İktidar kanla beslenen bir organizmadır. Kendisini yöneten insanları güç kadar kötülükle de ödüllendirir. İster Romalı ister Osmanlı, birkaç istisna dışında eline kan bulaşmamış hükümdar yok gibidir.
Haklı.
İstanbul insanı yiyip bitiren bir şehir. Çok kalabalık, çok pis, çok gürültülü. Bir de sanki İstanbul'un üstünde kara bir bulut varmış gibi, huzurlu bir şehir değil bence. İnsanları sürekli mutsuz. Sabah sokağa çıktığınızda yüzü gülen kaç kişi görebiliyorsunuz?"
Sayfa 192
Reklam
Kâmil Bey, Tevfik Fikret'in "Sis" şiirini hatırladı. Şair, kocaman bir çocuk gibi, sevdiği şehrin taşına, toprağına öfkelenmiş, onu biraz da haksız yere hırpalamıştı. Oysa İstanbul da bütün öteki şehirler gibi, üzerinde yaşayan insanlar iyi, haklı, güzel işler yaptıkları zaman, böyle kasvetli günlerde bile temizlenip gençleşir... Her yerinde korkaklık, adilik, yeniklik varsa suç onun mu?
İstanbul’u, bir kuleden seyreder gibi gözünün önüne getirdi. Az ışıklı bir ihtiyar şehir… Önünde ordular donanmalar boğuş… İçinde ihtilaller isyanlar patlamış. Masaların açlığını, zaferlerin tokluğunu, yaşamanın her çeşit sevincini, acısını, toprak derinliği, gökyüzü enginliği ölçüsünde duymuş İstanbul…
... insanları öldürerek sorunların çözülebileceğine inanmıyorum.
Sayfa 37 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Hiç kimse durup dururken muhalif olmaz. Ne diye muhalif olacakmışız? Ne zorumuza? Ne kadar muhalif varsa, hepsi de zorla muhalif yapılmıştır. 1946'da, 1950'de bu millet Demokrat Parti'nin kaşına gözüne âşık değildi. Ama Halk partisi zorla, hem de nasıl zorla, metazori, hatta sopayla, dipçikle döverek insanları muhalif yaptı.
Sayfa 181 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.