İstanbul yolcusu kalmasın.. 🛣
Dolayisiyla Milli Mücadele dönemindeki basiretsizliği Vahideddin'in 17 Kasim 1922 günü Ingilizlerin HMS Malaya zırhlısına binerek Istanbul'dan ayrilmasina yol açti.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal, aylar boyunca Istanbul'da kurtuluş için çareler aramış ve içlerinde saray ahalisi, gazeteciler, asker arkadaşları gibi farklı cenahlara mensup pek çok kişiyle görüşmüştür. Bütün bu istişareler kurtuluşun Anadoluda olduğu fikrini pekiştirecektir.
Sayfa 104Kitabı okudu
“Yarın, öbür gün, Arap çeteleri ile sarılacaksınız, Pey­gamberin torunları, Ravza'nın yeşil kubbesine kurşun ata­caklar. İstanbul elden gidiyormuş gibi telaşlanarak, size Anadolu'nun bağrından Türk yavruları göndereceğiz. Siz, Peygamber torunlarının ateş ve açlık çemberi için­de, bir hurma kurusu bulamayıp deriniz iskeletinize yapış­mış ölürken, Anadolu çocukları iskorpitten çürüyüp düşen ağızlarının yaraları içinde kavrulmuş çekirge çiğnemeye çalışarak, Fatma'nın, Ebubekir'in, Ömer'in ve Muham­med'in sandukalarını savunacaklar.”
"Namuslu bir saatte, böyle derlerdi Çaykara'da, yataktan çıktım. Gölün etrafında yürüdüm bir süre. Onca zaman sonra sigara çekti canım, tuttum kendimi. Ama işin özü... İstanbul'a dönmeye hazır değildim. Bahar'sızlığa, Beyoğlu'na, Kadıköy'e Bahar'ı anımsatacak herhangi bir şeye hazır değildim. En iyisi İskeçe'ye gitmekti; Bahar'ın ayak basmadığı topraklara. Ama oraya gidersem Bahar'la yaşayamadıklarımın gölgesi üzerimde olur muydu, olmaz mıydı, bilmiyordum. Ah Bahar... Acaba senin aklına da geliyor muydu cebimizde boşu boş kalan taşlar?"
Sayfa 248 - Pukka Yayınları, OzanKitabı okuyor
Bir pazartesi sabahı seni düşündüm Ağaçlara ve gökyüzüne bakarak İstanbul gözlerin gibi pırıl pırıldı Denizin dibinden geçen balıkları gördüm. Seni düşündüm de ağlamak geldi içimden Sonra beni elimden ayağımdan Sonra beni bu kadar senden eden İstanbul'a Dönüp merhaba dedim.
SabahlarıKitabı okuyor
Reklam
Olucak bir kişinin bahtı açık, talihi yâr Kehlesi dahi mahallinde onun işe yarar
Sayfa 126Kitabı okudu
Yunancayı bilmedikleri halde halifeleri, İstanbul'dan ve baş­ka yerlerden Yunanca kitapları taşıyor, Bağdat'ta tercüme ettiriyor ve bu şekilde tercümelere dayanarak Müslümanlar Bizanslılardan daha çok neticeye varıyorlar ve onları geçiyorlar.
İstanbul'un ruhu kirleniyordu. İşgal, milletin izzet-i nefsini yaralıyordu.
Evet, gün geliyor bıkıyorum senden Ama İstanbul'dan bıkmak gibi bir şey bu
Reklam
belki bir dilekte bulundular
üzerlerine mezar toprağı gibi serpilen yalnızlıktan İstanbul uzağında kaybolmuş akranlarını
Kuvayı Milliye
İşgalciler ve onlara boyun eğen iş birlikçiler Türk vatanını çiğneyip bölmek için harekete geçerken onların karşısına Anadolu'da hiç de beklenmedik bir sürpriz filizleniyordu. Devletin bu zalim gidişata dur diyemediği noktada devreye millet giriyor ve pek çok direniş grubu aynı anda birbirinden bağlantısız şekilde harekete geçiyordu. İzmir'de, Trakya'da, Adana'da, Urfa'da direniş dernekleri kuruluyor; Doğu illerinin kurtarılması için İstanbul merkezli önemli bir dernek faaliyete geçiyor; Trabzon'da işgal karşıtı ''İstiklâl'', Adana'da ''Yeni Adana'' gazeteleri yayın hayatına başlıyor ve İstanbul'da işgalin gidişatından endişe duyan bazı devlet adamları tarafından Milli Kongre isimli bir oluşum meydana getiriliyordu.
Karabekir, tesadüf ettiği sivil ve asker herkese, “Maneviyatınızı kırmayınız. Elbet bu vartayı da atlatırız” diye tesellilerde bulunuyordu. Fakat 28 Kasım günü İstanbul Boğazına girdiğinde verdiği tüm tesellileri ezen, kara bir tabloyla karşılaştı…
Menekşenin üstünde, göğsünü esen yele verip kanatlarını germiş süzülüyor, önümde İstanbul şehrinin acımasızlığının, yitmişliğinin, kendi kendini, insanlığını unutmuşluğunun, çok şeyler yitirmişliğinin bir anıtı, yüzlerce kuş başından dikilmiş bir anıtı duruyordu.
Sayfa 79 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.