Onlara "İstanbul'da bir şey fark ettim.İslami düzen diye birşey yokmuş.Buna imkan da yokmuş. İslam ahlakına sahip devlet yöneticileri olabilir. Fakat hepsi bu. İslami düzen kuracağız diye boşuna hayallere kapılmayın" dediğimde hepsi çok şaşırmıştı
16. ASIR ŞAİRLERİNDEN EDİRNELİ NAZMÎ Türkiye’de Osmanlı sülalesi hâkim olduktan sonra(1) acem taklidi divan edebiyatının kuvvetle yayılarak milli dil ve kültürümüzü şiddetle tehdit etmesi üzerine on beşinci asrın sonlarında Türkiye’de bir dilde milliyetperverlik cereyanı baş gösterdi. Aruz vezniyle olmakla beraber, yalnız Türkçe sözler ve hatta
Reklam
Belli bir açıdan, Müslüman ülkelerdeki mevcut tüm hükümetler, Müslüman toplumlara uygun bir toplum düzeni teklif eden İslami harekete karşı suni bir baraj hükmündedirler. Bu gücü ve suni bir şekilde devam ettirilen bu rejimleri kaldırdığınız vakit, İslami düzen bir gecede tesis edilebilecektir.
Sayfa 124
İslam ataerkil düzeni getirmemiş; Hz. Peygamber'in vefatından sonra tarihî süreçler içerisinde ataerkil düzen İslam'ı kendine göre şekillendirmiştir.
Bu hakikatlerle birlikte İslami düzenin karakteri de demokrasi olarak belirlenir. Lakin biçimsel değil özü itibariyle ve uzlaşmacı bir demokrasi. Bu tür bir demokrasi, hükümetlerin halkın hislerini fikre ve amele döktükleri, halkın iradesinin doğrudan tecellisi yolunda çalıştığı yerlerde kaimdir. İslami nizamın tesisi, en üst seviyeden demokratik bir icraattir zira bu hem Müslüman halkın hem de sıradan insanın en derin arzularının gerçekleştirilmesidir. Kesin olan şey, bir kısım zengin ve entelektüellerin taleplerinin aksine alelade insanlar İslam'ı ve İslam toplumunda yaşamayı arzulamaktadır. Burada demokrasi prensipler ya da bildirilerden değil, hakikatlerden vücuda gelmektedir. İslami nizam güç kullanmaz çünkü basbayağı buna ihtiyaç yoktur. Diğer taraftan, gayri İslami düzen, halkın süregelen düşmanlık ve muhalefetini hissettiğinden, tek çıkışı şiddete müracaat etmekte bulur. Gayri İslami düzenin diktatöryaya dönüşmesi bir çeşit kaide, kaçınılmaz bir yazgıdır.
Hürriyet ve bağımsızlık olmadan Islami düzen olamaz.
Sayfa 61 - Fide YayınlarıKitabı okudu
Reklam
BBP ve ideolojisi 28 Ağustos 1992'de, kurulacak parti için tutulan bina İstiklal Marşı ve Kuran okunarak açılır ve "Milli Mutabakat Çağrısı" isimli bir metinle partinin ideolojik-politik hattı ortaya konulur. 12 Eylül sonrasının "sivil toplumculuğundan" hayli feyz alan bu metin, "vesayetçi, tepeden inmeci,
Akla ve tecrübeye dayalı her yapı zorunlulukla eleştiriye tâbidir. Allah tebliği Kur'an'ın, ilkece, eleştiriden vâreste olması, İslâmı akıl-tecrübe dünyasına sürmemizi imkânsız kılar. Ancak İslâmın vazettiği temel edep ilkelerinden hareketle bir 'dünyevî gelenek-görenek-hukuk-bilgi-bilim-toplum-siyaset-iktisat düzeni' kurabiliriz; kurmalıyız da. İlhâmını Allah tebliği Kur'an'dan alan bu düzen, zorunlulukla insanşumûl toplumcu-paylaşımcı-dayanışmacıdır; demekki adâletcidir.
Batı iktisat yapısını ve kavramlarını temel alan bazı düşünür ve yazarlar, kendi iktisadi doktrin eğilimine ve İslam hakkındaki hükmüne göre, İslam iktisat yapısını, liberal veya sosyalist bir yapı gibi görmüş ve göstermişlerdir. Yazar, liberalist veya kapitalist eğilimli ve İslam hakkındaki düşüncesi de müsbetse, İslamı kolaylıkla liberalist veya prekapitalist bir iktisat düzenine sahip olarak çizmiştir. Tersine, İslama düşman bir yazar, antiliberalist ve prekomünist bir yapıda göstermekte çekinmemiştir onu. Aynı şemayı, sosyalistlerde de görüyoruz: İslam düşmanı bir sosyalist, İslamı, hemeninden, bir derebeylik rejimi, en ileri bir halinde de, bir burjuva medeniyeti gibi tanımış ve tanıtmıştır. Tersine, İslamdan propagandaları için yararlanmak isteyen sosyalistler ise onu, kapitalizme başkaldırmış, tam bilinçlenememiş pre-marksist bir hareket gibi tasvir etmişlerdir. Hele, bu tartışmalar İslam ülkelerinde, belli bir siyasi tutumdaki çevrelerde yapılınca, tezatların, fikrî anarşinin haddi hesabı olmaz. Marksist bir derginin koleksiyonu karıştırılınca, çok kısa bir zaman farkıyla, İslamın, hem sosyalizmin müjdecisi olarak selamlandığını, hem de, İslâm ülkelerini kapitalizme peşkeş çekmiş bir dünya görüşü olarak itham edildiğini kolaylıkla görebilirsiniz. Bütün bunlardan çıkan bir sonuç vardır ve bütün bunların bağlanacağı bir kaynak vardır. İslam üzerine yazan bütün bu kişiler İslamı bağımsız bir hayat ve düzen olarak ele almamışlar, kendi görüş alternatiflerinin veya karşı alternatiflerin bir derivasyonu şeklinde görmüşlerdir.
Tarihte hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasi bir hareket olmasın. Bunun nedeni İslam'ın bir din olmanın yanı sıra bir felsefe, ahlak, düzen, tarz ve bir atmosfer, tek kelimeyle entegre bir hayat biçimi oluşudur..
573 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.