"Onuncu Söz"de sevginin ve muhabbetin gösterilmesi daha farklı şekilde anlatılır, hatta gösterilir. .
"Evet, şu dünya gidişatına bakılsa görülüyor ki, en aciz, en zayıftan tut, ta en kaviye kadar her canlıya layık bir rızık veriliyor. En zayıf, en acize en iyi rızık veriliyor. Her dertliye ummadığı yerden derman yetiştiriliyor. Öyle ulvi bir keremle ziyafetler, ikramlar olunuyor ki nihayetsiz bir kerem eli içinde işlediğini bedaheten gösteriyor. Meselâ, bahar mevsiminde cennet hurileri tarzında bütün ağaçları sündüsmisal libaslarla giydirip, çiçek ve meyvelerin murassaatiyle süslendirip hizmetkar ederek onların latif elleri olan dallarıyla çeşit çeşit en tatlı, en musanna meyveleri bize takdim etmek; hem zehirli bir sineğin eliyle şifalı, en tatlı balı bize yedirmek; hem en güzel ve yumuşak bir iibası elsiz bir böceğin eliyle bize giydirmek; hem rahmetin büyük bir hazinesini küçük bir çekirdek içinde bizim için saklamak ne kadar cemil bir kerem, ne kadar Iatif bir rahmet eseri olduğu bedaheten anlaşılır. " (Sözler, Külliyat, s. 27)
Bediüzzaman ilahi sevginin nasıl ortaya konduğunu göze hitab ederek gösterir. Daha sonra metni çözümlerken sevgiye nasıl karşılık verileceğini anlatır. 'Hem bu kadar rahmetin süslü meyveleriyle kendini sevdirse, mukabilinde insan ibadetle kendini ona sevdirmese” (Sözler, Külliyat, s. 28) Sevgiye getirilen ölçü ibadettir. Nimetleriyle kendini sevdiren Allah, insan ise onlara karşı ibadetle karşılık verecektir. İşte Bediüzzaman’ın sevgiyi analiz etmesi budur. Edebiyat ve felsefe sevgiye böyle bir çözüm getirememiştir.