Nefs-i Levvâme
Nefs-i Levvâme: Yaptığının iyi olmadığını bilen ama yine de yapmaya devam eden bir adam düşünün. Her eyleminden sonra pişman olan ama yine de o eylemi yapmaktan vazgeçmeyen biri. Tiryakilik veya bağımlılık gibi... Nefsini kınamakla (levvâme) birlikte nefsine hâkim olamıyor. İşte kalbin en titrek ve tedirgin hali...
29 Haziran 1771
’İşte böyle sevgili dostum, dünyada en çok çocukları kendime yakın buluyorum. Onları seyrederken, en ufak şeyde bile, gün gelip de çok ihtiyaç duyacakları tüm erdemlerin, tüm güçlerin mayasını görünce, inatçılıklarında gelecekteki tutarlılığı ve karakter sağlamlığına, yaramazlıklarında dünyanın tehlikelerini teğet geçen mizah ve umursamazlığa bakınca, her şey öylesine bozulmamış,öylesine bütünlük içinde ki! O zaman hep ama hep insanların kılavuzunun şu altın sözünü yineliyorum: ‘Onlardan biri gibi olamazsınız!’ (Yeni Ahit’ten alıntı) Böyle olduğu halde dostum, bizimle eşit olan, örnek almamız gereken çocuklara biz kul muamelesi yapıyoruz.’
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cemal Süreya
KADINLAR SUSARAK GİDER. Çok uzun emekler verir, ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı, yüreĝi, beyni, ruhu, o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar, ertelenir o konuşmalar,
Ta’lîmiyye Mezhebi ve Zararları [Ta’lîmiyye mezhebi, gulat-ı Şi’a’dan İsmâ’îliyye fırkasının bir koludur.] Felsefe bilgilerini öğrenip, sakat taraflarını ortaya koyarak, tenkidini yaptıktan sonra, anladım ki, bu ilim de maksadı layıkıyla hâsıl edemez. Akıl da tek başına istenen her şeyi açıklamaya kâfi olmayıp, meselelerin üzerinden perdeyi
Gelip geçen arabaları rahatsız etmemek için toprağa batmış küçük bir taş parçası, durup dururken nasıl, duvar boyunda bir engel gibi ortaya çıkarılabilir? İşte kaderin sırrını bu noktada aramak lâzımdır. Zaten «olacak» ve «olmayacak» diye mutlak bir ölçüsü olmayan hayat isimli esrar tablosunun bütün inceliği bu noktada değil midir?
Sayfa 420 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Sevdiğimizin yüzünde kendi hikayemizi yeni baştan yazmak isteriz. Sevilen insan hayatını kaderin salvolarına karşı direngen bir ruh, kendi yatağını deşen muzaffer bir nehir gibi yeniden yazar. Madem bir âdemoğlu onu sevilmeye değer bulmuştur bu karanlık dünyada, boşuna yaşanmış bir ömür olmayacaktır hayatı. Başı sıkıştığında, boğulacak gibi olduğunda onu kurtaracak bir can simidi, tökezlediğinde yaslanacağı bir koltuk değneği vardır artık. Sonra birden kendimizi seyrettiğimiz o ayna kırılır. Aynanın ardındaki sır dökülür. Ardını gösteren bir cam, sevgilinin bütün kusurlarını serer ortaya. İşte en zoru burası! Yaşadıklarımın bir serap, kocaman bir yanılsama olduğu gerçeğiyle nasıl baş edeceğim? Bu bensem, o sırılsıklam aşık kadın kimdi? O buysa, bir deniz feneri gibi bana kalbimin yolunu bulduran o adam kimdi? Şimdi payımıza ıstırap düşüyorsa, bizi kanatlandıran o sevinç nereye buharlaştı? Aşkın fısıltıları hangi bilinmez alemde izini kaybettirdi?
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.