Kadınla erkek birbirlerinde kusurlu buldukları,
eleştirdikleri yanları yargılamaya, cezalandırmaya başladılar. Kim
daha doğrudur? Kim daha haklıdır? Kim daha güçlüdür? Başkalarında
yargıladığımız her ne varsa, muhakkak kendi bilinçaltımızı
da kirletir. İşte bu yüzden, bilinçaltlarma yetersizlik, başarısızlık,
değersizlik gibi kök korkular yerleşmeye başlar.
Bu kez edep yerlerini örterler. Yani utandıkları her özelliklerini
saklamaya başlar, maske takarlar.
Siz hiç korkularınızla, maske takmadan, âşık olduğunuz birinin
karşısında duygusal olarak çırılçıplak kaldınız mı? Diyelim
ki kaldınız, sevdiğiniz kişi bunu tolere edebildi mi, yoksa sizi
yaralayarak, korkarak ardına bakmadan kaçtı mı? Ne kadar zor,
öyle değil mi?
İnsanlar yeryüzüne indikten sonra, yaralı ilişkiler ve korku
dolu bilinçaltlan yüzünden gitgide özgüvenlerini daha çok kaybederler.
Durum artık bir kısır döngü halini almış, bir sarmal
gibi herkesi Cennet’ten Cehennem’e doğru çekmeye başlamıştır.
Ve korktukları için oluşan kıskançlık, öfke, çaresizlik, endişe
gibi duygularını örtmeye başlarlar. Duygusal maskeler takarlar.
Böylelikle artık kalpteki koşulsuz sevgiyle yaşamayı unutup, zihinlerinin
emrettiği gibi eleştiri ve yargılarla, cezalandırmalarla
yaşamaya başlarlar.