ve sonra çalarken hüzünlü şarkılar radyoda ve okurken ben bu yitik zamanları ve insanları ve sen yokken İstanbul'da gün doğarken ve batarken ve yoksa günaydın ve iyi geceler akıp gidiyorsa aynı zaman ayrı şehirlerde neye yararki
Aşk. Ne öğrendim aşk hakkında? Aşk hakkında öğrendiğim, aşkın var olduğudur. Ya da belki, daha yalın anlatımla aşk hakkında öğrendiğim ve öğrenmeyi sürdürdüğüm, filmlerimde, bütün filmlerimde anlattığımdır. Yani, sevdiğimiz insanları asla unutmadığımız, onların daima bizimle kaldıklarıdır; bizi onlara artık var olmasalar bile çözülmez biçimde bağlayan bir şeyler olduğudur. İmkânsız aşklar, yarım kalmış aşklar, var olabilecekken olmamış aşklar olduğunu öğrendim. Yara izi bıraksa da dağlayıcı bir damganın daha iyi olduğunu öğrendim; kışı andıran bir yürektense bir yangın yeğdir. Annem bu konuda haklıymış, aynı anda iki insanı sevmek mümkünmüş, bunu öğrendim. Olur kimi zaman: direnmek, yadsımak ya da mücadele etmek yararsızdır.
Reklam
Seni de vururlar bir gün ey acı.. Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın sözün türkülerin tükenir Ellerin koynunda kala kalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de Biz seni ta eskilerden tanırız Hani göğüslerimize taş olur inerdin Avuçlarımızda Hira dağıydın Al atların tan yerine ayarlanmış
Acı seni de vururlar bir gün ey acı uçuşup durduğun kanatlarından sazın, sözün, türkülerin tükenir ellerin koynunda kalakalırsın
157 syf.
·
Puan vermedi
Aslında Necip Fazıl'ın Aynadaki Yalan adlı romanını almak için girmiştim kitapçıya, bulamayınca gözüm bu kitaba takıldı.. Görünürde ince bir kitap ama görünmeyen kısımda dolu bir eser. Cümleler mana dolu, tespitler zengin, fikirler yoğun... Üstadı değerlendirmek bize düşmez ama İstanbul hakkında daha olumlu yazılar okumak isterdim. Genellikle sistemi, insanları, mimari yapıyı eleştiren, yeren yazılar... Haklı tabi ama dediğim gibi güzelliklere de ışık tutmak lazım.. Ben İstanbul'u öven, güzelliklerini gösteren yazılarda okumak isterdim...
İstanbula Hasret
İstanbula HasretNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 2005270 okunma
" İstanbul insanı yiyip bitiren bir şehir. Çok kalabalık, çok pis, çok gürültülü. Bir de sanki İstanbul'un üsütünde kara bir bulut varmış gibi, huzurlu bir şehir değil bence. İnsanları sürekli mutsuz. Sabah sokağa çıktığınız da yüzü gülen kaç kişi görebiliyorsunuz? "
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.