda da tam bir yankı bulacaktır. Goethe bunu tekrar be tekrar ifade etmiştir: Doğu Batı Divanı'nın baskı için kullanılmayan bir tanıtım notunda şiar, "hayreti mucip Kur'an"ı Arap şiirinin diğer eserlerinin yanına yerleştirir.
1954 yılı Haziranı'nda İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanlığı'na seçildiği zaman kırk üç yaşındaydı. Gündüzler resmi toplantılarda, geceler resmi davetlerde geçiyordu. Sevimli kişiliği her toplantıda aranıyordu. Tatlı sohbeti, her toplantının vazgeçilmez üyesi yapmıştı Mustafa İnan'ı. Özellikle üstün hafızası hayranlık uyandırıyordu. Yahya Kemal, düzenlediği her toplantıdan önce, "Aman Mustafa'ya da haber verilsin," diyordu. Kimse Yahya Kemal'in şiirlerini Mustafa Hoca gibi ezberleyemiyordu, kimse Yahya Kemal'in şiirlerini Mustafa Hoca gibi duyarak okuyamıyordu. Kimse Fuzuli'den, Baki'den, Nedim'den ve daha birçoklarından Mustafa Hoca gibi yerinde örnekler veremiyordu. Tasavvuftan da söz ediyordu Mustafa Hoca, İslâm'dan da söz ediyordu. Behçet Kemal, kendi yaptığı 'şeci' Kur'an çevirisini okurken, onun bir tercüme yanlışını Mustafa İnan düzeltmemiş miydi? Mustafa Hoca Arapça da mı biliyordu? O her şeyi biliyordu canım
Sayfa 145
Reklam
.... Atatürk'ün Din Hakkında Sansürlenen Görüşleri Atatürk'e ilişkin olarak 2 önemli çarpıtma yapılıyor. Biri Batılılaşma konusunda... Diğeri din konusunda... İlki, Atatürk'ün hedef olarak Avrupa'yı göstermediği iddiasına dayanıyor. İkincisi, -dinci kesimin ve medyanın sürekli yaptığı gibi- ısrarla Atatürk'ü dua ederken,
1472 syf.
·
Puan vermedi
Diyanetin bu tarz çalışmalarını beğenmekle beraber; bazı tercüme hatalarının, tevillerinin de olduğunu belirtmeden edemeyeceğim. Hatta bazı hadislerin metinleri, sanki bilinçli bir şekilde "tahrif" edilmiştir. Günümüze uyarlayalım düşüncesi ya da belli kesimi, zihniyeti rahatsız etmeyelim düşüncesinden önce Allah'tan korkmak lazım. Böyle değerli eserlere de yazık etmemek gerekir. Bazı metin hataları, anlatım bozuklukları ile karşılaşabilirsiniz. Lakin buna rağmen güzel bir editörlük göze çarpıyor. Sened noktasında, birkaç ravi isminde hatalar mevcuttu. Elimden geldiğince mail olarak düzelttirmeye çalıştım. Son olarak baskı kalitesi, arapça metin (eksiklik olsa da) sunulması kitabın kalitesini arttırmış diyebilirim.
Riyazü's Salihin (3 Cilt Takım)
Riyazü's Salihin (3 Cilt Takım)İmam Nevevi · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 20133,096 okunma
6.cilt
1383. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Benim tarafımdan (tebliğ edilen Kur'ân'dan) bir âyet bile olsa insanlara ulaştırınız. İsrailoğulları(nın ibretli kıssaları)ndan da haber verebilirsiniz. Bunda bir sakınca yoktur. Kim bile bile bana
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Reklam
Arapçayı bilmeden hafız olmak
Bence bahis mevzusu olacak şey, ayrı ayrı okul de- ğildir. Millete dinini, imanını, bütün insanlık ihtiyaçları- nı vermek için bir yer vardır ki, ona okul derler. İsterse- niz medrese diyelim. Fakat ona başka, ötekine başka bir şey demeyelim. Başka bir şey olamaz. Bir tane olur ve o hakiki bir millet yetiştirecektir ve İslam yetiştirecektir. Bu
144 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ortaçağ'dan refahı çıkacağını sanan bir zihniyetle kriz aşılamaz
İslamın krizi, Arap entelektüellerinden oluşan bir komite tarafından hazır­lanan ve Birleşmiş Millerler himayesinde yayınlanan 2002 Yılında Arap Ülkelerindeki İnsani Gelişmişlik raporu, bazı çarpıcı karışıklıkları ortaya koyuyor. Arap dünyası senede yaklaşık 330 kitap çeviriyor ki bu rakam, Yunanistan'ın çevirdiği kitap sayısının beşte
İslam’ın Krizi
İslam’ın KriziBernard Lewis · Kronik Kitap Yayınlar · 2023284 okunma
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu kitabın yazarı Reynold Alleyne Nicholson tasavvuf uzmanı İngiliz bir oryantalisttir. Aynı zamanda Mevlâna Celâleddin Rûmî üzerine de ihtisas yapan bir kişi olarak Mesnevi'yi İngilizce'ye tercüme etmiştir. Bu kitap tasavvuf ve diğer Doğu inançlarından olarak Budizm ile etkileşim anlamındaki korelasyonu anlamak açısından da son derece önemli. Bir tasavvuf ehli olarak İbrahim bin Ethem'in hayatının Gotama Buda'ya benzemesi ve onun gibi zenginlik ve şatafatı terkederek çile hayatına yönelmesi onun Budizm'den de etkilendiği düşüncesi dile getirilir bu kitapta. Aynı zamanda Budizm'deki Nirvana kavramıyla İslamî tasavvuftaki fenâfillah kavramı arasındaki benzerlikler ve nüanslara da değinilmiş. Tasavvufu ve sufiliğin mistik yönünü bir Batılının gözünden anlamak adına oldukça kısa ve öz bir kitap. İyi okumalar dilerim.
İslam'ın Mistik Yüzü: Sufiler
İslam'ın Mistik Yüzü: SufilerReynold A. Nicholson · Kapı Yayınları · 02 okunma
vurgulanması gereken bir başka Türk kökenli topluluk Sabarlardır. Batı Sibirya'dan kopup gelerek Kafkaslarda yaklaşık bir yüzyıl hakim olmuşlardır. Sabarlar, Bizans tarihi kaynaklarında özellikle teknolojilerinin gelişmiş seviyeleriyle ün kazanmışlardır. Ayrıca 520'li yıllarda İncil'in Türkçeye tercüme edildiği dahi bildirilmiştir. Üç yüz yıllık bir ömre sahip Hazar Kağanlığı farklı dinlere tanıdığı geniş hoşgörü ile tanınmıştı. Zamanının iki büyük imparatorluğu Bizans ve İslam (Emevi ve Abbasi) imparatorluklarını Kafkaslarda başarı ile durdurmuşlardı. 860'larda Peçenekler, bir yüzyıl sonra Uzlar (Oğuzlar) , devamında da Kuman-Kıpçaklar, Orta Asya'nın bozkırlarından koparak Doğu Avrupa ve Balkanlara gelerek önemli tarihi roller oynadılar.
1.188 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.