Akla ve tecrübeye dayalı her yapı zorunlulukla eleştiriye tâbidir. Allah tebliği Kur'an'ın, ilkece, eleştiriden vâreste olması, İslâmı akıl-tecrübe dünyasına sürmemizi imkânsız kılar. Ancak İslâmın vazettiği temel edep ilkelerinden hareketle bir 'dünyevî gelenek-görenek-hukuk-bilgi-bilim-toplum-siyaset-iktisat düzeni' kurabiliriz; kurmalıyız da. İlhâmını Allah tebliği Kur'an'dan alan bu düzen, zorunlulukla insanşumûl toplumcu-paylaşımcı-dayanışmacıdır; demekki adâletcidir.
Batı iktisat yapısını ve kavramlarını temel alan bazı düşünür ve yazarlar, kendi iktisadi doktrin eğilimine ve İslam hakkındaki hükmüne göre, İslam iktisat yapısını, liberal veya sosyalist bir yapı gibi görmüş ve göstermişlerdir. Yazar, liberalist veya kapitalist eğilimli ve İslam hakkındaki düşüncesi de müsbetse, İslamı kolaylıkla liberalist veya prekapitalist bir iktisat düzenine sahip olarak çizmiştir. Tersine, İslama düşman bir yazar, antiliberalist ve prekomünist bir yapıda göstermekte çekinmemiştir onu. Aynı şemayı, sosyalistlerde de görüyoruz: İslam düşmanı bir sosyalist, İslamı, hemeninden, bir derebeylik rejimi, en ileri bir halinde de, bir burjuva medeniyeti gibi tanımış ve tanıtmıştır. Tersine, İslamdan propagandaları için yararlanmak isteyen sosyalistler ise onu, kapitalizme başkaldırmış, tam bilinçlenememiş pre-marksist bir hareket gibi tasvir etmişlerdir. Hele, bu tartışmalar İslam ülkelerinde, belli bir siyasi tutumdaki çevrelerde yapılınca, tezatların, fikrî anarşinin haddi hesabı olmaz. Marksist bir derginin koleksiyonu karıştırılınca, çok kısa bir zaman farkıyla, İslamın, hem sosyalizmin müjdecisi olarak selamlandığını, hem de, İslâm ülkelerini kapitalizme peşkeş çekmiş bir dünya görüşü olarak itham edildiğini kolaylıkla görebilirsiniz. Bütün bunlardan çıkan bir sonuç vardır ve bütün bunların bağlanacağı bir kaynak vardır. İslam üzerine yazan bütün bu kişiler İslamı bağımsız bir hayat ve düzen olarak ele almamışlar, kendi görüş alternatiflerinin veya karşı alternatiflerin bir derivasyonu şeklinde görmüşlerdir.
Reklam
Tarihte hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasi bir hareket olmasın. Bunun nedeni İslam'ın bir din olmanın yanı sıra bir felsefe, ahlak, düzen, tarz ve bir atmosfer, tek kelimeyle entegre bir hayat biçimi oluşudur..
Hürriyet ve bağımsızlık olmadan İslami düzen olamaz. Ve tersi:İslam olmadan hürriyet ve bağımsızlık olmaz.
İslamiyet, yalnız iki çeşit toplum tanır: İslam Toplumu· ve Cahiliye toplumu. «İslam Toplumu» inanç, ibadet yasa, sosyal düzen, ahlak ve davranış olarak içinde İslamın uygulandığı toplumdur. «Cahiliye Toplumu» ise içinde İslamın uygulanmadığı, İslam inancının, İslam düşün­cesinin, İslami değer hükümlerinin, İslami ölçülerin, İslam düzeninin,
İslami nizam dahil her düzen, her daim üzerine kurulu olduğu prensiplerden ziyade kendisini tesis ve tatbik eden insanlara benzeyecektir.
Sayfa 71
Reklam
... kendi noksanlarının maddî güçsüzlükten ibaret olduğunu sanan müslümanlar kendilerine çeki düzen verme işlemini bu maddî gücü ele geçirme alanlarında başlattılar. Dolayısıyla Batı'nın elinde tuttuğu gücü ele geçirmeye, sonuçta onun gibi olmaya çabaladılar. En az iki yüzyıl süren bu çabaların sonucu nedir? Halkı Müslüman olan bütün ülkelerde dış görünüşü Batılılara benzeyen seçkin bir zümre vardır, bunlar bütün Müslüman toplulukların karar mekanizmalarına hâkimdirler. Müslümanlığını değerli bir güç sayan kimseler de Batılı hayat biçiminin ürünleriyle insan ilişkilerini düzenlemek zorunda bırakılmışlardır. Bunlara karşılık dünya sisteminin tuzaklarına karşı Müslüman yaşama biçimini temin edecek ve İslâmî düşünme yolunun genişlemesine imkân verecek yapılar oluşmamıştır. Açık seçik görülen şudur ki, Batı'nın medenî verimleri halkı Müslüman ülkelerde Batı lehine bütün sonuçlarını ortaya sermiştir. Bunun yanısıra Batılı kültür kurumları Müslüman ülkelerde kökleşememiştir. Ilk dönemlerde heves edilen bilim ve teknoloji donatımı da sağlanamamıştır. Böylesine olumsuz sonuçlardan sonra artık Müslüman bir dünyaya adım atılması konusunda, İslâmî bir hayat düzeninin, bir Islâm çağının açılması hususunda bütün firsatları kaçırdık mı acaba? Acaba hatalardan sanan Müslümanlar dönülebilir mi?
Sayfa 53 - TİYOKitabı okudu
576 öğeden 381 ile 390 arasındakiler gösteriliyor.