Bahçenin kenarından geçerek yukarıya, Arnavutköy’ün tepelerine doğru yürürken burnumuza hãlã menekşe kokusu geliyordu. Altımızda bir Mayıs gününü bırakarak Şubat ayını yukarıda kamçı gibi bizi bekler bulduk. Say:149 Sabahın 4.30’u. İnsan sesleri sessizliğin içine düşüyor. Karanlığa bol bol duman fışkırtan meşalelerin geceye yaptığı te’siri
Sen aşkın ne demek olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?... Çooook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve onu herhalde çok kucakladın... Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa... Yahut sevgilin seni sevmiyordu... O zaman ne yaptın? Geceleri ağladın mı?... Ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi?... Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak senin için o kadar güç olmamıştır. İnsan evvel' kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kafi mazeretler tedarik etmiştir. Ha, sonra bir üçüncü, bir dördüncüye sevdin, ve bu böyle gidiyor. Peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek mi dir?... Çırılçıplak soyunarak şehrin sokaklarında koşabiliyor musunuz?... Bir bıçak alarak kolundaki ve bacağındaki adalelere saplamak ve böylece bir nehre atılarak yüzmek elinden geliyor mu? Bir şehrin adamlarını öldürmek cesareti sende var mı? Bir minareye çıkarak bütün dünyaya işittirecek kadar kuvvetle bağırabilir misiniz? Aşk sana bunları yaptırabilir mi? İşte o zaman sana seviyorsun derim...
Reklam
“Hepimiz birer mahkum değil miydik? Geçenlerde çok iyi bir oyun okumuştu, oyundaki adam hücresinin duvarına bir şeyler çiziyordu, hayat da böyleydi işte. Boyuna duvara bir şeyler çiziyorduk.”
Adam masaya Aklında olup bitenleri koydu Ne yapmak istiyordu hayatta İşte onu koydu Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Kitap
“Nasılsın?” sorusuna “Nasıl olsun yaaaaa? Zaman öldürüyoruz işte!” diyerek işlediği cinayeti itiraf etmek erdemdir bizde. “Boş zaman” diye bir kavram var mesela; soruyor adam: Boş zamanlarında ne iş yapıyorsun?.. Diğeri de cevap veriyor: Genelde kitap okurum… İşte bu yüzden de okuduğu kitap boşa gidiyor. Oysa aşan insanlar “kitap okuma saati” diyorlar buna.
Sayfa 306
İnsan hayatın bir yerinde ölüyor aslında. Ruhuyla arasına yaşamak kadar uzun bir mesafe giriyor. Ölüyor insan ve yeniden diriliyor. Umut etmek için diriliyor, başlayabilmek için diriliyor, doğru dürüst bir tek cümle kurabilmek için diriliyor işte. Sonra, sonrası karanlık.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.