İşte geldim gidiyorum Şen olasın Halep şehri Çok ekmeğin tuzun yedim Helal eyle Halep şehri
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
Zihnim alak bulak...
Beynime hükmeden, yüreğimin o gizemli sesine kulak verdim ve geldim. İşte herkes burada, gidip gelenler o kadar çok ki, bir tek sen yoksun. Yalnızım, etrafta kimseler yok, her yer bomboş, geldim ve gidiyorum. Silahım, mermilerim, buyruklar, sürüyüşler, eğitim ve bu küçük defterim... Defterim, düşlerimden, düşlerimizden yadigar kalan... Güneş doğuyor, güneş batıyor, günler günlere ekleniyor, her şey eskiyor. Bir tek senin düşlerin, senin anıların canlı kalıyor. Senden kalan her şey çok diri. Bak doğa diriliyor. Duy bak, kuşlar cıvıldaşıyor, hafif bir yel türkü söylüyor, su gürül gürül akı yor... Bahar gelmiş her yere. Her şey birlikte geçirdiğimiz günler gibi coşkulu... Hatırla bir, tol diyordun sen, bense tov diyordum. Tol diyordun sen, dol diyordum ben. Tol'un tov oldu, tov da doľa dönüştü. Tov'un izleri yeşerdi içimde. Tov boy verdi, dol oldu. Ama dol buyümedi Jiro, büyüyemedi işte. Onu vicdansız bir doktorun muayenehanesinde bıraktım. Doľu öldürdum. Bedenimden bir parçayı koparıp attım. Niçin biliyor musun, sana ulaşmak için! Geldim işte. neredesin?"
Sayfa 215 - İthaki
Deneme
Deneme İşte geldim gidiyorum Şen olasın Halep Şehri Gelin bütün yıldızları doldurun Karanlık yalnızlığıma. Ne ışıldar yanım yörem, ne ışır Ölürsem yalnız ölürüm Seversem yalnız severim İnsanlar gelip geçer ömründen ama Macera benimdir geçmişlere karışır
Sayfa 65 - Turgut Uyar İkinci Yeni şairidir tartışmasız. Ancak Turgut Uyar'ın şiiri başkadır. Turgut Uyar da başka ve tuhaftır.Kitabı okudu
ŞEN OLASIN HALEP ŞEHRİ
"İşte geldim gidiyorum Şen olasın halep şehri" Hiç kimse senin kadar yakıştıramamıştır hüznü kendine Hüzünler ki aşkın ve şiirin yıllanmış şarabıdır damıtılmıştır acıların imbiğinden
İşte geldim gidiyorum. Yüz yaşadım, ömrüm tamam oldu. Vallahi bir göz açıp kapayıncaya kadar geçti gitti.
Reklam
Garip, uzun süre kaldığı ve çok sevdiği Halep’ten ayrılırken harika bir şiir bırakmış aslında: “İşte geldim gidiyorum / Şen olasın Halep şehri / Çok ekmeğini tuzunu yedim / Helal eyle Halep şehri…”
Her saftanatın bir sonu var oğlum, Buna musalla taşları şahit! Son sözümü henüz söylemeden İşte geldim, gidiyorum, Altımda bir kuru tabut!
Yağmur altında
Ne zaman yağmur yağsa ben hep böyle oluyorum. Bir küskünlük, bir bezginlik sarıyor içimi. Yağmur damlalarının toprakta kayboluşu bana insanoğlunun çaresizliğini hatırlatıyor durmadan. Hepimiz bir yağmur tanesinden başka neyiz ki? Önce bir buğu halinde topraktan yükseliyor, sonra bir küçük damla olarak yine toprağa dönüyoruz. Yağmur altında
Sayfa 229
~ İşte geldim gidiyorum Şen olasın Halep şehri Çok ekmeğin tuzun yedim Helal eyle Halep şehri... -Şeyh Galip ~
Reklam
ayrılık mektubu
Ortalık henüz tamamen kararmamış olduğu halde perdeleri kapadı ve lambayı yaktı, masanın başına geçerek, kurşunkale­miyle ve acele acele yazmaya başladı: "Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilir­sin ... Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen
Sayfa 261
İrşâd ❀
Dolav mahallesinde "Kişiler" diye anılan, bir kasap ailesi vardı. Bunlardan "Kara Mehmed" diye, Allah rahmet eylesin, vurduğu vurduk, kırdığı kırdık belalı bir adam vardı. Bu, Kara Mehmed anlatmıştı: Gece, meyhaneden çıktım, evime gidiyorum. Kabristanın içinden geçerken, bana doğru bir karaltı yürüdü. Acaba bir düş manım mı,
Sayfa 142
Oğlu için!
Her saltanatın bir sonu var oğlum, Buna musalla taşları şahit! Son sözümü henüz söylemeden İşte geldim, gidiyorum, Altımda bir kuru tabut! Tacım, tahtım sana emanet!
“işte geldim gidiyorum Şen olasın halep şehri”
240 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.