Sevr antlaşması acısı
Osmanlının tasfiyesi ve yeni devletin kurulması başarısının çelişik karakteri bu nedenledir. Anadolu Türklüğü, Batı açısından I. Dünya Savaşının Osmanlı tasfiyesi amacı gerçek leşmiş olsa bile, kendi bağımsız devletini kurabilmiştir. Osmanlılar, İttihatçılar ve Mustafa Kemal önderliğindeki Anadolu Türklüğüne dayalı yeni kadrolar devletsiz yaşamaya asla yatkın olmamışlardır. Yeni bir devlet kurma şansı ortaya çıktığında diğerleri tasfiye olmuştur. Kemal Tahir'in dediği gibi Osmanlı'nın resmen tasfiyesinden sonra kurulan yeni Türkiye Devleti de gerçekte Osmanlı insanları tarafından kurulup yürütüldüğü için insan özelliği ve potansiyeli açısından bir Osmanlı Cumhuriyetidir. Bugün "Osmanlı mirası"na sahip çıkan, dünyada tek ülke ve halk Türkiye ve Anadolu Türklüğüdür. Günümüzde de Batının tahammül edemediği budur. İngilizlerin İstanbul işgalini resmen sona erdirip giderlerken İstanbul'u işgal eden alayın bayrağını İstanbul'da bırakmaları da bunun bilincinde olduklarının bir simgesidir. İstanbul'un işgali, Kurtuluş Savaşı ve Yeni Türkiye Devleti'nin kurulması ile aşılmış gibi görünse de Osmanlı mirasının varlığı kendi önemini ve varlığını sürdürmekte, günümüz tutum alışları ve tartışma konularını belirlemeye devam etmektedir.
Sayfa 257Kitabı okudu
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Reklam
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Osmanlı Tarihine Ait Takvimler I, 824, 835 ve 843 tarihli takvimler 1961'de İstanbul'da, Küçükaydın Matbaası'nda basılmıştır; 123 sayfadır. İç kapakta Atsız'ın adı "Düzenleyen" olarak geçmektedir. Atsız'ın verdiği bilgiye göre takvimler, "umumiyetle müneccimler tarafından padişahlara takdim olunup o yıl
Türkçüler Derneği Ankara'da: Türkiye Milliyetçiler Birliği Genel merkezi Ankara'ya taşınan Türkçüler Derneği'nin kurultayı 30 Ağustos 1964'te Ankara Türk Ocağı'nda yapıldı. Derneğin adı "Türkiye Milliyetçiler Birliği" olarak değiştirildi. Yeni seçilen Merkez Yönetim Kurulu üyeleri şunlardı: Zeki Sofuoğlu, Hikmet
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayri müslimlerden Rumlar, Sırplar, Bulgarlar ve diğerleri bağımsız olmuşlar, hristiyanlar arasında sadece Ermeniler bağımsız olamamışlardı. Zira oturdukları yerlerde çoğunlukta değildiler. İmparatorluktaki diğer Hristiyanlar kadar yoğun bir şekilde belli bölgelerde oturmuyorlardı. Bunun üzerine Ermeniler, Hınçak ve Taşnak millî teşkilâtlarını kurarak terör ve propaganda yoluyla bağımsızlıklarını elde etmek istediler. Plânları kabaca şöyleydi: İmparatorluktaki Müslümanlara karşı savaşabilecek bir çoğunluktan yoksun olduklarından, önce Müslümanlarla Ermenileri birbirine düşürecekler, isyanlar çıkaracaklar ve böylece Avrupa devletlerini silâhlı mücadeleye zorlayarak, onların müdahalesi ve yardımı ile de Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermeni devleti kuracaklardı. Bunun için de en önemli metodları terördü. "...Terör halkın (Ermenilerin) korunmasının ve onların Hınçak programına güven duymasının bir metodu..." idi. Böylece, Ermeniler sadece doğu vilâyetlerinde terör ve isyan hareketleri çıkarmakla kalmamışlar, başta İstanbul olmak üzere diğer büyük merkezlerde Rusya ve diğer devletlerden sağladıkları silâh ve para yardımı ile isyan ve teröre başvurmuşlardır."...Hedefleri olan çabucak gerçekleştirebilecek topyekûn bir ayaklanma başlatmanın en uygun zamanını da Türkiye'nin harbe girdiği zaman" olarak belirlemişlerdi.
İnsanın bir niyet ve düşünce ile anlam kazandığını düşündüm. Demek ki insanlar niyetlerini göre iyi veya kötü, güzel veya çirkin olabiliyorlar, eşyaya bakış açıları da buna göre oluşuyordu. Ruhlarını şeytana satanlar ile Rahman'a adayanlar da işte bu ince çizgi ile birbirinden ayrılıyordu. Birileri zamanı çoğaltıyor, diğerleri harcayıp tüketiyordu çünkü. Birileri iyi şeylerle hayata anlam katarken, diğerleri hayatın kötülüklerine tapıyordu.
İnsanın bir niyet ve düşünce ile anlam kazandığını düşündüm. Demekki insanlar niyeylerine göre iyi veya kötü, çirkin veya güzel olabiliyorlar, eşyaya bakış açıları da buna göre oluşuyordu. Ruhlarını şeytana satanlar ile Rahmana adayanlar da bu ince çizgi ile birbirinden ayrılıyordu.Birileri zamanı çoğaltıyor diğerleri harcayıp tüketiyordu çünkü. Birileri iyi şeylerle hayata anlam katarken diğerleri hayatın kötülüklerine tapıyordu.
Sayfa 101Kitabı okudu
287 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.