Mustafa İsmet Başboğa

Mustafa İsmet Başboğa
@ismetbasboga
Muhacir/Vicdan ve merhamet kutbuna hicret ediyorum.
176 syf.
·
Not rated
Allah'ın Parmak İzi
Allah'ın Parmak İziEmre Dorman
8.2/10 · 154 reads
Reklam
En küçüğünden en büyüğüne Evren'i incelediğimizde kendi başına oluşması mümkün olmayan sayısız iz ve işaretle karşılaşırsınız. Oluşumuna engel olacak sayısız faktöre rağmen Evren'in ve yaşamın ortaya çıkması, başlı başına bir mucizedir. Evren'deki canlı cansız her şey, kendi içinde mükemmel bir uyum, ahenk ve güzellik sergilemektedir. Ancak bu güzellikleri görebilmek için sadece biyolojik anlamda görebilen gözlere sahip olmanız yeterli olmaz çoğu zaman. İnsanın sahip olduğu tüm bedensel uzuvlar ve imkanlar, Evren'deki oluşumlara tanıklık etmesi ve bu tanıklık sayesinde tüm bu oluşumları var edenin ilahi hikmetlerini takdir edebilmesi içindir. Zihnini bu gerçeğe kapatan kişi, farkında olmadan kendi eli ile gözlerinin üzerine tüm bu güzellikleri görüp takdir etmesine engel olacak bir perde indirir. Söz konusu bu manevi perdeler sebebiyledir ki en alim kabul edilenden en cahiline kadar sayısız insan bakar ama görmez.

Reader Follow Recommendations

See All
Cemile Hala,Süreyya'nın dizine dokunuyor, en iyisini Allah bilir; demek ki böyle yazılmış, diyor. Babamın evinin damında uyuyorum. Baba tek önemli günahın hırsızlık olduğunu söylüyor. Yalan söylediğinde, bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Rahim Han telefonda, bana yeniden iyi olmanın bir yolu vardır, diyor. Yeniden iyi biri olmak mümkün....
Sayfa 354Kitabı okudu
Savaş ve Onur
Bunun üzerine Baba ayağa kalktı.Şimdi onun baldırına yapışma sırası bendeydi,ama Baba bir silkinişte elimden kurtuldu,bacağını çekti.İri gövdesi,ayışığını kapatmıştı. "Bu adama bir şey sormanı istiyorum,"dedi. Kerimle konuşuyor ama doğruca Rus askere bakıyordu. "Utanma duygusunun nerede olduğunu sor." İkisi konuştular. "Savaştayız, diyor.Savaşta utanma olmaz-mış." "Yanıldığını söyle.Savaş onuru ortadan kaldırmaz.Tam tersine,barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir."
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Donup kalmıştım. Bu kadar basit bir şeyi neden akıl edememiştim? Dudaklarım kıpırdadı, ama hiç ses çıkmadı.Aynı gece, hem yazmanın temel hedefinlerinden birini,ironiyi öğrenmiştim,hem de en büyük tuzaklarından birini: tutarsızlık.
Ey katı yürekliler, hastaların ağrıdan yataklarında acıyla kıvrandığı evlerin, talihsizlerin günlerini umutsuzca geçirdiği hapishanelerin, dilencilerin dilendiği kapıların, üzerinde yabancıların yattığı yolların, önünde dulların ve yetimlerin gözyaşı döktüğü mezarların bulunduğu köylere ve kentlere tepeden bakın.Burada tembellik, avarelik ve rahat içinde, tarlaları hasatının ve bağların üzümünün tadına vararak yaşıyorsunuz.Hasta olanı ve hapishanedekini ziyaret etmiyor; ne aç olanı doyuruyor, ne yabancıya kalacak yer veriyor ne de yas tutanın ferahlamasını sağlıyorsunuz.Hiç değilse elinizdekilerle tatmin olup,dedelerimizden yağmaladıklarınızla yetinseydiniz! Ellerinizi, başını uzatan bir yılan gibi uzatıyor, dulun emeğini sömürüyor, yaşlı çiftçinin deposunu soyuyorsunuz.
Hayatlarının büyük kısmını kalabalık şehirlerde geçirenler, Lübnan'ın ıssız yerlerindeki köylerde geçmişten bugüne süregelen yaşam hakkında fazla bilgi sahibi değillerdir.Modern medeniyetlere kapılarak sürüklenir dururuz kentlerde.Saflığı ve ruhsal temizliği, sade ve mutlu yaşayabilmek düşüncesini unutmuşuzdur ya da hep böyle söyleriz kendi kendimize.Başımızı kaldırıp bakıversek,Doğa Ana'nın tüm maneviyatını hissediyormuşuz gibi, hayatı da ilkbaharda tebessüm ederken, yaz güneşiyle uyuklayıp sonbaharda ekin biçerken ve kışın dinlenirken gözlemleyebiliriz oysa.Maddi refahlık açısından o köylülere göre daha zenginiz, ancak onlar bizden daha asil ruhlara sahipler.Biz çok ekeriz,biçtiğimiz ise hiçtir.Ama onlar ne ekerlerse onu biçerler.Bizler nefislerimizin köleleriyiz,onlar kanaatkarlıklarının çocukları.Bizim içtiğimiz su bile acıyla, umutsuzluklarla, korkuyla ve yıpranmışlıkla bulanıklaşmıştır.Onların içtiği yaşam saftır. Halil Cibran/Vadinin Perileri
Şiir/Şair
Kur'an'ımızın gündemine girmiş bir konudur şiir ve şair. İki ucu da sivri olduğu için Allah'a kullukta da kullanılabilir şeytanın hizmetinde de.Şairler cennete de girdi cehenneme de.Şiir,iki ucu sivri bir mızrak gibi durur.Her silah böyledir;mü'minin elinde cennet vizesi olur;kafirin elinde de cehennem ateşi olur, yakar sahibini.
Sayfa 126Kitabı okudu
Zevklerin esaretinden kurtulamayanların varacağı akıbet, o zevkleri putlaştırmaktır.Bu putlaştırmanın sembolik nesneler üzerinde olmadığına kimse aldanmamalıdır.Ebu Leheb'in taştan oyduğu bir put şimdi teknolojik bir alet olarak masamızın üzerinde durabilir.
Reklam
Ey insan, Ey aciz, Ey âbid, Ey kâri'! Duyulmak, anlaşılmak, kabul görmek, içeri alınmak istiyorsan önce sen duy dediklerini. Sen inan kendine. Sen kendini kabul et önce. Duy kendini, anla dediğini.
İmtihan olan ne varsa, onun varlığı ne kadar imtihansa yokluğu da o derece imtihandır. Bu da şu demektir: Bize imtihan olarak takdir edilen bir nesnenin bizimle bağlantısı, onun varlığı veya yokluğu açısından sonucu değiştirmemektedir. Mal örneğinden hareket ederek bu şöyle ilkeyi açabiliriz: İnsanlar, ellerinde mal bulunmakla rahat edeceklerini, hatta ahiret imtihanını daha rahat kazanabileceklerini zannederler. Elinde mal olmayanın işi zor zannedilir. Yüzeysel bir bakışla bakıldığında bu tespit doğrudur. Fakat yıllara yayılmış bir hayatın ayrıntıları incelendiğinde elinde mal bulunanın, o maldan dolayı bütün ayrıntılarıyla şükretmekle mükellef olduğu, şükrün eda edilmemesi halinde o malın sahibinin helakine neden olacağı görülür. Mal mi metinden yoksun olan insan ise şükrün muadili olan sabır imtihanıyla mükelleftir. Yokluğa karşı bütün gücüyle sabretmesi halinde kazananlardan olacaktır. Sabırsızlık ve onun doğuracağı hatalar, o kişinin helakine neden olacaktır. Her iki örnekte de kazanmak veya kaybetmek maldan kaynaklanmamıştır. Malın bulunup bulunmamasına göre gereken tavrın konamamasından helake giden yola girilmiştir. Mal için yapılan bu açılım, insanın önünde nimet olarak bulunan bütün değerler için söz konusudur. Nureddin Yıldız - Arş'ın Gölgesindeki Genç
Kendini bilen, Rabbini bilir.
Ama insan sadece kaştan,gözden,gövdeden mi ibaret?Ayna dediğin,taşı toprağı,evi sokağı da gösteriyor.Mühim olan bu vücudun içini görebilmek.Kalbin aynasında ne var,ona ulaşabilmek. Ne demişler;"Kendini bilen,Rabbini bilir." Mustafa Kutlu
150 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.